Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur.. Neyse! Uzak diyarlarda, çok uzak bilmezsiniz, bir ülke varmış. Bu ülkenin bir de padişahı varmış. Çocukların öldürülmesi için emirler veren biriymiş bu adam. Çocukların ölümüne sebep olduğu yetmezmiş gibi bir de kadınların hayatına karışıp dururmuş. Kürtaj yapmayın, doğum kontrol hapı kullanmayın, üç değil, beş çocuk doğurun der […]
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur.. Neyse!
Uzak diyarlarda, çok uzak bilmezsiniz, bir ülke varmış. Bu ülkenin bir de padişahı varmış. Çocukların öldürülmesi için emirler veren biriymiş bu adam. Çocukların ölümüne sebep olduğu yetmezmiş gibi bir de kadınların hayatına karışıp dururmuş. Kürtaj yapmayın, doğum kontrol hapı kullanmayın, üç değil, beş çocuk doğurun der dururmuş.
Sonra zaman az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş 2015’e gelmiş. 2015’in ilk bebeği doğmuş ülkede. Bu bebeği padişahın yaverlerinden biri ziyaret etmiş. Yüzü görünmeyen, kara çarşafa kapatılmış, çocuk doğurduğundan utanan anneye hitaben, babaya demiş ki; “Kadının kariyeri annelik olmalı.”
Sonra bir ejderha gelmiş yaveri omuzlarından kaptığı gibi ülkenin üstünde uçup kaybolmuş. Korkudan bayılan yaver kendine geldiğinde Ejderhaya veryansın etmiş. Ejderha da, “Bağırma, korkma, bu ülkede kadınların nasıl kariyer yaptığını göstereceğim sana” demiş.
Sonra ejderha bir şehre inmiş. Bu şehirde, insanlar yarı aç yarı tok yaşarmış. Geçen gün bir çocuk açlıktan ölmüş. Çocukların hepsi cılızmış, kadınların hepsi mutsuzmuş. Babalarsa geçen aylarda kötü koşullarda çalıştıkları madende ölmüş. Yaver kadınların çok mutsuz olduğunu görmüş, demiş ki; “Keşke mutsuz olmasalar, babalık kariyeri de onların elinde artık, bunu avantaja çevirsinler” demiş.
Sonra ejderha kaptığı gibi yaveri bir okulun çatısına uçurmuş. Okulun içinde yüzlerce öğrenci varmış. Dört kişi bir sırada oturuyormuş. Okul soğukmuş, çocuklardan bazılarının ayakkabıları yokmuş. Anneler çocuklarını böyle gördükleri ve ellerinden bir şey gelmediği için anneliklerine lanet ediyormuş. Bu okulun bulunduğu şehir öyle yoksul, öyle yoksulmuş ki insanlar zenginlerin çöplerinden yiyecek toplarmış. Ejderha; “Anneler burada yoksulluğun kariyerini yapıyor. Nasıl başarılılar mı?” demiş. “Bir de yoksul olsun, zengin olsun evde kölelik kariyerini seçenler var. Bu kadınlar evin bütün işini, çocukların bakımını, kocanın bakımı yapıyorlar. Her biri birer mutfak ‘robotuna’ dönüşüyor” demiş Ejderha.
Sonra kendini ve yaveri görünmez yapıp bir evin içine girmiş. Bütün gün evdeki kadını izleyeceklermiş. İzlemişler. Günün sonunda Ejderha yavere bütün gün yapılanları özetlemesini söylemiş. Bakan, “Kahvaltı hazırladı. Çocukları okula gönderdi. Kocasını hazırladı işe gönderdi. Kahvaltıyı kaldırdı. Bulaşıkları yıkadı. Evi süpürdü, sildi. Camları sildi. Çamaşırları yıkadı, astı. Akşam yemeği yaptı. Sofrayı hazırladı. Kaldırdı. Yıkadı. Çocuklara ders çalıştırdı. Banyo yaptırdı. Uyuttu. Evi toparladı. Kocası sevişmek istedi, sevişti. Hepsi galiba bu kadar. Aferin.
“Peki, ne yapmadı kadın?” demiş Ejderha, “Her şeyi yaptı işte, bravo” demiş Yaver. “Kadın hiç aynaya bakmadı, Sayın Yaver! Kendi için hiçbir şey yapmadı. Şimdi sizce o evde bir kadın var mı?” diye sormuş Ejderha. Bunun üzerine Yaver bir şey söylememiş. Ejderha’da Yaver’i ensesinden kaptığı gibi uçmuş.
Bir çocuk yuvasının çatısına uçmuşlar sonra, Ejderha Yaver’e iki çocuk göstermiş. Yaver tanımıyormuş onları, merak etmiş. Ejderha, bu çocukların zamanında bir annelerinin olduğunu, şimdi onları terk ettiğini söylemiş. Yaver çok öfkelenmiş. Böyle kadınlar her şeyi hak ediyor demiş. Kadın dediğin çocuğunun, evinin kölesi olur demiş. Ejderha, Yaver’in bu sözleri kadına söylemek isteyip, istemediğini sormuş. Yaver celallenmiş. Hemen gitmek istemiş.
