“12 Eylül hukukunu aratıyorsunuz. Orada müşteki dinlenirdi. Şimdi dinlenilmesine izin verilmiyor. Yargı cezasızlık üzerine kurulu” ABDOCAN’dı hepimiz için… 3 Haziran 2013 tarihinde Antakya’da Gezi protestoları sırasında zırhlı araçtan atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanmış, kaldırıldığı Antakya Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirmişti. Araçta görev yapan 3 polisten sadece gazcı A.K. hakkında “olası kastla adam öldürme” […]
“12 Eylül hukukunu aratıyorsunuz. Orada müşteki dinlenirdi. Şimdi dinlenilmesine izin verilmiyor. Yargı cezasızlık üzerine kurulu”
ABDOCAN’dı hepimiz için… 3 Haziran 2013 tarihinde Antakya’da Gezi protestoları sırasında zırhlı araçtan atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanmış, kaldırıldığı Antakya Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirmişti. Araçta görev yapan 3 polisten sadece gazcı A.K. hakkında “olası kastla adam öldürme” suçundan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle kamu davası açılmıştı. Sanık A.K.’un tutuksuz olarak yargılandığı 20 aydır süren davanın Hatay’dan Balıkesir’e taşınmasından sonraki 2. duruşması Balıkesir Adliyesi 2. Ağır Ceza mahkemesinde görüldü.
AYM nakli uygun görmüştü
Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen dava kamu güvenliği gerekçe gösterilerek Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledilmişti. Cömert’in avukatı Hatice Can davanın Hatay’dan Balıkesir’e “kamu güvenliği” gerekçesiyle nakledilmesine ilişkin AYM’ye (Anayasa Mahkemesi) nakil itiraz başvurusunda bulunmuş, başvurulacak herhangi bir yol olmadığı halde “etkili başvuru yolları tükenmediği ve ihlal iddiasına konu olan yargılama süreci henüz sonuçlanmadığı” gerekçesiyle başvuru reddedilmişti.
Eksik soruşturma itirazı AYM’de
İtiraz dilekçesindeki takipsizlik kararında “Emri verenlere hukuki sorumluluk yüklenemez” denmişti. Araçta gazcı olarak görev yapan sanık A.K. hakkında TCK 81/1 ve 21/2 maddesi uyarınca kamu davası açılmış, şoför olarak görev yapan B.A.Ş ve operatör olarak görev yapan H.Y.A hakkında takipsizlik kararı verilmiş, kamu davası açılamamıştı. Yetkili amirlerin kim ya da kimler olduğunun tespit edilmesini isteyen Av. Can dosyada tek sanık olması ve eksik soruşturma yürütüldüğü gerekçesiyle AYM’ye bireysel itiraz başvurusu yaptı. Başvuru henüz sonuçlanmadı.
Balıkesir’deki ilk duruşmada Mersin’de ses ve görüntü bilişim sistemi (SEGBİS) üzerinden sorgulama, tanıkları ise Hatay’da dinleme kararı verilmişti. Savcının duruşmada uyuması damga vurmuştu.
2. duruşma için günler öncesinden çıkartılan mahkeme kararında sanığın mahkemede yer alabileceği belirtiliyordu. Ama SEGBİS vardı. Uzak çok uzakta… İkinci duruşmada sanık A.K. Mersin’de SEGBİS sistemi üzerinden yargılandı. Adliye çevresi polis ablukasına alınmıştı sabah. Duruşmaya ilk olarak avukatlar daha sonra ise basın alındı. Salona girişte aile fertleriyle gelenler ile polis arasında yaşanılan arbede ve isyan… Duruşma başladığında ağabey Zafer Cömert girişte yaşanılanı protesto için 1 dakika boyunca mahkemeye sırt dönme eylemi önerdi. Protesto gerçekleştirildi.
Avukat Ömer Kavili’nin dikkatini çeken, duruşma salonunda kayıt yapan ikinci bir portatif kameranın olmasıydı. Kamera sadece müşteki avukatları ve izleyicileri kaydediyordu. Mahkeme heyetini ise kayıt almıyordu. Hâkimin kameraya ilişkin gerekçesi “SEGBİS sisteminde oluşacak bir arızaya karşı ikinci bir önlem” oldu. Avukatların bu uygulamaya karşı itirazları ve talepleri oldu. Ama nafileydi çünkü pek oralı olunmuyordu. Aile fertleri tepki olarak Abdullah Cömert’in resmini kamera önüne koydu. Anne Hatice Cömert fenalaşmış sağlık ekiplerince duruşmadan çıkarılmıştı. Adalet arayan anne yüreği kaldıramıyordu bu üzüntüyü. İddianame savcının ağzından okunmak yerine banttan okunuyordu.
Hâkimin duruşma tutanağına ifadesini yazdırmaması ve Cömert’in avukatlarına söz vermemesi itirazlara yol açıyordu ama nafileydi çünkü pek oralı olunmuyordu. Usulün esastan önde olduğunun ne önemi vardı?
Av. Hatice Can “40 yıllık ceza avukatıyım, 12 Eylül hukukunu aratıyorsunuz. Orada müşteki dinlenirdi. Şimdi dinlenilmesine izin verilmiyor. Yargı cezasızlık üzerine kurulu” açıklamasında bulundu. Ama nafileydi çünkü pek oralı olunmuyordu. Reddi hâkim talebi reddediliyor, karar UYAP’ta görünmüyor, reddin gerekçesi açıklanmıyordu. Avukatların mahkeme heyetine sunduğu olay gününe ait olduğu belirtilen zabıt belgesindeki imza ile sanığın imzasının karşılaştırılması SEGBİS’te ne kadar başarılı olabilirdi? Av. Hatice Can SEGBİS’i bu yüzden istemediklerini, getirdikleri görüntülerin yüz yüze izlenmesi ve getirdikleri belgenin yüz yüze okunmasını gerektiğini belirtti. Ama nafileydi çünkü pek oralı olunmuyordu. SEGBİS üzerinden yargılamada bir sorun görülmüyordu. Çapraz sorgulamada gaz atıcısı olarak ne kadar süre eğitim alındığı sorulması üzerine A.K, yalnızca bir hafta eğitim aldıklarını, şubede eksik olduğu için 5 kişi bir hafta eğitim aldıklarını belirtirken “Amirim emri verdi ben de attım” diyordu. Duruşma 1 Nisan’a ertelendi. Uzaması halinde duruşma 2 ve 3 Nisan’da da görülecek.
Özetle pek oralı olunmayan bir duruşmaydı. Emsal Atakan ve Hatice Cömert gözü yaşlı, boynu bükük dönüyordu Antakya’ya.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.