TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu (İKK), 3. Havalimanı teknik raporunu basın toplantısıyla açıkladı: 3. Havalimanı projesi suyu, doğayı, canlıları yok etme projesidir TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, 3. Havalimanı teknik raporunu bugün (9 Aralık) Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. TMMOB İstanbul İKK bünyesinde, Harita ve Kadastro, Çevre, Jeoloji Mühendisleri ve […]
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu (İKK), 3. Havalimanı teknik raporunu basın toplantısıyla açıkladı: 3. Havalimanı projesi suyu, doğayı, canlıları yok etme projesidir
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, 3. Havalimanı teknik raporunu bugün (9 Aralık) Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. TMMOB İstanbul İKK bünyesinde, Harita ve Kadastro, Çevre, Jeoloji Mühendisleri ve Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubelerinden oluşan 3.Havalimanı Çalışma Grubu’nun hazırladığı teknik rapor projenin ekolojik-jeolojik, zemin özellikleri, kazı ve dolgu alanları, kent bilimi ve uçuş güvenliği açısından kabul edilemez olduğunu açıkladı.
Ismarlama projeler kenti ve doğayı yok ediyor
Basın açıklamasını okuyan İstanbul İKK Sekreteri Süleyman Solmaz projeyle birlikte yeraltı suları, temiz su varlıkları, ormanlar, ekosistem ve canlı yaşamının zarar göreceğini, projenin rant ve yağma amacı taşıdığını açıkladı. Solmaz ayrıca, proje kotunun 105 metreden 70 metreye düşürülmesi ile uçuş güvenliğinin yok sayıldığını belirtti.
Su varlıklarımız geri dönülemez şekilde yok olacak
3.Havalimanı raporunun su verilerini açıklayan Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, projeyle birlikte sadece Terkos’un değil, bütün dere ve yer altı sularının tehdit altında olduğunu ifade etti. Üstün, projenin İstanbul ve Trakya’nın geleceği için çözülemez bir su krizi yaratacağını belirtti. Üstün “İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan yüzde 22′lik kısmın sadece bu bölgedeki barajlardan iletiliyor. Bunların hepsi devre dışı kalacak” dedi.
Amaç rant ve yağma, halk yararı yok
Ulaştırma Anabilim Dalı’ndan emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Zerrin Bayraktar ise 3. havalimanının emlak ve yağma projesi olduğunu, halk yararı taşımadığını söyledi. Bayraktar, bilim insanları ve yaşam savunucuları olarak böylesi projelere karşı mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini açıkladı. Bayraktar “Dayatmacı projelerle önümüze bir şeyler konuluyor. İstanbul’a da ülkeye de yarar getirmeyeceği açık olan bu projenin yapılmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Uçuş güvenliği bilimden uzak bu projeyle yok sayılıyor
