Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması ne rejimin içerisine girdiği krize çare oldu ne de AKP’nin siyasi geleceğini garanti altına aldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminden bugüne kadar olan süreç göz önünde bulundurulduğunda rejimin çok yönlü krizleri giderek derinleşirken AKP iktidarı da neoliberal gerici ve baskıcı politikalarını daha şiddetli bir biçimde sürdürmeye çalışıyor. AKP gittikçe daha fazla derinleşen bu krizli […]
Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması ne rejimin içerisine girdiği krize çare oldu ne de AKP’nin siyasi geleceğini garanti altına aldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminden bugüne kadar olan süreç göz önünde bulundurulduğunda rejimin çok yönlü krizleri giderek derinleşirken AKP iktidarı da neoliberal gerici ve baskıcı politikalarını daha şiddetli bir biçimde sürdürmeye çalışıyor. AKP gittikçe daha fazla derinleşen bu krizli süreçten çıkış çaresini halka açtığı çok boyutlu saldırılarda görmektedir. AKP’nin neoliberal gerici düzeninin sürekliliği ve kendi siyasi iktidarının korunması için hayata geçirdiği strateji İslamcı gerici, yağmacı ve faşist-otoriter politikalara dayanmaktadır. Bu temeldeki saldırılarını diktatöryal bir biçimde sürdüren AKP iktidarı hem ülkeyi hem de toplumu sonu belirsiz bir uçuruma, kendisiyle birlikte karanlık bir geleceğe sürüklemektedir.
Siyasi iktidarın genel olarak bu saldırı programının üniversitelerde doğrudan yansımaları olmaktadır. Neoliberal, gerici ve baskıcı siyaset üniversiteleri bütünsel olarak etkilemekte ve gençlik mücadelesi açısından üniversitenin politik hareketini yaratabilmenin olanaklarını genişletmektedir.
Bu bağlamda AKP’nin izlediği genel siyasetin üniversiteye iki türlü yansıması oluyor. Birincisi AKP’nin birçok başlıkta sürdürdüğü, emek, bilim, sanat, özgürlük, hukuk, doğa, kent, kadın düşmanı gibi çeşitli alanlardaki politikaları üniversiteyi doğrudan etkilemektedir. Üniversitelerdeki birçok disiplinin içeriği ve misyonu siyasi iktidarının genel politikalarına göre belirlenmeye çalışılmaktadır. AKP iktidarı kendi siyasetini güçlendirme bağlamında, üniversiteleri neoliberal, gerici ve faşist program arkasında saflaştırmayı hedeflemektedir. Egemenler tarafından üniversitelere neoliberal kapitalizmin ve İslamcı iktidarın ihtiyaçları noktasında yeni misyonlar yüklenmektedir. Üniversitelerdeki ikinci yansıma ise doğrudan üniversitelilerin siyasal kimliğinde gerçekleşmektedir. AKP’nin saldırıları karşısında üniversite gençliği politik bir karşı duruş sergileyebilmektedir. Toplumun bütününe yönelen neoliberal gerici, baskıcı siyasal program, bu saldırılar karşısında son yıllarda önemli bir direnç oluşturan gençliğin politikleşme düzlemini olgunlaştırmaktadır. Bu duruma bağlı olarak üniversite gençliğinin toplumsal misyonu bu dönem daha fazla ön plana çıkma olanağı elde etmektedir.
Gençlik hareketinde genel durum
Bu dönem birçok üniversitede çeşitli dinamiklerle, irili ufaklı oluşan hareketlenmelerin toplamı ülke siyasetine etki eden, üniversitelerden doğru gündemi belirleyen bir düzeye erişemedi. Üniversite muhalefetinin siyasal süreci belirleyen bir aktör olarak görünür olmaması gençlik hareketinin geriye çekildiği anlamına gelmiyor. Aksine, gençlik hareketi siyasi iktidara ve sermayeye karşı üniversitelerdeki politik saflaşmanın sürekliliğini sağlamaktadır. Merkezi siyasete etki noktasında zayıf bir dönemden geçilse de üniversitelerde çok yönlü bir enerji birikiminin yaşandığı rahatlıkla ifade edilebilir.
