“Aydınlanmanın temel noktasını, insanların bizzat kendilerinin sorumlu oldukları vesayet durumundan, özellikle de din konularındaki vesayetten çıkmalarında görüyorum; çünkü dini vesayet tüm vesayetlerin hem en zararlısı hem de en onur kırıcısıdır” Kant’ın yüzyıllar önce söylediği bu söz, Türkiye’de hem de hiç eskimeden geçerliliğini koruyor. Sınıfsal çelişkinin bir işçi için yaşamında hiç görünmediği kadar ön plana çıktığı […]
“Aydınlanmanın temel noktasını, insanların bizzat kendilerinin sorumlu oldukları vesayet durumundan, özellikle de din konularındaki vesayetten çıkmalarında görüyorum; çünkü dini vesayet tüm vesayetlerin hem en zararlısı hem de en onur kırıcısıdır”
Kant’ın yüzyıllar önce söylediği bu söz, Türkiye’de hem de hiç eskimeden geçerliliğini koruyor.
Sınıfsal çelişkinin bir işçi için yaşamında hiç görünmediği kadar ön plana çıktığı direniş alanında, hak eylemlerinde dahi dini, milliyetçi vesayeti yıkarak aydınlanmaya yöneliş kolay olmuyor. Türki işçi sınıfı tarihi bunun örnekleriyle dolu. Çarpıcı bir örnek ise şimdi Ülker önünde 2 buçuk aydır süren direnişte yaşanıyor.
Baya sofu işçilerin sağcı Hak-İş’ten solcu DİSK’e geçişleri sonrası başlayan mücadele belki en sağdaki işçileri sola, devrimcileri bir noktada yakınlaştırıyor. Belki sağcı işçilerin sol siyaseti, sınıf sendikacılığını anlamalarını sağlayacak. Ama ne kadar?
Kadiri Cemaatinin Hakikat kolundan olan Ülker işçisi Murat Topal’la bu konu üzerine sorularımızı yönelttik.
Tarikatınıza direniş öncesi danıştınız mı?
Rehberimize içerde böyle böyle sıkıntılar var, böyle bir şeyler var dedim. ‘Oğlum hak senin hak, mücadele senin mücadelen. Biz de sana mücadelen için dua ederiz. Yolun açık olsun…’dedi.
Bir arkadaşınızın komünistlerle fazla gözüküyorsunuz diye tarikatının direnişten ayrılmasını istediği doğru mu?
Çamlıca’da bir dergahın mensubuydu. Hizmetçiydi kendi kolunda. Şeyhinin de direnişe başlarken haberi vardı. Ülker’de müdürlerden birisi de o bulunduğu dergâhın müridiymiş. 5 yıldır dergaha uğramayan müdür direnişe geçilince dergaha arkadaşımızı şikayete gidiyor. O gün de arkadaşımıza vekillik görevi verilecek. Yani kendisi de sohbet veriyor, ilim öğretmeye çalışıyor. Hizmetinden dolayı derece verilecekti. O gün o müdür şikâyete gittiği için derecesini vermediler, geri çektiler. ‘Oraya kesinlikle gitmeyeceksin. Hakkını mahkemede arayacaksın. Basına konuşmayacaksın.’ O günden sonra da arkadaş gelmedi.
5 yıldır dergâha uğramayan müdürün sözüne itibar ediliyor. Vekillik derecesinde bir arkadaşın sözü itibarsızlaşıyor.
Ülkerde çalışmaya devam eden işçiler de çeşitli tarikatlara mensup mu?
İçeridekilerin çoğu tarikata üye değil. Fethullahçı diyebiliriz. Sendikada Fethullah’a yakın, Ülker’in bir kısmı da Fethullah’a yakın.
Sizi çalışmaya devam eden işçilere karalıyorlar mı?
İçerde işverenin sendikası Öz Gıda-İş’in karalamaları oluyor. ‘Onlar komünistlerle bir oldular’ diye. 1979’da Ülker’de DİSK varmış. İkramiyeyi, primi o getirmiş. Sonra Ülker kendi sendikasını kurmuş. Hiçbir şey yok. Ben daha ne diyeyim ki… Din başkadır, komünistlik başkadır, bizim Ülker işçilerinin şartlarının düzeltilmesi buradaki amacımız. Sağcıyla, solcuyla, komünistle, şununla bununla işimiz yok bizim. Şahıs namaz kılmıyorsa kendinedir. Namaz kılıyorsa da kendinedir. Yargılayamazsın.
