Kadınların eylemlerine seyirlik bir şeymiş gibi bakıp kameraya çeken erkeklerin, derbi maçını “8 Mart”la birleştirip kadını aşağılayan cümleler sarf eden ve capsler yapan erkeklerin kendileriyle ilgili çözecekleri tonlarca meseleleri vardır Kadınların 8 Mart’ta yaktıkları isyan ateşinin yankısı çeşitli platformlarda yapılan tartışmalarda ve kişisel sohbetlerde sürmeye devam ediyor. 8 Mart’ın ruhu, coşkusu ve kitleselliği kadınların, toplumsal […]
Kadınların eylemlerine seyirlik bir şeymiş gibi bakıp kameraya çeken erkeklerin, derbi maçını “8 Mart”la birleştirip kadını aşağılayan cümleler sarf eden ve capsler yapan erkeklerin kendileriyle ilgili çözecekleri tonlarca meseleleri vardır
Kadınların 8 Mart’ta yaktıkları isyan ateşinin yankısı çeşitli platformlarda yapılan tartışmalarda ve kişisel sohbetlerde sürmeye devam ediyor. 8 Mart’ın ruhu, coşkusu ve kitleselliği kadınların, toplumsal cinsiyet sorunlarına karşı çözüm istediğinin ve iktidarın beden politikalarına artık “dur” dediğinin kanıtı niteliğindedir. Öyle ki birçok ilde on binlerce kadın, kadın cinayetlerine karşı “Yasta değil, İsyandayız”, iktidarın kadın düşmanı söylemlerine ve beden politikalarına karşı “Eşitiz Biz Varız”, “Benim Bedenim Benim Kararım”, “Tam İffetli Olucam Bir Gülme Geliyor” diyerek alanlarda tepkisini ortaya koydu.
Bu yılki 8 Mart, kadın hareketinin kendi özgücünü sağlamasında bir ivme yaratırken, kadınların sokaklarda, meydanlarda kendilerini daha rahat ifade edebilecekleri, özgüven kazanabilecekleri bir ortamın da oluşmasını pekiştirdi. Bu ivme, ilerleyen günlerde Türkiye kadın hareketi açısından çokça konuşulacak, tartışılacak ve bir dönüm noktası oluşturacak potansiyele sahiptir. Ancak, kadın hareketinin yükselişte olduğu ve kadınların toplumsal cinsiyet meselelerine dair farkındalıklarının arttığı bu dönemde aynı zamanda erkeklerin de “erkeklik” halleriyle yüzleşmelerinin kaçınılmazlığı ortadadır.
Son dönemde, artan kadın cinayetlerine karşı bir kısım erkeğin tepki gösterdiği, eylem düzenlediği ve sosyal medya üzerinden özür dilediği görülmektedir. Bu tepkilerin az olsa da varlık göstermesi ve yaygınlaşması önemlidir. Toplumsal cinsiyet eşitliği için erkeklerin erkeklik halleriyle yüzleşecekleri ve “ataerki”ye karşı mücadele edecekleri alanların yaratılması ve bu süreçte de kadın hareketiyle ilişkilerinin de kurulması gerekmektedir.
Keza sekiz mart günü kadınların eylemlerine seyirlik bir şeymiş gibi bakıp kameraya çeken erkeklerin, derbi maçını “8 Mart”la birleştirip kadını aşağılayan cümleler sarf eden ve capsler yapan erkeklerin kendileriyle ilgili çözecekleri tonlarca meseleleri vardır. Bunun için de -tekrar edelim- kadın hareketinin yükselişine paralel olarak erkeklerin de kendi erkekliklerini sorgulayacakları ve kadın hareketiyle işbirliği yapacakları alanların oluşturulmasına ihtiyaç vardır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.