Gençlik hareketinde böylesi bir durumun oluşmasında üniversitelerdeki nesnel koşulların etkisi yadsınamaz. Egemenlerin üniversitelere dönük kapsamlı bir siyasal saldırı programının henüz somut olarak uygulanmayışı, daha çok kapsamlı bir hazırlığın yapılması, gençliğin üniversite hareketi olarak siyaset sahnesine etkili bir biçimde çıkmasını engelleyen önemli bir faktördür. Bir dönem önce olduğu gibi siyasi iktidar tarafından doğrudan üniversiteyi hedef alan kapsamlı ve genel bir saldırı sürecinin olduğu (örneğin; siyasal tahakküm hedefinin parçası olarak AKP’lilerin üniversite ziyaretleri, neoliberal gerici yapısal dönüşümün adı yeni YÖK Yasası süreci…) bir süreçte değiliz. AKP’nin yükseköğretim politikası üniversite muhalefetinin etkisi nedeniyle düzenin ihtiyaçlarını karşılama noktasında ileri bir düzeye taşınamıyor. Siyasi iktidar bütünsel bir saldırının yerine piyasacı ve gerici hedeflerinde daha çok parçalı bir strateji izliyor. Bu nesnel durum, gençlik hareketinin üniversiter sorunlardan kaynaklı ülke çapında bütünsel bir biçimde saflaşarak kesintisiz bir harekete ve ülkedeki siyasal sürece etki eden bir pozisyona erişmesini zorlaştırmaktadır.
Bu dönem üniversitelilerin egemenler karşısındaki güncel politik tepkileri üniversitelerdeki yerel sorunların beraberinde genel olarak AKP’nin ülke genelinde yürüttüğü yağma, sömürü ve gerici-faşist baskı politikalarına karşı birikiyor. İçinden geçtiğimiz süreçte hem üniversitelerdeki çeşitli yerel sorunlar hem de AKP’nin kentlere, doğaya, emeğe ve kadınlara karşı sürdürdüğü saldırılar karşısında üniversitelerde oluşturulmaya çalışılan direnç gençlik hareketinin bu dönemki kurucu misyonunun parçası olarak değerlendirilmelidir. Buradan hareketle üniversitenin bütün alanlarına yapılabilen her devrimci müdahale stratejik bir program ve iradi bir çaba ile sürdürüldüğünde kampüslerde yadsınamayacak bir direnci, yerleşik bir muhalefet odağını ortaya çıkarabiliyor. Bu bağlamda dergimizin bir önceki sayısında tartışmasını yaptığımız ‘tepkisel hareketten kurucu bir gençlik hareketine doğru’ stratejisinin güncel ve orta vadeli hedef, içerik ve çeşitli yöntemlerini geliştirmeye çalışacağız.
Gençlik mücadelesinin güncel stratejisi
Mücadele sürecinde uygun ‘an’ yakalandığında gençlik hareketi toplumsal muhalefetin kendisine damga vurabilmekte ve düzen karşıtı mücadelede sürükleyici güç olabilmektedir. Gençlik hareketi son 4-5 yıldır sürükleyici gücünü AKP’nin yükseköğretim politikalarına ve ülke genelinde yürüttüğü saldırılara karşı gençliğin politik tepkilerinden aldı. Üniversite gençliğinin iktidar ve onun uygulamaları karşısındaki hoşnutsuzlukları iradi bir süreç sonucunda kitlesel ve militan bir harekete evrilebildi. Hem üniversiteler hem de ülkedeki neoliberal gerici ve faşist saldırılara karşı üniversite eylemleri tepki hareketleri olarak gelişti. Belirli süreçlerde en tepe noktasına çıkan bu tepki hareketleri gençlik mücadelesinde önemli bir birikim yarattı. Bu birikim güçlü bir isyan sürecinin önemli bir dinamik unsuru olarak kendisini ortaya çıkardı. Haziran İsyanı sonrasında ortaya çıkan genel konjonktür ve özellikle gençlik hareketinin egemenler karşısındaki siyasal kuvveti göz önünde bulundurulduğunda tepkisel hareketler döneminin sonuna gelindi. Rejimin içerisine girdiği çok yönlü kriz ve krizden çıkış formülü olarak saldırıların yoğunlaştırılması ve şiddet aygıtlarının geliştirilmesi karşısında gençlik mücadelesinin sadece kitle tepkilerini açığa çıkartmaya dönük stratejisinin yeterli olmayacağını söylemek mümkün.
Bu bağlamda kurucu bir dönem olarak ifade ettiğimiz bu süreçte gençlik hareketinin önümüzdeki dönem mücadelesinin köşe taşlarını ortaya koyacağız.
