Başbakan Davutoğlu’nun “Güzel Kürtçemizi öğrenmek isterim” sözlerinin ardından HDP Milletvekili Adil Zozani de grup toplantısında İlhami Can’ın kaleme aldığı ve Delal yayın tarafından yayınlanan “Stranen Zaroka” Çocuk şarkıları kitabını kendisine hediye etmişti. Kürtçe Çocuk Şarkıları içermesi açısından bir ilk olma özelliği taşıyan kitabın yayıncısı Aydın Tekin, kızına anadilini öğretebilmek için geç yaşta Kürtçeyi önce kendisi […]
Başbakan Davutoğlu’nun “Güzel Kürtçemizi öğrenmek isterim” sözlerinin ardından HDP Milletvekili Adil Zozani de grup toplantısında İlhami Can’ın kaleme aldığı ve Delal yayın tarafından yayınlanan “Stranen Zaroka” Çocuk şarkıları kitabını kendisine hediye etmişti. Kürtçe Çocuk Şarkıları içermesi açısından bir ilk olma özelliği taşıyan kitabın yayıncısı Aydın Tekin, kızına anadilini öğretebilmek için geç yaşta Kürtçeyi önce kendisi öğrenmek zorunda kalmış babalardan yalnızca biri. Aynı zamanda dillerin yaşaması için projeler yapan Tekin ile kızının adını verdiği Delal yayınlarını, anadillerin kaybolma tehlikesini ve karşı alınması gereken tedbirleri konuştuk. Kitapta yer alan şarkılar, Mart ayı başında Batman ve Amed’te çocuk korosunun seslendireceği konserlerle dinletiye sunulacak. Konserin gelirleri de kitabın gelirleri gibi Şengal ve Kobanê’deki çocuklar için kullanılacak.
“Anadil ninniyle başlar”
Direnisteyiz.org: Genel olarak aynı şeymiş gibi algılanmasına rağmen birbirinden farklı anlamları olan dil öğrenmek ile anadilde eğitim arasındaki farktan bahseder misiniz?
Aydın Tekin: Kişi doğduğunda kimliğini seçemez ve doğduğun ortamda konuşulan dil ne ise onunla büyür. Bu konuşulan dil doğal ortamlarda anadildir. Ancak baskıcı ve asimilasyoncu politikalar sonucu bazen de bu dil anadil olmayabilir. Bu topraklarda pek çok kimlik için bu geçerlidir.
Ayrıca şunu belirtmeliyim ki anadili kurslarla öğretilebilen bir şey değildir. Bu anadiline “yabancı dil” bakışı ile bakmaktır. Anadili içinde doğduğun bir şeydir. Ninniden başlar, ezgilerle, Masallarla, destanlarla, oyunlarla devam eden ve içinde pek çok kültürel unsuru barındıran bir süreçtir anadil. Bu anlamda anadilde eğitim doğumda başlar ve sürer gider. Anadili sonradan öğrenmek ile karıştırılmaması gerekir. Her anadil öğrenimi bir kültürel öze ilerleyiştir. Eğer yöntem bu değilse öğrendiğiniz anadil değil bir “yabancı dildir”.
Türkiye’de konuşulan 28 dilden 18’i tehlikede
Anadillerin yaşatılması için neler yapılabilir? Bununla bağlantılı olarak da projenizden bahseder misiniz?
Tek resmi dil olarak Türkçenin kabul edildiği Türkiye’de konuşulan 28 dilden 18’i yok olmak üzere, 3 dil tamamen yok oldu ve bunlardan Ubıhça bilen son kişi 1992 yılında Balıkesir’de öldü . Önemli gördüğüm için altını çizmek isterim; anadil öğretimi ve anadil eğitimi tamamen pratik bir süreçtir. Her ikisi de bizim coğrafyamızda bilinçli bir müdahale olmaz ise ayakta kalması imkânsızdır. Bu bilinenin aksine çok kalabalık bir nüfusa sahip biz Kürtler için de geçerlidir. Kürt, Arap ve diğer halkların çocuklarının tamamı artık önce Türkçe öğreniyor. Türkçe bilmeyen anne-baba jenerasyonu kapandı bir kuşak öncesinin durumuydu bu ve bu dilin doğal aktarımı sürecini bitirmiştir.
Roboski katliamının ardından acılı ailelerden bazılarının, röportajlarında ‘kusursuz’ Türkçe kullanıldığı sizin de dikkatinizi çekmiştir.