İstanbul İKK 3.Havalimanı Çalışma Grubu’ndan Harita Mühendisleri Odası YK üyesi Selin Bostan basın toplantısında, hazırladıkları raporla ilgili bir görsel sunum yaptı. Proje kotunun 105 metreden 70 metreye indirildiğini belirten Bostan, bu haliyle havaalanının güneyinden uçak iniş ve kalkışlarının teorik olarak mümkün olmadığını açıkladı. Bostan, proje dahilindeki pistlerin güneyinden Kuzey Marmara Otoyolu geçtiğini, buna göre uçak kalkış eğimleri hesaplandığında birçok pist için uçuş güvenliği sağlanamadığını bunun bilim dışı olduğunu belirtti. Maliyet nedeniyle düşürülen kotun aynı zamanda ihale şartlarına da hukuken aykırı olduğunu belirten Bostan “Proje nereden tutarsanız elinizde kalıyor. Rüzgarlar nedeniyle, Türk Hava Kurumu’nun teknik birimi de şu anda bu projeye onay veremeyeceğini belirtmiş durumda” ifadelerini kullandı.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu 3. Havalimanı Çalışma Grubu’nun basın açıklaması şu şekilde:
BASINA VE KAMUOYUNA
Buraya 3.Havalimanı yapılamaz! Çünkü…
Son yıllarda artarak devam eden hızlı ve plansız kentleşme, İstanbul’da su havzalarını önemli ölçüde etkilemiş, içme ve kullanma suyu temin edilen baraj ve göller kuraklığın da etkisi ile yok olma noktasına gelmiştir. 3 Havalimanı proje sahası, İstanbul’a kullanım suyunun büyük bir kısmını sağlayan Terkos Barajının orta ve uzun mesafe koruma alanları içinde kalmaktadır. Projenin inşaat aşamasında, inşaat faaliyetleri ve hafriyat dökümü sırasında oluşacak toz ve egzoz emisyonları gölde kirlenmenin artmasına yol açacak, proje alanında bulunan akarsuların yataklarının tahrip edilmesi sonucu gölün su toplama miktarlarında azalma ve yüzeysel akışlarla kirlilik yüklerinde artma gerçekleşecektir. 3. Havalimanı projesi bölgede meydana gelecek nüfus yoğunluğu ve kentleşme sadece projenin kapsadığı alanları değil, Terkos Gölü, Alibeyköy barajı ve planlama aşaması devam eden Pirinççi Barajında kirliliği geri dönüşsüz olarak artıracaktır.
7650 hektarlık alanı kapsayacak bu devasa proje sahası, kentin ekolojisi açısından son derece önemli olan kuzey ormanları üzerinde planlanmıştır. Ağırlıklı olarak kuzeyden esen rüzgarlar nedeniyle bu ormanlar üzerindeki temiz ve nispeten serin hava, kentin üzerindeki kirli ve sıcak hava ile yer değiştirerek kent havasının temizlenmesine ve serinlemesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca bu ormanlar Terkos Gölü ile Alibey Baraj havzası ile Belgrad ormanındaki bentlerin erozyon ile dolmasını engellemekte ve içme suyu kalitesinin yükselmesine katkı sağlamaktadır. İstanbul’un kuzeyinde yer alan ormanlar çok fazla parçalanmamıştır ve yaban hayatı için de büyük önem arz etmektedir. Ancak Havalimanı ve beraberinde planlanan 3. Köprü, Kanal İstanbul, Ağaçlı-Çiftalan arasında yeni yerleşim merkezleri ile ormanlık alanlar ve diğer habitatlar tahrip edilecektir.
Projenin etki alanında kumul, orman, mera, tarım, göl, sazlık vb farklı ekosistemlerin bulunması aynı zamanda endemik türler açısından zengin biyoçeşitliliğe sahip olmasını sağlamıştır. 3. Havalimanı projesi endemik türleri ve tüm biyoçeşitliliği ile ekosistemlerin yok edilmesi ve canlı yaşamının sona ermesi riskini barındırmaktadır. Proje sahası önemli göç yollarından birini kapsamaktadır. Ancak ÇED raporunda bahsedilen 2 yıl süreli kuş gözlem çalışması gerçekleştirilmeden inşaat aşamasına geçilmiştir. Bu durum kuş göç yolu olarak tanımlanan bölgenin koruma altında olması kararlarını hiçe saymasının yanında kuş-uçak çarpışma risklerinin de değerlendirilmemesi sonucu yaşanacak uçak kazalarına zemin hazırlamaktadır.