1)Gençlik hareketi siyasi iktidar ve onun uygulamaları karşısında üniversitelerde üstün bir pozisyonda duruyor. Üniversiteleri arka bahçesine çeviremeyen AKP iktidarı son yıllarda üniversiteye müdahale etmekte zorlanmaktadır. Üniversite gençliğinin AKP karşısındaki kuvvetli siyasal tepkisi AKP’nin yükseköğretim alanında rahat hareket etmesini engelleyen temel faktördür. Dolayısıyla gençlik hareketinin önümüzdeki dönem AKP karşısındaki bu konumunu koruyan bir politik hatta ve devrimci pratiğe sahip olması gerekmektedir.
2) Gençlik hareketinin üniversiteyi siyasi iktidarın saldırıları karşısında sadece korunaklı bir alan olarak belirginleştirmesi içinde bulunduğumuz süreç açısından yeterli değildir. İktidarın üniversitelere müdahale etmediği, gençlik hareketinin de bu bağlamda sadece korumacı, üniversiteye saldırıldığında kendisini gösterdiği bir hareket tarzı son derece eksik bir düzlemi ifade eder. Üniversitelilerde bulunan AKP karşıtı tepkilerin sürekli canlı tutulması gerekmektedir. Üniversitelilerin AKP karşısındaki direngen ve kesintisiz mücadelesi gençlik hareketinin can suyudur. Bu durum, gençliğin devrimci eyleminin, neoliberal gerici üniversite modeli ve AKP’nin halka yönelik saldırıları karşısında sürekli kılınması anlamına gelir. AKP’nin saldırı dozajının arttığı bu dönemde gençlik hareketinde siyasi iktidar karşıtı mücadelenin yükseltilerek sürdürülmesi en temel zorunluluklar arasındadır.
Öte yandan, siyasi iktidarın yükseköğretime dönük yeni politikalarındaki hazırlıklar üniversitelerin de kapsamlı bir saldırıyla karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Bir süredir üniversiterle doğrudan dokunmayan AKP iktidarı kapsamlı bir saldırıya hazırlanmaktadır. YÖK başkanlığında yapılan değişim üniversitelerin daha stratejik ve derinlikli bir gerici ve piyasacı dönüşüme maruz kalacağının göstergesidir. Özellikle yükseköğretimde gerici saldırının boyutları daha ileri bir aşamaya geçecektir. Gerici kadrolardaki değişim süreci gerici politikalar ve uygulamalarla iç içe sürdürülecektir. Bu duruma bağlı olarak özellikle kampüslerdeki sosyal ve kültürel yaşamın çeşitli araçlarla gerici hegemonyanın kuşatması ile baskılanmaya çalışılacağı söylenebilir. Kuşkusuz ki daha önce üniversitelere yönelik çok yönlü saldırılarında başarısız olan AKP iktidarı bu sefer daha stratejik ve taktiksel olarak hareket edecek, saldırının boyutu genişleyecektir. Bu noktada gençlik hareketinin üniversitelere dönük piyasacı ve gerici saldırının ön sürecinde çok yönlü bir hazırlığa ihtiyacı vardır.