Bu şu anlama geliyor asimilasyonun ulaşamadığı dağ, taş, köy, mezra kalmamış. Diğer diller bildiğiniz üzere her geçen yıl birer birer yok oluyorlar ve maalesef eylem planı olmayan her topluluğun dili bu topraklarda kaçınılmaz biçimde yok olmaya devam edecek. Bizim projemiz de tam da buraya bir müdahale amacı taşıyor.
Anadillerin yok olmasının başlıca etkenleri arasında, yasaklar, baskılar gelse de Ailelerin günlük hayatta anadillerini kullanmalarının mümkün olmaması, çocuklarına aktarmamın önemini farkına varmamaları da söz konusu. Buna dair nasıl çözümler geliştirilebilir?
Ailenin çocuğuna anadil eğitimini vermeye ve başlama kararıyla birlikte 0-3 yaş arasında aile zorlu bir mücadele başlıyor. Bu kararı veren ailelerin çok büyük bir çoğunluğu kendi anadiline hakim değil.
Kızıma Anadilimi Aktarmak İçin…
Bu durumda olanlardan biri de bendim. Anadilimi kızım Delal’e aktarabilmek için kendi çabamla öğrenmeye başladığımda 33 yaşımdaydım.
Yayınevinin kurulma serüveni de burada başlıyor. Benim için çok zor bir süreçti eşimin desteği olmasa başaramazdım. 3 yaşından sonra artık çocuk büyük oranda dış çevre ile daha fazla iletişimde ve dil gelişimi hız kazanmaya başlıyor. Burada kreş hayatı önem kazanıyor bu anadili Türkçe olanlardan çok daha kritik bir süreç başlıyor. Türkçe zaten tüm alanlara hakim ve herkesin kendi dilinde konuşabileceği doğal ortam artık yok. Kreşler, dil ve kültürün yaşayabilmesi için ihtiyaç duyulan ortak alan olarak çok önemli.
Kızıma Kürtçe öğretirken zaman zaman beni anlamadığını düşünüp, yılgınlığa kapılıp, bırakmayı düşündüm. Çok yalnızdım ve hakim olmadığım bir dille konuşuyordum ve benim dışımda onunla Kürtçe iletişim kuran kimse yoktu. Delal’i kendi dilimde doya doya sevemediğim için ağladığım çok olmuştur. Delal şimdi 7 yaşında ve benim açımdan süreç her geçen gün zorlaşıyor. Kelime dağarcığı olabildiğine genişliyor ve çok özel bir çalışmaya girişip kendimi geliştirmezsem daha ciddi iletişim problemi yaşayacağım, başıma iş aldım anlayacağınız.
Kreşler çok önemli
Anadilin önemi yeterince kavranıyor mu sizce?
Anadilini bilmek, anadilinde eğitim alabilmek tarih bilinci, kültür, bireyin gelişimi ve toplum ile bağ kurması, gelecek inşasının parçası olması hasebiyle de özel önem taşıyor. Anadilde eğitimin olmamasının yarattığı handikaplar üzerine Eğitim-Sen’ in düzenlediği Anadil Sempozyumlarında da çok önemli tespitler yapıldı. Tartışmalar var. Durumu tespit etmek önemli ama eğer pratik olarak adım atmıyorsanız yaptığınız işin değeri kalmaz, yani bu tartışmaları önemsiyorum, ama kızımın anadilini konuşmasını ve anadilini yaşamasını daha fazla önemsiyorum. Ne yazık ki anadili çocuklarımıza aktarmak meselesini yeterince ciddiye alıp, gerekli emeği harcamak konusunda eksik kalınıyor.
Anadilin aktarılması için aileye düşen sorumlulukların yanında neler yapılabilir?
Kolay değil, anadilini öğretmek gerçekten çok disiplinli yaşam ve irade gerektiriyor. 2010’da okul öncesi ile ilgilenmeye başladım ve bu tarihten sonra Kürtçe kreş olmaması beni kaygılandırıyordu
Kürtçe anadilde eğitim veren kreşlerin açılması için bir çok girişimde bulundum. Defalarca Amed’e gittim, BDP’li belediyeler ile görüşmeler yaptım. Başta Kürt illeri ve Büyükşehirler olmak üzere kreşler ve anaokulları kurulması yönünde önerilerde bulundum.
Bu girişimlerimi sürdürürken, okul öncesi kavram seti olan “Xalxalok” ve Çizgi kitabı “Xêzên Perverdekirinê” kitaplarını hazırlayarak yayımladım. Çünkü anadilde eğitim için eğitim materyalleri de büyük ihtiyaç.
