Kobanî direnişi her gün yeni zaferlerle devam ediyor. Kobanî şehir merkezinin DAIŞ çetelerinden tamamen temizlenmesiyle birlikte Rojava’da için yeni bir süreç başlayacaktır. Rojava’nın başarısı sadece Rojava için değil, Kürdistan ve bölge açısından yeni bir yaşamın başlangıcı olacaktır. Bu haftaki yazımı Rojava üzerindeki saldırılara ve saldırılara neden olan sebeplere ayıracağım. 2013 yılının Temmuz ayının başlarıydı. TEV-DEM […]
Kobanî direnişi her gün yeni zaferlerle devam ediyor. Kobanî şehir merkezinin DAIŞ çetelerinden tamamen temizlenmesiyle birlikte Rojava’da için yeni bir süreç başlayacaktır. Rojava’nın başarısı sadece Rojava için değil, Kürdistan ve bölge açısından yeni bir yaşamın başlangıcı olacaktır.
Bu haftaki yazımı Rojava üzerindeki saldırılara ve saldırılara neden olan sebeplere ayıracağım.
2013 yılının Temmuz ayının başlarıydı. TEV-DEM yönetiminden Ronahi Ehmed ile bir söyleşi gerçekleştirmiştik. Söyleşide Ronahi Ehmed ilk defa özerk yönetim için çalışmalara başlayacaklarını ve yakın zamanda özerk bölgeler ilanına gideceklerini söylüyordu. Bu konuyu yakından takip eden birisi olarak bu söylem bana çok şaşırtıcı gelmemişti. Ama o söyleşinin hem Arap dünyasında hem bölge ülkelerinde çok fazla yankıları oldu. Özellikle o zaman Türk başbakanı Erdoğan “tek taraflı böylesi bir gelişmeye izin vermeyeceklerini” açıklıyordu. Aynı söyleşiden sonra Suriye Arap Sünni Suriye muhalefeti ise bu durumu “bir savaş gerekçesi ve Suriye’nin bölünmesi” olarak göreceklerini açıkladılar. Bu dönemde kürtlerin yaşadığı bölgelerde çatışmalar çok sistematik olmasada yaşanmaktaydı. Özellikle Serêkaniye’de çetelerin ve Halep’te Suriye rejiminin saldırıları vardı. Fakat bu saldırılar merkezi bir planlama dahilinde değil kısa süreli local çatışmalar olmaktaydı. Fakat özerk bölgelerin ilan edileceği ve Rojava için bir yönetim ilanına gidileceği açıklandıktan sonra sistematik olarak kürtlerin yaşadığı bölgelere saldılar başladı.
Şimdiye kadar süren saldırıların ilk fitili Serêkaniyê’de ateşlendi. Bu saldırı özerklik açıklamasından birkaç gün sonra ve karşıt açıklamalarının hemen sonrasında başlamıştı. Bu da saldırıların arkasındaki güçleri gösteriyordu. Özerklik hazırlıkları ve ona karşı saldırılar bir buçuk yılını geride bıraktı. Özerk Kantonların İlanı bir yıllını geride bıraktı. Özerk kantonların ilanından bu yana saldırıların dozajı gittikçe artı.
Rojava’ya saldırıların ilk halkasını Türk-AKP devleti destekli Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) içindeki taburlar aracılığıyla yapıldı. Bu saldırı halkası içinde Suriye rejimine bağlı çeteler özellikle Halep ve Efrin bölgesinde yer aldı. Bu saldırı halkası hem Serêkaniye’de hem Efrin bölgesinde kırıldı.
Rojava’ya karşı ÖSO saldırıları sonuç almayınca, bu kez ne olduğu tam belli olmayan Cephet El Nusra- El Kaide devreye sokuldu. Rojavaya karşı birçok cephede saldırı başlatan Cephet El Nusra’nın en büyük özelliği ise Suriye rejimine hiç saldırmamasıydı. Aslında Özerkliğe karşı en kapsamlı saldırıyı El Nusra başlatmıştı. İlginç olan ise o zaman açısından El Nusra cephesi iki karşıt olan devleti (Türkiye – Suriye) ortaklaştırmıştı. Türk-AKP devleti Suriye rejiminin yıkılması için elinden geleni yaparken, Suriye rejimi de Türk-AKP devletini en büyük düşmanı görürken, El Nusra’yı Rojava Özerk Kantonlarına karşı yürüttüğü savaşında destekliyorlardı.
ÖSO ve Cephet El Nusra’nın saldırıları sonuç vermeyince bu sefer denkleme DAIŞ sokuldu. DAİŞ çeteleri Rojava’ya geniş bir alana yayılan saldırıları başlattı. DAIŞ’ın arkasındaki güçler ile daha önce Rojava’ya saldıran güçlerin arkasındaki güçler de aynıydı. DAIŞ ile denkleme bir de İran çok aktif bir şekilde katıldı.
Rojava’ya yönelik saldırılar sadece askeri alanda olmadı. Bu saldırılara bir de ekonomik ambargo ve diplomatik alanda tecritte uygulandı. Rojava yanlızlaştırılmak istendi.
Tüm saldırılara ve yanlızlaştırma siyasetine karşı Rojava halkları özerk kanton yönetimleriyle birlikte hem yeni bir yaşamı inşaa hemde bu yaşamı koruma adına büyük bir direnişin öncüsü oldular. Rojava kantonları hem dünya da hemde bölgede faşizm ve terörizme karşı halkların umudu olarak yerini aldı. Bu süreç Kobanî direnişi ile zirveleşti. Rojava nasıl ki daha önce iki saldırı dalgasını kırdıysa, DAIŞ ile genişleyen bu saldırı dalgasınıda kırıyor ve kıracaktır.
Bugün artık Rojava ve özerk kantonlar sadece Rojava için değil, tüm Suriye ve Ortadoğu bölgesi için tek çözüm yolu olarak görülüyor.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.