Rojava (Batı Kürdistan) öyle bir yer haline geldi ki, hemen hemen herkes her gün sistemi üzerine bir şey açıklamakta veya yazmaktadır. Bunun nedeni Rojava’nın çok bir yer olmasından değil, sorunlarının kendisi çözebilme yeterliliğini gösterebilmesidir. Bir de bir kesim var ki akıl vermekte ciddi bir yarış halinde. Ama bu kesimler halen şunu anlamış değiller: Rojava’nın sizin […]
Rojava (Batı Kürdistan) öyle bir yer haline geldi ki, hemen hemen herkes her gün sistemi üzerine bir şey açıklamakta veya yazmaktadır. Bunun nedeni Rojava’nın çok bir yer olmasından değil, sorunlarının kendisi çözebilme yeterliliğini gösterebilmesidir. Bir de bir kesim var ki akıl vermekte ciddi bir yarış halinde. Ama bu kesimler halen şunu anlamış değiller: Rojava’nın sizin aklınıza ihtiyacı yok.
Şöyle Rojava’nın bu kısa dönemde yaptıklarına bakalım. Kobanî’de insanlık düşmanı faşist DAIŞ çetelerini tarumar etti ve insanlık adına önemli bir zafer kazandı. Rojava bununla da yetinmedi, DAIŞ çetelerinin uzun süredir merkez olarak kullandıkları, Rojava-Başûr (Güney Kürdistan) hattında manevra sahası kullandığı Til Hemîs ve Til Birek’i DAIŞ çetelerinden temizledi. Bence en önemli nokta ise Cizîre Kantonu’nda belediye seçimlerini yapmasıydı.
Tüm bunları bir arada yapabilmek yüzlerce yıllık devlet geçmişi olan ülkeler için bile zordur. Ki, Rojava bir devlet değil ve öyle yüzlerce yıllık yönetim tecrübesi yok. Ama bunlara rağmen tüm bunları başarıyor. Zaten Rojava’ya saldırılar ve karalama politikaları tam da bu döneme denk geliyor.
Rojava karşıtlarının adları değişse de, amaçlarının aynı olduğu açık. Bu karşıtlık öyle normal, dışardan eleştirmeye dayanmıyor. Müdahaleye ve hatta saldırmaya varan politikaları görüyoruz. Tabi karşıtlıkta her kesimin önceliği farklılaşıyor. Aynı zaman da Rojava’nın başarıları çoğaldıkça bu listeye yenileri ekleniyor.
Rojava karşıtlığında başı DAIŞ çekiyor. DAIŞ Suriye’deki gücünün büyük bir bölümünü şuan Rojava’ya karşı harekete geçirmiş durumda. Kobanî yenilgisi sonrası, Til Hemîs ve Til Birek yenilgileri ardı sıra geldi. Bu DAIŞ’ı ciddi bir panik havasına sokmuş durumda. Til Temir ve çevresindeki saldırılarda onlarca kayıp vermesine rağmen ısrarlı bir şekilde sürdürmesi bu daha açık bir biçimde ortaya koyuyor. DAIŞ sadece cephede Rojava’ya karşı saldırmıyor, aynı zamanda kara propagandayla da YPG’yi Arap karşıtı bir örgüt olarak yansıtmaya çalışıyor. DAIŞ, özelikle Til Hemîs bölgesinde, Arapların zülüm altında olduğunu, YPG’nin Arap halkına zülüm yaptığını işliyor. Gerçeklikle hiçbir alakası olmayan bu propagandalara DAIŞ karşıtları olarak görünün birçok kesim koro şeklinde bu kara propagandaya eşlik ettiler.
DAIŞ’a bu kara propaganda da ilk eşlik eden Suriye Ulusal (Arap Sünni) Koalisyonu oldu. Til Hemîs’in DAIŞ’tan temizlenmesiyle hemen bir açıklama yapma işgüzarlığına girdiler. Sanki YPG içinde Arap ve diğer halklardan kimse yokmuş gibi, YPG’yi sadece Kürtlerde oluşan bir güç olarak tanımladılar ve DAIŞ’ın söylediklerini tekrarladılar. Sözde DAIŞ karşıtı olduğunu söyleyen ve bana göre Suriye halkları içinde meşruiyeti çok zayıf olan Koalisyonun, konu demokrasi, özgürlük ve insani değerler olunca DAIŞ ile aynı dilli kullanması manidardır. Aslında bu durum Suriye Ulusal Koalisyonun DAIŞ’tan feraset açısından hiçbir farkı olmadığı bir kez daha açığa çıkıyor.
Bu karşıtlar korusuna bir de bazı Kürt partileri de dâhil oldu. Onlara göre ise, YPG’nin Til Hemîs ve Til Birek’te işi yokmuş. Bu sözde Kürtler halen YPG’nin halk savunma gücü olduğunu anlamamış veya bilerek Kürt-Arap karşıtlığını kışkırtarak, fitne çıkarma çabası içindeler. Bence bu durumda ikinci şık daha gerçekçi görünmektedir. YPG, Til Hemîs ve Til Birek’te sadece Kürtleri değil, Arap halkını ve diğer halkların da koruma gücüdür. Şimdiye kadarki pratiğinde zaten bunu göstermiştir.
Siyasi açıdan en önemli karşıt ise, Güney Kürdistan bölge başkanından geldi. Rojava’daki direnişe söz söylemenin artık kendileri için de zararlı olacağını bildiklerinden bu kez, Rojava’nın demokratik kazanımlarını hedefleyen bir açıklama yaptılar. Güney Kürdistan bölge başkanına göre Cizîre Kantonu belediye seçimleri meşru değilmiş. Tek taraflı yapılan seçimlermiş. Cizîre Kantonu Kürt halkı ağırlıklı olsa da, Arap, Süryani, Asur, Ermeni ve Çeçen halkların iç içe yaşadıkları bir yer. Bu seçimlerde anlaşıldı ki, Kürtler dışında Arap, Süryani ve Çeçen halkı büyük oranda bu seçimlerde sandığa gittiler. Bu açıklama sadece Kürt halkını değil, diğer halklarında demokratik iradelerini gölgeleme çabası var.
Kişiler, güçler ve söylemler farklı olsa da, Rojava tüm karşıtlıklara rağmen Ortadoğu’da halkların birlikte demokrasi içinde yaşama iradesi gösterdiği istisna bir yer. Halkların ortak yönetimi kurumlaşırken, halkların ortak direniş güçleri de oluşuyor.
Bakalım Rojava’da insani değerler mi kazanacak, yoksa faşizm mi?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.