Bu süreçte gördüm ki, siyasetçilerin dahi anadilde eğitime ilişkin kapsamlı projeleri yok. Meseleyi önemsemediklerini söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın. O kadar çok ve hayati gündemler var ki devlet ile mücadelede, gerçekten niyetlerden bağımsız böylesine büyük boyutta planlama isteyen bir çalışmanın somut olarak hayata geçirilme ihtiyacı hızlı ve öncelikli olamıyor.
Kürtçe okuyucu sayısı sadece beş yüz
Toplumsal ve siyasal bir sorun olarak hayatın her alanında süregelen asimilasyon politikalarına karşı anadilinde eğitim hakkı öne çıkan bir talep. Taleplerin ötesinde fiili uygulama ve pratikler ise çok daha dönüştürücü olabiliyor. Sizin çalışmalarınız da bu ihtiyaca göre mi gelişiyor?
Gelecekten ve yarından, anadilden bahsettiğimizde aslında çocuklardan bahsediyoruz. O zaman ne yapmalıyım sorusuna cevap vermek ve bunu sorgulamak zorunda olduğumuz, kendi olanaklarımız içinde en iyisini yapmamız gerektiği, kreşlerden başlayıp ilköğretime anadilde eğitimi kendi gücümüzle yapmamız gerektiğini hayat bize dayatıyor. Tüm çabamız çocuklar için, eğitimde bizim için artık çok geç, ben Kürt edebiyatına katkı sunamam, ancak “Delal”lere kendilerini geliştirecek alanlar yaratabilirsek kültür-sanat ve bilim gelişme alanı bulur. Düşünün Kürtçe’de bile okuyucu sayısı, yani Kürtçe roman makale okuyabilen veya okuyan toplam da 500 kişi var, bu tespit benim değil yazar, çevirmen ve yayıncı Kawa Nemir’a aittir. Yani bir Kürtçe ürün çıkardığınızda tüm okuyucuya ulaştırsanız bile en fazla 500 kişiye ulaşabileceksiniz. Artuklu Üniversitesi’nin açılmasıyla bu sayı hem sayısal hem nitelik olarak artmıştır, ama okul öncesinden başlanmadığı sürece topluma yayılması söz konusu değil.
“Attığımız tohumlar çocuklarımızla yeşerecektir”
Bahsettiğiniz sorunlar sadece Kürtçe için değil diğer anadiller için de geçerli. Anadillerin yok olmaması büyük bir çaba gerektiriyor. Siz nasıl görüyorsunuz?
Diğer dillerle ilgili yayınların sayısını bilmemekle daha vahim olduğunu tahmin etmek zor değil. Eğitim konusunda da ne yazık ki yaygın örnekler çıkartılabilmiş değil.
Attığımız tohumlar çocuklarımızla yeşerecektir diye düşünüyorum, ancak ne yazık ki bizim kuşak için geç kalınmış durumda.
Eğitim, gelecek için uzun vadeli bir planlama demek.. Hayat bizim için bugün kısa, çocuklarımız için ise çok uzun…
Plan derken şunu kastediyorum. Herhangi bir işe kalkıştığımızda kısa, orta ve uzun vade planlama yaparsınız. Her ne kadar olanakları 2000’li yıllarda gelişmeye başlamış olsa da geç sayılabilecek bir tarihte, 2012’de ilk kreşin açılması çok önemliydi. Gerçi önerdiğimiz gibi kreş çalışanları ve öğretmenlere anadil ve anadilde eğitime dair bir eğitim verilebilseydi proje çok daha etkili olabilirdi.
Tüm olumsuzluklara rağmen artık ciddi bir deneyime sahibiz bu konuda daha fazla vakit kaybetmeden süreci hızlandırmak gerekiyor ki Kürtçeden daha şanssız dillere de örnek olabilelim.
“Çok sistemli bir asimilasyon süreci yaşadık”
Dillerin yasaklanması, hatta anadilinde konuşanların cezalandırılması, aşağılanması, yer adlarının değiştirilmesi gibi uygulamalar asimilasyon politikalarının en etkili uygulamalarından. Bugüne bakınca neler söyleyebilirsiniz?
Öncelikle şunu kabullenmemiz gerekiyor devletin asimilasyon politikaları çok etkili oldu. Bir çok halk geniş kitleler halinde anadillerine yabancılaştı. Artık neredeyse tüm bölgelerde Türkçe ilk öğrenilen dil yani artık sonradan öğrenilen bir dil değil, incelemesi gereken bir konu benim tahminimce 70-75 sonrasında doğan çocukların tamamına yakını önce Türkçeyi öğreniyor sonra anadilini “tabi bu iradeyi yada ortamı bulabilirlerse”. Bu nedenle çok daha karmaşık bir hal almış durumda, çok sistemli bir asimilasyon süreci yaşadık. Bana göre bu süreç doruğuna ulaşmıştır ve fiili ve sistemli bir müdahale olmaksızın normale dönüş şansı yok.