Sonra adı olmayan bir mezarlığın yanına konmuşlar. Ejderha anlatmaya başlamış; “Bu anne çocuklarını ısıtmak için oduncudan birkaç ıslak odun almış. Odunlar yanmamış. Çocuklar üşümüş. Annenin parası yokmuş. Çocukların eline bir saç kurutma makinesi vermiş, bununla ısının demiş. Sonra da intihar etmiş. Şimdi bu anne kariyerinde zirvesini yaşıyor Sayın Yaver” demiş Ejderha. Bir damla gözyaşı Yaver’in üzerine düşecekmiş neredeyse. Yaver son anda kaçmış da, ejderhanın ateşten gözyaşları onu yakmamış. Bakan gitmek istemiş mezarlıktan, fakat Ejderha, bu mezarlıkta ölüm kariyeri yapmış çok anne var, onlarla da tanışın demiş. Çocuk yaşta evlendirilip, hamile kalan ve çocuğu öldüğü için kendini öldüren, çocuk annenin mezarını göstermiş. Kocasından zulüm gördüğü için ayrılmak, kendi hayatını kurmak isterken, kocalarının öldürdüğü kadınları göstermiş Ejderha, “İşte bu ülkede kadınların bir numaralı kariyer seçimi bu” demiş.
Ejderha uçmuş, uçmuş, uçmuş, ağlayan yüzlerce kadının yanına konmuş. Yaver niye ağladıkları merak etmiş ama sormamış. Ejderha, “Buradaki anneler, çocukları öldürülen anne kariyeri yapıyor. Şu annenin çocuğu günlerce uyudu, uyudu sonra öldü. Şu anne etekliğine kızının parçalarını topladı. Şuradaki anne oğlunun parçalanmış başını kaldırımdan kazıdı. Şu anne ise oğlunun bedeninden on üç kurşun çıkardı. Ne dersiniz Sayın Yaver bu kariyer üzerine çalışan kadınlar oldukça yaratıcı ve verimli çalışmışlar değil mi?” Yaver bu kariyeri yapan annelerin bu kadar kalabalık olmalarına şaşırmış ama kariyer kariyerdir diye aldırış etmemiş. Ejderha; “İşte demiş, sizin ülkenizde kadınlara reva gördüğünüz kariyerler bunlar. Şimdi sizi çok başka bir yere uçuracağım.”
Sonra uçmuşlar. Kadınların kahkahalar attığı bir yere varmışlar. Kadınlar dilediğince eğleniyor, konuşuyor, istedikleri şeyi giyiyor, istedikleri şeyi yapıyorlarmış. Çocuk doğurmadan sevişmek istiyorlarmış. Geceleri sokaklarda özgürce yürümek istiyorlarmış. Erkeğin arkasında değil, yanında yürümek istiyorlarmış. Devlet onaylamadan aşklar yaşamak istiyorlarmış. Hepsinin hayalinde ayrı, kendilerine özgü kariyer planları varmış. Tacize tecavüze uğramak istemiyorlarmış. Ellerini bellerine koyup, bunları yapanlara ve sebep olanlara ne yapsak diye konuşuyorlarmış.
Yaver; “Tövbe, tövbe cehenneme mi geldik. Bunların hepsi günahkar, böyle kadın mı olur?” demiş. Ejderha, “Bırak nasıl kadın olacaklarına kadınlar karar versin, biz buradan uçalım” demiş. Sonra az gitmişler, uz gitmişler, dere tepe düz gitmişler Yaver’in makamına varmışlar. Tam Yaver, gördükleri unutup, şen bir edayla diğer saray erkanını selamlarken, Ejderha hapşurmuş. Öyle büyük hapşurmuş ki koca saray yanıp tutuşmuş. Alev alev yanıp kül olmuş. Ne yapsın Ejderha, hava soğukmuş, o da üşütmüş.
Sonra uçup Ejderha, kaf dağının ardında yok olmuş. Kaf dağından bile yanan sarayın dumanı görülüyormuş. Ejderha birazcık sevinmiş, en azından şimdi yoksullar biraz ısınabilir, demiş.
Gökten üç elma düşmüş, biri sarayın üstüne düşmüş, neneler sarayın ateşinde pişirip yesin diye. Biri bizim Ejderha’nın tepesine düşmüş, soğuk algınlığına iyi gelsin diye. Biri de özgür olmak isteyen, kahkahaları kaf dağının ardından duyulan kadınların başına düşmüş.
Masal masal içinde, masal gerçek içinde, ben anlattım sen dinledin. Şimdi neler var kafan içinde?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.