Kobanî direniş destanı tüm görkemiyle sürüyor. Alınan son bilgilere göre şehir merkezinin DAIŞ çetelerinden temizlenmesine az kaldığıdır. Bu aynı zaman da, yakın tarih açısından Kürtlerin ve temsil ettiği insani değerlerin önemli zaferlerinden biri olacaktır. Kobanî’de sadece DAIŞ yenilmeyecektir, onun temsil ettiği gerici uluslar arası ve bölge güçlerinin ciddi bir yenilgisi olacaktır. Bunun yanında Şengal’de Kürdistan […]
Kobanî direniş destanı tüm görkemiyle sürüyor. Alınan son bilgilere göre şehir merkezinin DAIŞ çetelerinden temizlenmesine az kaldığıdır. Bu aynı zaman da, yakın tarih açısından Kürtlerin ve temsil ettiği insani değerlerin önemli zaferlerinden biri olacaktır. Kobanî’de sadece DAIŞ yenilmeyecektir, onun temsil ettiği gerici uluslar arası ve bölge güçlerinin ciddi bir yenilgisi olacaktır. Bunun yanında Şengal’de Kürdistan coğrafyasının Kürtsüzleştirme politikalarına karşı büyük bir direniş sürüyor. Şengal’in özgürleştirmesi, Kürtlerin ilk önemli inanç formu olan Ezidiliğin korunması anlamına geliyor. Bu, bütün Kürtlerin en önemli vazifesidir.
Böyle kısa bir girişten sonra bu haftaki yazımda Rusya’nın Suriye krizindeki rolüne değineceğim.
Rusya denilince özellikle sol kesimlerde Sovyetlerden kalma, bilinçaltına yerleşmiş bir sempati vardır. Bakıyorum halen birçok kesimde bu sempati sürüyor. Fakat artık Rusya’nın sol adına hiçbir sempatik yanı kalmamıştır. Tam tersi en gerici rejimlerin himayecisi konumundadır.
Kürtlerin zihin dünyasında ise, Kürtlerin hak talepleri için başkaldırılarına karşı Türk devletini destekleyen ve bu faşist Kemalist sistemi ilerici gören bir Rusya vardır. Diğer yandan Muhabat Kürt Cumhuriyetine yüz çevirmiş, bir Rusya/Sovyetler var. tarihte böyle olunca, son Suriye kriziyle Rusya siyasetinin yeniden bir tekrar içinde olduğu geçen zaman zarfında biraz daha netleşmiş görünüyor.
Rusya’nın Suriye krizindeki yaklaşımını özetlersem; artık Rusya’nın yeni bir sistem önerisi olmadığı kesin. ABD ile ciddi bir egemenlik, emperyalist mücadelesi için de olan Rusya, Ortadoğu’da kalelerinden birisi olan Suriye BAAS rejimini ayakta tutmak için her yolu denemektedir. Birinci ve ikinci Cenevre toplantılarının bu egemenlik kavgasından kaynaklı olarak sonuç almadığı açıktır. Tabi burada karşı bloku yani ABD ve yanlılarını olumlamıyor. Her iki güçte kendi ekonomik ve siyasi çıkarları için bölge halklarını ciddi bir kıyımla karşı karşıya bırakmaktadırlar.
Eğer bir belirleme yaparsam, Rusya ve ABD farklı söylemler kullansalar da, her iki gücün de Suriye halkları için bir çözüm önerisi yok. Bir anlamda her iki güçte krizin sürekliğinden yana politikalar içindeler. Bir yandan Rusya Suriye rejiminin devamından yana elinden gelini yaparken, diğer yandan ABD ise İran karşıtı siyaseti doğrultusunda, Suriye rejiminin yıkılmasını istiyor. Ama son zamanlar gerçekten bunu istiyor mu, tam bilemiyoruz. ABD ve İran arasındaki son yakınlaşmalar, bunun biraz daha ertelendiğini gösteriyor.
Rusya en son Suriye’nin yurtiçi ve yurtdışındaki muhalefetinden 20-25 kadar ismi Moskova’da bir araya getirmeyi planladıklarını açıkladı. Bu toplantıda kurumsal bir temsil olmaması önemlidir. Bu yaklaşım Suriye muhalefetinin parçalı ve her kesimin “gerçek temsili ben yapıyorum” iddiasına da pratik bir çözüm olarak görülebilir. Rusya’nın bu yaklaşımı toplantıyı baştan zorlayan bir yaklaşım olarak görülüyor. Ki, Müslüman Kardeşler Örgütü toplantıya kişi olarak katılmayacaklarını açıkladılar. Suriye Ulusal Koalisyonu (ki ben bunu Arap Sünni ittifakı olarak görüyorum) toplantıyı baştan kabul etmeyeceklerini duyurdular.
Rusya’nın Cenevre 1-2’de nasıl bir rol oynadığı biliniyor. Suriye rejimine açıktan desteklediği açık. Rusya’nın genel Ortadoğu politikası ise, statükoyu korumaya yöneliktir. Sadece Suriye’de değil, İran’da da gerici hatta faşist statükonun sürmesi için elinden gelen her imkanı kullanıyor.
Rusya’nın Kürt siyasetini ise, bir cümleyle özetlenebilir. Destekle gibi görün, sonradan yüz üstü bırak. Rusya’nın yakın tarihi Kürtler açısından budur.
Bu toplantıda da Rusya’nın Suriye halklarına bir önerisi yok. Suriye muhalif kesimlerinin ortak bir masa etrafında bir araya gelmesi önemli, fakat ciddi ve gerçekleşebilir bir öneri olmadan pek bir anlam taşımayacaktır. Ki kulislerde De Mistura’nın önerisinin görüşüleceği söyleniyor. Bu önerinin de Suriye rejimine hizmet edecektir. Böyle bir durumda mevcut askeri ve siyasi dengeler hızla değişebilir. Ki, DAIŞ’ın çetelerinin en önemli askeri güç olduğu böyle bir durumda ÖSO’nun ayakta kalması mucize olur.
Suriye krizi 4 yılını tamamlıyor. Şimdiye kadar çözüm için yapılan tüm çözüm arayışları, ciddi bir öneri olmadığı için sonuca ulaşamadı. Ne ABD ne de Rusya’nın bir çözüm önerisi görünmemektedir. Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan De Mistura’nın Suriye için önerdiği dondurulmuş bölgeler planı ise şimdiye gerçekleşebilir görünmemektedir.
Gerçekten Rusya, Suriye’de kalıcı bir çözümden yana ise, Suriye’nin birliği için en makul olan Kürtleri desteklemesiyle olacaktır. Ama şu açık ki, Kürtler tarihten edindikleri tecrübelerinden kaynaklı olarak Rusya’ya kaygıyla bakmaktadır. Ve bence bu kaygılarından sonuna kadar haklılar.
Kulislerden edinilen duyumlar Rusya’nın bu toplantıda merkezi sisteminin korunmasını ve rejiminin sürekliliğini temel hedef olarak görüyor. Kürtlerin de için bulunduğu bu isimler, Demokratik Özerklik ve Kanton sisteminin Suriye geleceği için temel siyasi yaklaşım olarak önermeliler. Rojava uzun bir süredir pratik olarak bunu uyguluyor ve teorik bir öneriden çok, pratikte gerçekleşmiş bir öneri olduğu için, uygulama şansı daha yüksektir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.