“Her şey Pisik-kediyle başladı”
Anadilinde Çocuk Şarkılarına ilişkin proje fikri nasıl ortaya çıktı? Kimlerle bunu hayata geçirdiniz, ne tür zorluklarla karşılaştınız?
Proje, İsveçte yaşayan abim Mehmet Tekin’in kızıma CD’de de yer alan PISİK parçasını söylemesiyle başladı. “İsveç’te yayınlanmış var mı diye varsa burada da yayınlansa iyi olur” diye sorduğumda, yok ama söylediğim şarkının arkadaşına ait olduğu ve yayınlanmamış başka eserlerinin de olduğunu öğrenince İlhami Can ile iletişim kurduk.
İlhami Can ağabeyimiz ücretsiz yayın haklarını tereddütsüz vermesiyle de süreç başladı. Dostum, değerli müzisyen Mehmet Atlı ile iletişime geçip kendisinden yardım istediğimde sevinçle karşıladı. Onun önerisi ile, daha önce sokak çocuklarıyla da müzik çalışmaları yapmış olan Songül Çakmak hocamız ile tanıştık ve onun çabalarıyla kısa zamanda onlarca çocuktan oluşan bir koro oluşturduk.
Ne tür zorluklarla karşılaştınız?
Bizim için çok zor oldu süreç, çocuk kitapları çıkarmak hele hele CD’li bir kitap çıkarmak çok maliyetli ve meşakkatli bir iş. Songül Çakmak hocamızın sabrı ve emeği olmasaydı bunu devam ettiremezdik. Stüdyo, müzisyenler gibi tüm masraflar gerçekten çok zorlayıcıydı. Hem ekonomik hem fiziki şartların zorluğunun yanında bu çapta bir proje için yeterli dayanışma ve desteğe ulaşamamak da bizi zorlayan faktörler oldu.
5 Mart’ta Batman, 6 Mart´ta Amed Konseri
Proje kapsamında konserler düzenlenecek. Konserler hakkında bilgi verir misiniz?
İlk konserimiz, 5 Mart’ta Batman’da gerçekleştirilecek. Batman Yeni Kültür Merkezi’nde saat 19.00’da başlayacak. Ardından 6 Mart´ta Amed’de olacağız. Cegerxwin Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek konser de 19.00’da başlayacak. Kitaplardan elde edilecek gelirler gibi tüm konser gelirleri de Şengal’deki çocukların ihtiyaçları için değerlendirilecek.
Neden Şengal? Çocuklarla çalışmanın size katkısı ne oldu?
Şengal ve Kobanê’de yaşanan katliam ve yaşam mücadelesi herkeste olduğu gibi bende de travmaya yol açtı. Ama babamın êzidilerle çok iyi ilişkileri vardı “nerede yardıma muhtaç bir êzidi görürseniz onlara destek olun çünkü onlar bizim kültürümüzün en saf halidir” sözü bizde ayrıca bir duyarlılık katmıştır. Babam êzidilerle ilişki kuran sayılı müslümanlardandı. Çocuklara Kürtçe kitaplarımızla katkıda bulunmuştuk ama kırtasiye ve eğitsel oyuncakların yetersizliğini biliyorduk. Çocukların ihtiyaçlarını, oradaki yetkililerle beraber yerinde tespit edip bu ihtiyaçları temin edeceğiz.
Projeye dair destekler ve tepkiler neler?..
Kitap yayınlandıktan sonra, çok olumlu tepkiler almaya başladık. Olumlu tepkilerle birlikte desteklemek isteyenler de bizimle iletişim kurmaya başladılar. Anadil konusunda duyarlılık yüksek, buna bir de Şengal ve Kobanê’deki çocuklar için bir şeyler yapma olanağı eklenince bu duyarlılık katlanarak arttı. Sayın Adil Zozani’nin kitabı Başbakan’a hediye etmesiyle de daha görünür hale geldi.
Anadil ile ilgili yapılan tüm etkinlikler büyük ilgi görüyor ve maalesef bunlarla ilgili çalışma yok denecek kadar az hem kitap hem müzik, çalışmayı değerli ve önemli kılan bir neden de bu sanırım. Şarkılar, oyunlar, danslar kavram ve dil gelişimde çok önemli yapılması gereken çok çalışma var, bu çalışmanın başlangıç olması yayınevi olarak dileğimiz…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.