Barutlarınızla, tüfeklerinizle ve demir tekerleklerinizle uzak ülkelerden gelip; Ormanlarımızı ve kulübelerimizi ateşe verip zürriyetimizi yok ettiniz. Dağ utandı, dal utandı, yılan utandı, kül utandı; Bir siz utanmadınız. Kaçtık salkım saçak, kaçtık sevdalarımızı arkada bırakarak, kaçtık canımızı dişimize takarak; Yol utandı, toz utandı, göklerdeki bulut utandı; Bir siz utanmadınız. Zincire vurdunuz dizi dizi gençlerimizi ve bok […]
Barutlarınızla, tüfeklerinizle ve demir tekerleklerinizle uzak ülkelerden gelip;
Ormanlarımızı ve kulübelerimizi ateşe verip zürriyetimizi yok ettiniz.
Dağ utandı, dal utandı, yılan utandı, kül utandı;
Bir siz utanmadınız.
Kaçtık salkım saçak, kaçtık sevdalarımızı arkada bırakarak, kaçtık canımızı dişimize takarak;
Yol utandı, toz utandı, göklerdeki bulut utandı;
Bir siz utanmadınız.
Zincire vurdunuz dizi dizi gençlerimizi ve bok yedirdiniz karşılıklı köy meydanında;
Göz utandı, dil utandı, diş utandı, bok utandı;
Bir siz utanmadınız.
Zaptettiniz! Fethettiniz! Pazarlarda sattınız kadınları;
Can utandı, ten utandı, ter utandı;
Bir siz utanmadınız.
Dört kitabı yeniden yazdınız. Yeni bir Allah yarattınız ve bütün dünyayı kurban ettiniz kendi putlarınıza;
Adem utandı, İsa utandı, Musa utandı, Muhammed utandı;
Bir siz utanmadınız.
Kulak kestiniz, burun biçtiniz, ciğer yediniz hilalli bayraklarınızın gölgesinde;
Ay utandı, güneş utandı, bayrak utandı;
Bir siz utanmadınız.
Gelin böceği masallarda kaldı, şempanze hayvanat bahçesinde. Karıncalar katar düzmüş, nereye ve nasıl gideceklerini bilmeden yollara düşmüş, domuzlar açlıktan şehir çöplüklerine akın düzenliyor.
Börtü utandı, böcek utandı, domuz utandı;
Bir siz utanmadınız.
Eşek utandı, at utandı, bit utandı, it utandı;
Bir siz utanmadınız.
Artık ne mendil bıraktınız yâre gönderecek, ne türkü bıraktınız turnalara yükleyecek. Leş kargalarını çağırdınız ülkemize.
Tel utandı, saz utandı, söz utandı;
Bir siz utanmadınız.
Şimdi tomurcuklandı yeniden bademler, su yürüdü gene kamışa, seslerini duyuyorum kurbağaların.
Canım Hayat,
Gürül gürül gene bildiğini okuyor.
Bildiğini okuyor, okuyacak.
Bu ülkenin bu kadar cevval ve bu kadar hayata sevdalı, bu kadar kuşu kurdu ve karıncası;
Bu kadar kömürü, demiri ve yedi veren gülü sevenleri oldukça;
Yere düşmüş bir parça ekmeği üç kere öpüp alnına koydukça çocuklar;
Bizi bekliyor UTANMASIZ bir hayat.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.