Rojava’da devrimin gerçekleştiğini, gerçekleşen devrimle yaşamın yeniden örülüp, inşa edildiğini görmek için günlük yaşam içinde birkaç saatlik akmak yetebiliyor. Ya da bir gece vakti Rojava’nın şimdilik saldırılardan uzak kent, köy, kasabalarında birkaç saatlik gezmek yetiyor. Suriye’nin başkenti Şam’dan başlayıp ikinci büyük kenti olan Halep’e kadar olan her yerinde can pazarı yaşanıyor. Onlarca kişinin ölmediği, öldürülmediği, […]
Rojava’da devrimin gerçekleştiğini, gerçekleşen devrimle yaşamın yeniden örülüp, inşa edildiğini görmek için günlük yaşam içinde birkaç saatlik akmak yetebiliyor. Ya da bir gece vakti Rojava’nın şimdilik saldırılardan uzak kent, köy, kasabalarında birkaç saatlik gezmek yetiyor.
Suriye’nin başkenti Şam’dan başlayıp ikinci büyük kenti olan Halep’e kadar olan her yerinde can pazarı yaşanıyor. Onlarca kişinin ölmediği, öldürülmediği, yaralanmadığı, ya da kaçırılmadığı gün yok. Gözden uzak kentlerde ise bu rakamlar büyük bir sessizlik içinde artarak devam ediyor. O yüzden ne zaman nerede ne olacağını kestirmek güç. Bundan dolayı başta başkent Şam olmak üzere Lazkiye, Tartus gibi Baas merkezi sayılan kentler olmak üzere hemen hemen Suriye’nin her yerinde akşam saat beş-altıdan sonra neredeyse doğal bir sokağa çıkma yasağı başlıyor. İnsanlar büyük bir korku, ürkü ve panik içinde evlerine çekiliyor. Ancak saldırılardan uzak ama saldırı tehdidi altında olmalarına rağmen Rojava kentlerinde bu böyle değil.
Gecenin herhangi bir saatinde bir Rojavalı yaşadığı bir kente bağlı en uzak köyden arabasına binip kente inebiliyor. Kontrol noktalarında sadece kimliği soruluyor gayet nazik bir şekilde. Ardından gideceği yer dahi sorulmadan iyi geceler denilerek kentin içine dalması için izin veriliyor.
Havanın yağmurlu olmadığı günlerde gecenin her hangi bir saatinde gezintiye çıkan aileleri, gençleri özgürce gezerken görmek mümkündür. Üç gece önce yağmurun hafif çiselediği bir saatte kentin Özgürlük Meydanı’na yakın bir caddeden gezintiye çıkmış bir aileye yaklaştım. Efrînli olmadıkları, dışarıdan geldikleri belliydi. Suriye’nin neresinde gecenin bu saatinde insanlar çıkıp dolaşabiliyor diye sordum. Sadece biz Rojava kantonlarında yaşayanlar dedi kadın. Erkek sadece gülerek eşinin söylediğini onayladığını gösterdi. Birkaç adım önlerinde güle oynayarak yürüyen 10 ile 12 yaşlarında olan biri kız biri erkek çocukları ise Suriye’nin en şanslıları. “Evde canımız sıkıldığı için parka gitmek istediğimizi söyledik. Anne-babamızda bizi kırmadı ve bizi şimdi parka götürüyorlar. Şam’da yaşayan arkadaşlarımızı düşününce şanslı olduğumuzu anlıyoruz” dediler.
Ertesi gün otogarın önünde pazardan dönen yaşlı bir anne ile eşine rastladım. Pazarda alışverişlerini yapmış haftalık ihtiyaçlarını karşılamış dönüyorlardı. Otogarda nahiyelerine giden minibüse binip gideceklerdi.
Ana’ya eskiden kentiniz bu kadar kalabalık mıydı diye sordum. “Hayır oğlum. Neredeyse insan kalmamış noktaya gelmişti kentimiz. Çünkü insanlarımızın büyük bir bölümü büyük kentlere göçertilmişti. Neredeyse kentte insan kalmamış gibiydi. Efrîn Kantonu merkezinde elli araba bulamazdın. Ama şimdi günde yüz binlerce insan alışveriş yapmak için giriş çıkış yapıyor. Bab’tan bile buraya insanlar alışveriş için gelip gidiyorlar. Toprağına dönüp tarımsal üretimle uğraşanlar ve hayvancılık yapanlar elde ettikleri ürünlerini getirip pazar yerinde satıp yerine ihtiyaçlarını alıp dönüyorlar. Bu devrimin bize sunduğu bir lütuftur. Devrimin bize sunduğu güzel ve özgür yaşamdır. Ama ne yazık ki buna rağmen hala bunun kıymetini anlamayanlar var. Bunun nasıl yaratılıp, savunulduğunu düşünmeden yaşayanlar var” dedi Ana.
Ana’yı geçip gittikten sonra kapalı spor salonunda futbol oynamaktan dönen tanıdık bir esnafla karşılaştım. Her gün akşam üzeri spor salonuna gidip bir saat bazen futbol, bazen voleybol oynadıktan sonra iş yerine dönüp işlerine devam ettiğini söyledi. Spor yapmaya gittiği salonda binlerce çocuğun karateden futbol, boks’a kadar farklı dallarda eğitim aldığını da ekledi.
Yukarıda verilen çok kısada olsa devrimin günlük ve sosyal yaşamında iki kesitti. Bu kesitlerle aslında saldırı, savaş, tehdide rağmen Rojava kent, köy kasabalarında günlük ve sosyal yaşamın oldukça güvenlikli bir ortamda ve kendi mecrasında aktığını gösteriyor. Bununla bir anlamda devrimin ne olduğu ve nasıl savunulduğu da ortaya çıkıyor. O yüzden Rojava’da insanlar mutlu ve yaşamlarını savunmak, devrimlerini korumak için öz savunma sistemine önem veriliyorlar…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.