Ayrıca alanın yaklaşık 1/3′u meşe ve kayın karışımı doğal ormanla kaplıdır ve toplam ormanlık alan 6172 hektardir. Geri kalan bölümü ise geçmişte plansız, denetimsiz ve coğu zamanda ilkel yöntemler uygulanarak kömür üretilmiş ve şimdilerde terk edilmiş kömür ve kum ocağı işletmeleridir. Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne kayıtlı maden sahaları 2670 hektardir. Maden işletmelerinden arta kalan çukurlar zaman içinde su ile dolarak yapay göllere dönüşürken; kömür ve kum işletme atıklarının oluşturduğu yığınlar ise agaçlandırılarak tepelere donusmustur. Terkedilmiş kömür sahalarında yapay olarak oluşmuş göller ve tepeler; topografik engellerin giderilmesi icin aşırı miktarda kazı ve dolgu yapılacak olması; mevcut suni göllerin susuzlaştırılması, 65 adet suni göl tabanındaki suya doygun sedimanların varlığı; yüzeysel ve derin heyalanlar; ani ve süreye bagli oturmalar, sıvılaşma riskleri, yeralti su seviyesinin belirsizliği; rehabilite edilmeden terkedilmiş kömür ve kum sahalarının durumu, hem jeolojik olarak oturmasını tamamlamamış suya doygun birimler hem de normal konsolide birimlerin proje yükünü karşılayamayacak kalitede olmasi gibi nedenlerden dolayı havaalanı inşaatının böyle bir zemin üzerine inşaası ancak kağıt üzerinde olanaklıdır. Daha iyi bir yer seçimi , proje maaliyetlerini ve zaman sürecini asağıya çekecektir.
Diğer yandan, havaalanı ihalesinde proje kotu (pist kotu) 105 m’dir. İhaleye katılmak üzere müracaat eden firmalar tarafından, ihale makamına, ihale tarihinden önce, bu kotun değişip değişmeyeceğini resmi olarak sormuşlar ve resmi olarak “kesinlikle değişmeyecek” yanıtını almışlardır. İhale tamamlanıp inşaat başladıktan sonra, 105 m’lik proje kotunun 70 m’ye indirildiği basında yer almıştır. Havaalanının imar planları Temmuz 2014 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının web sayfasında yayınlanmıştır.
105 m kotuna göre, yalnızca pist sahası ile ilgili yapılacak dolgu miktarı 1.2 milyar m³, tüm proje için ÇED raporunda belirtildiği üzere 2 milyar 500 milyon m³, kazı miktarı 150 milyon m³ tür. 70 m kotuna göre ise dolgu miktarı 420 milyon m³ olmaktadır.
Bu yaklaşık hesaplar, göl yüzeyleri baz alınarak yapılmış olup, zeminde var olan yaklaşık 16 m derinliğe sahip 66 adet göl hesaplara dahil edilmemiştir. Bu göllerin derinliği hesaba katıldığında dolgu alanları daha da artmaktadır.
Ayrıca 70 m ve 105 m kotuna göre üretilmiş modellere göre; havaalanın güneyindeki tepelerin herhangi bir şekilde alçaltılması, çok geniş bir orman alanının (havaalanında yok edilen ormana ek olarak) daha yok edilmesi gerekecektir ve bu tepelerin olduğu yerden 3. Köprü otoyolu geçmektedir. Bu durumda yine ihalesi yapılmış olan ve inşaatı devam etmekte olan otoyolun proje kotlarının değişmesi gündeme gelecektir.
İhalesi sonuçlanan havaalanın proje kotunun 105 m’den 70 m’ye indirilmesi, bu havanını çalışamaz hale getirecektir. Çünkü, 70 m. kotunda yapılacak pistlerden, kara yönünden, uluslar arası uçuş güvenlik kriterlerine göre, iniş-kalkış mümkün değildir. Ayrıca proje kotu değişmez ise en az 1 milyar m³ dışarıdan dolgu getirilmesi gerekecektir. Basında çıkan haberlere göre, sahada şu anda 1200 adet ağır tonajlı kamyon çalışmaktadır. Hafriyat kamyonlarının kapasitelerinden yola çıkılarak hafriyatın süresi hakkında fikir edinmek mümkündür.
Bu tespitler ışığında yapılan değerlendirme göstermektedir ki, 3.havalimanı projesi doğal yaşam ortamlarının ve önemli su havzalarının yok olması ile sonuçlanacak olup proje; ekolojik ve jeolojik kriterler, zemin özellikleri, kazı ve dolgu alanları, kent bilimi ve uçuş güvenliği açısından kabul edilebilir değildir.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu
3.Havalimanı Çalışma Grubu
Kaynak:Politeknik.org.tr