3) Siyasi iktidar tarafından sürdürülen diktatöryal yönelimli söylemler/uygulamalar üniversite gençliğinin temel politikleşme dinamikleridir. AKP tarafından siyasal, kültürel ve sosyal alanda örgütlenen politikalara karşı gençliğin AKP karşıtı öfkesi ve direnci birikmektedir. AKP’nin ülke genelinde yürüttüğü yağmacı, gerici ve faşist siyasetin üniversitelerdeki yansımaları gençlik hareketinin mücadele dinamiklerini genişletmektedir. Gençlik hareketinde yeni bir kurucu dönem olarak tarif ettiğimiz bu sürecin sürükleyici gücünü üniversitelerdeki yerel çalışma düzenekleri oluşturuyor. Özellikle üniversite yerellerinde, fakültelerde, bölümlerde AKP’nin genel siyasal programı doğrudan bağlantılı bir biçimde karşılık bulmaktadır. AKP’nin hukuk, kent-doğa, bilim, kültür-sanat, medya, sağlık-tıp, kadın gibi birçok alanda sürdürdüğü neoliberal gerici ve otoriter siyasetin üniversitelerdeki yansımaları gençlik hareketinin toplumsal misyonunu açığa çıkartma imkânı sağlamakta ve güçlü bir mücadele kanalı yaratmaktadır. Bu bağlamda üniversitelerdeki yerel faaliyetler doğrudan ve hızlıca iktidar karşıtı siyasal tepkilere dönüşebiliyor. Örneğin siyasi iktidarı medya üzerinde kurduğu siyasal otoriter tahakkümün iletişim fakültelerinde doğrudan yansımaları olmaktadır. Bu bağlamda iletişim fakültesi öğrencilerinin medya üzerindeki sansüre ve otoriter siyaset karşısındaki özgürlükçü tepkilerini açığa çıkartacak yerel faaliyet düzeneklerine ihtiyaç vardır. Ya da iktidarın ülke genelindeki hukuksuzlukları, anti-demokratik, otoriter söylem ve icraatları Hukuk Fakültesi öğrencilerinde önemli bir politikleşme dinamiğidir. Bu alanda örgütlenecek ayrıntılı bir mücadele programı gençliğin siyasi iktidar karşıtı mücadelesini doğrudan etkileyen bir faktör olacaktır. Üniversitelilerin politik tepkilerinin güçlendirilmesinin temelini, kendilerini bulunduğu alandan kaynaklı daha doğrudan ifade edebildikleri çok yönlü yerel örgütlenme düzenekleri oluşturuyor. Bu düzenekler hedefi net ve doğru politik içerikle inşa edildiğinde üniversitenin özgün eylemine dönüşebiliyor. Bu yatay örgütlenme düzenekleri aynı zamanda üniversitelilerin direniş odağı haline getirilebilir. Üniversitelilerin birer özne olarak katıldığı her yerel mücadele organizasyonu gençlik hareketini dipten besleyecektir.
Dolayısıyla gençlik hareketi, üniversitelilerin piyasacı, gerici ve baskıcı politikaların sürdürücüsü AKP karşısındaki saflaşmasını üniversitenin her alanında derinleştirebilen bir politik stratejiyle hareket etmelidir. Üniversitelerde AKP karşısındaki siyasal saflaşmanın nitelikli bir sıçrama yaşayabilmesi için kampüslerde, fakültelerde aşağıdan yukarıya doğru etkili, çok yönlü ve olabildiğince esnek bir kitle faaliyetinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu gelişim aynı zamanda gençliğin siyasi iktidar karşısındaki politik tepkilerini protesto hareketlerinden öteye taşıyarak kampüslerde daha yerleşik ve kurumsal bir güce dönüştürebilir. Bu dönüşüm süreci devrimci bir gençlik hareketinin yaratılması hedefinin parçasıdır. Gençlik hareketinin kurucu adımları üniversitelerdeki çeşitli yerel faaliyetlerin merkezi siyasal hedefle bağlantılı bir biçimde güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasına dayanıyor. Gençlik hareketinde bugüne kadar siyasi iktidar ve sermaye karşıtlığında gelinen nokta göz önünde bulundurulduğunda; üniversitelerde ortaya çıkarılan/çıkarılacak olan her direniş mevzisi, kampüslerde daha yerleşik bir güce dönüştürüldüğünde ‘yeni bir üniversitenin inşası’ hedefine güç katan bir pozisyona evrilebilir.
Gençlik mücadelesinde bu kurucu sürecin başarısının sağlanabilmesi ve gençliğin siyaset sahnesine yeniden daha güçlü ve örgütlü bir biçimde çıkışı için izlenecek olan yöntem belirleyici etkenler arasındadır. Üniversitelerde gençliğin tepkilerini kalıcı direniş mevzilerine çevirme noktasında yerel çalışmaların güçlendirilmesi birçok olumlu özelliğinin yanında bazı handikaplar taşımaktadır. Bu handikap, yerellerde örgütlenen çeşitli ve parçalı pratik faaliyetlerin bütünsel olarak merkezi siyasete etki eden bir noktaya taşınmasında yaşanan doğal zorluklardır. Bu noktada gençlik hareketi yerel faaliyet-merkezi siyasal etki arasındaki ilişkiyi eş güdümlü olarak sürdürebilen yöntemler geliştirebilmelidir. Hem üniversitenin yerelindeki sorunlar, saldırılar hem de ülkede siyasi iktidarın politikaları karşısında kampüslerde yürütülen mücadele sürecinin gençlik hareketinin genel mücadele programı ile bütünleşebilen ve bu mücadele çizgisini geliştirebilen bir işlevde olması gerekmektedir. Bugünün gençlik mücadelesi her üniversitede, hatta her fakültede farklı başlık veya taleplerle örgütlenen mücadele pratiklerini ortak bir hedefe yöneltebilen bir mücadele perspektifine sahip olabilmelidir.