DİSK’e karşı bir ön yargı sizde de var mıydı?
Biz de DİSK’i buraya çıkana kadar yanlış algılıyorduk. Vurucu, kırıcı, delici biliyorduk. İçine girdik, dayanışmayı, insanlığı gördük. Biz bile onlardan çok şey öğrendik. Bizim onlara onların bize ihtiyacı var.
Direniş çadırına neden hep solcular geliyor?
Dayanışmaya geliyorsa, gelme diyemem. Gelecek, tabii bayrağını da açacak, solganını da atacak sonuçta bizim için geliyor. Evine gelen misafiri kovamazsın.
Rahatsız oluyor musunuz?
Rahatsız olduğumuz noktalar var. Bayan arkadaşlar biraz açık geliyorlar. Tabii bizi kimsenin giyimi ilgilendirmez, kalbini bilemeyiz. Parayla imanın kimde olduğu belli olmaz. Açıktık, seçiktir, ama belki o daha Müslümandır onu bilemeyiz. Sıkılıyoruz, ne yapacağımızı bilemiyoruz. El sıkma gibi konularda mesela… Sıkmamaya çalışıyoruz.
Tarikatlarınızdan da desteğe gelmelerini istediniz mi?
Sohbetlerde söylüyoruz. ‘Haklısınız ama karşınızda koskoca Ülker var. Baş edemezsiniz’ diyorlar. Ben de baş edeceğimizi söylüyorum. 40 yıl sonra biz bir çomak sokmuşuz. İçerisi kaynıyor.
Siyasi tercihlerinizde bir değişime yol açtı mı bu direniş?
AKP’ye 3 dönemdir oy verdik. Biz işçiyiz bize yaptığı iyi şeyler olmadı ama bazı yaptığı iyi şeyler oldu.
Neler mesela?
Yollar yaptı, İslamla ilgili bazı çalışmaları oldu. Türbanı çözdü. Ortaokula kadar zorunlu dersi… İçeride bunu tartışıyorduk bize işçilere bir şey yapmadı diye.
Nasıl bir Türkiye istersin?
Her şey para değil. Bayrağımız sallansın. Dünyanın gözü Türkiye’de. Türkiye’yi savaşa çekmeye çalışıyorlar. Türkiye sözde İslam ülkesi. Fatih gelse, Bizanslılar fethetmiş diye yeniden İstanbul’u fethetmeye başlar. İnandığı gibi yaşamak yerine yaşadığı gibi inanmaya başlamışız. Hazreti Ömer’in sözü bu… Batıya özenmişiz maalesef. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra öyle şeyler yapıldı. AKP’nin bu konuda bazı atılımları oldu.
AKP’ye yine oy verir misin?
İşçi olarak inanmıyorum AKP’ye. Kime oy vereceğim seçim zamanı değişir. Belki iyi bir adam çıkar. Biz her zaman kötünün iyisine verdik. AKP en azından bir şeyler yaptı. En azından savaşa sokmadı. Yine başka parti yok. İşçi olarak eleştiriyorum ama her şey para değil. Suriyeli zenginleer bak ayakkabı boyuyor. Bayrağımız sallansın. Önce huzur lazım. Güven lazım.
Sol hakkında ne düşünüyorsun?
Ben pek şey yapmadım.
Milletvekili Levent Tüzel size destek veriyor, mesela ona destek verir misin?
Levent Beyi burada tanıdık. Mütevazı emekçi bir insan. Senelerdir desteklediğimiz partilerden 70 gündür buradayız destek göremedik. Çağırmamıza, tanıdığımız belediye meclis üyeleri olmasına rağmen. ‘Ya orası koca Ülker biz uğraşamayız. Siz de orada beklemeyin’ dediler. Halen gelmediler.
Tarikatınız mı kime oy vereceğinizi belirliyor?
Dergah oyunuzu verin ama şuna verin buna verin demez. Bizim dergâhımızda kadın, dergi, siyaset yoktur. Sadece Allaha zikir edilir ve sohbet edilir.
Size destek verenlerden hangisine oy verirsiniz?
Bağımsız olabilir ama CHP ve HDP olmaz. CHP geldi, HDP geldi, Emek Partisi başından beri burada ama oy başka bir şey. Oyun hesabı var. Tabii AKP’ye oy verdik yarın onun hesabı da sorulacak. AKP’nin verdiği hırsızlık olayları var. Ben ona oy verdim, o onun hakkını vermediyse, Allah onun hesabını ona da sora bana da soracak. Ben bir partiye oy verdiğimde o benim dinime, imanıma, bayrağıma, toprağıma saldırmak için girişimde bulunduysa onun hesabını bana da sorar.
İşçilerin en düşük ne kadar ücret alacağını siyasi iktidar belirlemiyor mu?
‘Asgari ücrete şu kadar zam yaparım ama işveren işçiyi kapının önüne dökeceğini söylüyor. Bir eve hiç maaş girmemesinden ise az maaş girmesini tercih ediyoruz. Ekonomi düzelene kadar böyle ’diyen Recep Tayyip Erdoğan derin devlet olduğunu, işverenlere bağlı olduğunu kendi ağzıyla söylüyor. Asgari ücretin yükselmesini işverenlerin engellediğini, kendisinin bir şey yapamayacağını kendi ağzıyla söylüyor. Ekonomimiz düzeldikçe inşallah asgari ücret de düzelecektir.
Direniş çadırında gördüğüm kadarıyla sendikacılar ve öğrenciler sizi hiç yalnız bırakmıyorlar. İçerde çalışan işçilere kötülenen komünizm konusunda direniş çadırında sohbet ediyor musunuz?
Bencil, kendini düşünen. He o kapitalizmdi. Komünist nedir bilmiyorum. Biz sormadık onlarda söylemedi. Siyasete girmiyoruz. Öğrencilerle ‘dersin nasıl, baban ne iş yapıyor’ onları konuşuyoruz. Sadece bizi dinliyorlar. İçerdeki çalışma şartlarını, durumu anlatıyoruz. Aldığımız ücretleri, evimizdeki geçinme şartlarını anlatıyoruz.
Siz onlara İslamı anlatıyor musunuz?
Ben değil de bir arkadaş 20 tane kitap okudu. Ben camide, dergahta duyduklarımı bazen aktarıyorum. Levent Beye bile Meclis’e gittiğimizde gelin cemaat yapalım namaz kılalım diye. ‘İnşallah bir gün olur’ dedi.
Her namazımda, namaz kılmayanlara Cenabıhakkın namaz kılmayı nasip etmesi için dua ediyorum.
Ben konuya komşuya, buraya gelen öğrenciye, sana namaz kıl demem ama anlatırım her Müslümanın boynunun borcu olduğunu.
Mesela genelde bıyıklar uzun oluyor, bıyığını kısalt, sakalını biraz uzat sünnet olsun diye şaka yollu kalp kırmadan dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz…
Direniş 70 günde ne öğretti?
Ben 39 yaşındayım. Şimdiye kadar öğrenmediklerimi bu direnişte öğrendim. Dayanışmayı, insanlığı, insanların samimiyetini öğrendim.
Çalışırken günde 12 buçuk saat birlikteydik, iş arkadaşlarımı eşimden çok görüyordum.
12 yıl çalıştığım arkadaşlarımızdaki samimiyeti burada direnişe gelen, üniversite, lise öğrencilerinde, sivil toplum kuruluşları, sendika, partilerden gördüm. Elhemdürillah Müslüman’ım. Bize Müslüman’ım elhamdürillah diyen, imamlık taslayan arkadaşlar selam vermiyorlar. Acaba onlar mı yanlış yolda, onların yanlış bildiği insanlar mı yanlış yolda. Müslüman olmak, iyi bir mümin olmak için önce insan olmak gerekli. Ben Müslüman’ım diyenlerden insanlık görmedik şimdiye kadar. Ama onların yanlış tanıdığı insanlardan insanlık gördük. Burası bir laboratuar gibi, kursiyer gibi her şeyi görüyoruz.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.