Mücadelede kadroların önemi
Gençlik mücadelesinin gelişimi her dönem olduğu gibi bugün de iradi bir süreçle sağlanacaktır. Gençlik hareketinin iradi ve ısrarlı bir mücadele sürecinin sonucunda elde ettiği bugünkü geniş birikimin daha ileri bir evreye ulaşması için aynı iradi rolün etkisi yadsınamaz. Üniversitelilerin politikleşme kanalları her geçen gün genişlemesine rağmen gençlik hareketinin doğrudan müdahalelerinin olmadığı noktada üniversitelerde ya hiçbir muhalefet hareketi olmuyor ya da oluşan çeşitli hareketlenmeler politik içeriği zayıf/yanlış bir biçimde ilerleyerek kesintiye uğruyor veya devrimci bir siyasal programa yönelmiyor. Bu noktada çerçevesini çizdiğimiz kurucu sürecin başarısı nesnel koşulların uygunluğuna bağlı olmakla birlikte öznenin rolüyle de ilintilidir.
Dolayısıyla gençlik hareketi militanlarının, devrimci kadroların, bu süreçteki sorumluluğu kritiktir.
Devrimci gençlik militanları gençlik mücadelesinin içinden geçtiği bu kurucu mücadele sürecinin çok yönlü ihtiyaçlarına cevap verecek politik ve pratik yetkinliğe sahip olabilmelidir. Üniversite muhalefetinin bir adım daha ileriye taşınması noktasında gençlikteki politik hoşnutsuzlukların kesintisiz bir direniş hareketine dönüştürülmesi için kadroların geliştireceği yöntem ve araçlar önemlidir. Özellikle gençlik hareketinde üniversitelerde kalıcı mevziler oluşturma hedefinin gerçek kılınabilmesi için devrimci gençlik kadrolarının üniversitenin bütününü gören ayrıntılı bir örgütlenme faaliyetine ihtiyaç vardır. Gençliğin politik tepkilerinin açığa çıkartılması bağlamında kazanılan kadrosal yetenek ve birikimin gençlik hareketinin kampüslerde daha yerleşik bir güce kavuşturulması hedefine bağlı olarak derinleştirilmesi gerekmektedir. Özellikle yerel çalışmalar ile merkezi siyasal mücadele programı ile kurulacak bağda kadroların politik perspektifi belirleyicidir. Devrimci bir gençlik hareketinin yaratılması noktasında devrimci gençlik militanlarının siyasal inisiyatif geliştirebilme yeteneği, disiplin, istek, çalışkanlık ve ideolojik-politik düşünsel zenginlik gibi başlıca temel özelliklere sahip olması ve bu özelliklerin geliştirilmesi önemlidir.
***
İçerisinden geçtiğimiz tarihsel kesit gençlik hareketinde yeni bir dönemi işaret etmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından oluşan nesnel koşullar siyasi iktidarın neoliberal gerici ve faşist politikalarını giderek sertleştireceğini gösteriyor. AKP, neoliberal gerici rejimin ve kendi iktidarının geleceği için bütün olanaklarını seferber etmekte ve halka ve gençliğe yönelik saldırılarını yoğunlaştırmaktadır. Özellikle toplumsal alanda örgütlenen dinci gericilik ve baskı politikaları derinleştiriliyor. Sonuç olarak, bu dönem üniversitelilerin siyasi iktidar ve onun saldırıları karşısındaki politik enerjisinin örgütlü ve etkili bir gençlik hareketi formunda ortaya çıkarılması en temel görevler arasındadır. Bu bağlamda, üniversitelerde her kalıcı direniş mevzisinin inşasında yaşanacak bütün zorluklar gençlik hareketinin kurucu iradesi ile aşılabilir. Üniversitelerde yaratacağımız her deneyim, gericilik ve piyasacılık karşısında elde edeceğimiz her kazanım ve geleceği bugünden kurmaya yönelik atacağımız her adım devrimci bir gençlik hareketinin inşasında belirleyici bir rol oynayacaktır.