Guerrero Eyaleti’nde 43 öğrencinin ortadan kaybolması belirsizliğini korumaya devam ederken kayıp yakınları endişeli: ”Bizlere bu yapılan acımasız bir işkenceden başka bir şey değil’’ Iguala’daki katliam nedeniyle ülke çapındaki protestolar sonrası Meksika hükümeti, zararları en aza indirme gayretinde. Ama örgütler hükümetin ciddiyeti konusunda şüpheli. Eyaletteki silahlı suç çeteleri tarafından eylemcilere yönelik tehdit ve yıldırma ise devam ediyor. […]
Guerrero Eyaleti’nde 43 öğrencinin ortadan kaybolması belirsizliğini korumaya devam ederken kayıp yakınları endişeli: ”Bizlere bu yapılan acımasız bir işkenceden başka bir şey değil’’
Iguala’daki katliam nedeniyle ülke çapındaki protestolar sonrası Meksika hükümeti, zararları en aza indirme gayretinde. Ama örgütler hükümetin ciddiyeti konusunda şüpheli. Eyaletteki silahlı suç çeteleri tarafından eylemcilere yönelik tehdit ve yıldırma ise devam ediyor.
”Hükümet önce, kayıpların toplu bir mezarda olduğunu söyledi, ardından cesetlerin parçalandığını, ve şimdi de teşhis edilemeyecek şekilde yakıldıklarından bahsediyor.” Kaybedilen kırk üç öğrencinin aileleri ise başsavcının konuya dair yaptığı basın toplantısını ”çocuklarımızı defalarca öldürdünüz, öldürmeye de devam edeceksiniz” şeklinde yorumladı. Aile yakınları, çaresizliklerini dile getirmek için ise Yüksek Öğretmen Okulu’nda ‘’Escuela Normal Rural Raúl Isidro Burgos“ ile bir araya geldi. Altı kişinin öldürülüp kırk üç kişinin kaybedildiği olayların üzerinden 6 hafta geçti.
Saatler önce Başsavcı Murillo Karam, basına suçunu itiraf eden üç fail ve olayın nasıl meydana geldiğini tespit eden fotoğraf ve ifadelerle birlikte yeni deliller sundu. Buna göre Iguala polisi 26 Eylül günü sayıları belli olmayan kalabalık bir genç grubu gözaltına alıp, komşu ilçe olan Cocula’ya ait bir çöplükte yerel mafya çetesi olan Guerero Birliği’ne teslim etti. Henüz hayatta olan bu kişiler burada öldürülüp büyük bir odun yığınıyla birlikte yakıldı. Karam, bunun toplu bir katliamı kanıtladığını ama öldürülenlerin kayıp öğrenciler olup olmadığı konusunda bilimsel bilginin halen eksik olduğunu, bir ırmakta bulunan kalıntıların DNA testiyle teşhisi ihtimalinin ise zor olduğunu belirtti. Durumun, bu alanda önemli çalışmalar yapan Innsbruck Tıp Üniversitesi’nde araştırılacağını, sonuçların ise en erken 3 ay içinde belli olacağını söyledi.
Basın açıklamasından önce başsavcılık kayıp yakınlarına soruşturma hakkında bilgi verdi. Kayıp yakınları ise bu ipuçlarının kamuoyu ile paylaşılmasına karşı çıkarak: ‘’Sağlam olmayan delillerle bir şeyi yutturmak yerine, araştırma, kayıpları sağlıklı bir şekilde bulmakla ilgilenmeli’’ dedi. Kayıplardan birinin babası ve kendisi de bir öğretmen olan Acapulco’lu Felipe de la Cruz’un değerlendirmesi şu şekilde; ”Bu bizlere yapılan acımasız bir işkenceden başka bir şey değil. Açıklamaları hiç doğru bulmuyoruz, zaten Başsavcının kendisi de gösterdiği delillerin gerçek kanıtlar olmadığını söyledi.”
Kırk üç öğrencinin yakınları beş haftadan beri umut, çaresizlik, tükenme arasında gidip geldiler. Eleştirileri en başta Devlet Başkanı Enrique Peña Nieto’ya yapıyorlar. Nieto’nun kayıp yakınları ve hayatta kalanlarla ilk buluşması Iguala’daki korkunç geceden bir ay sonra 29 Ekim’de gerçekleşti. On maddelik bir sözleşme ile federal hükümetin yetersiz görülen çalışması daha işler hale gelecekti. İlk başlarda çekinceli olan Başkan, sonrasında ise bu antlaşmayı imzaladı.10 gün geçtikten sonra kayıp yakınları varılan antlaşmanın bir tek maddesinin bile yerine getirilmediği gördü. Hükümet hem kayıp yakınlarına, hem de Washington’a Kuzey ve Güney Amerika ülkelerinde oluşan uluslararası bir insan hakları komisyonun çalışmasına izin vereceklerine dair söz vermişti. Ama hemen arkasından böyle bir uluslararası komisyonun çalışmasına karşı hukuki prosedürler öne çıkarıldı.
Başsavcıyı bu noktada sadece aileler eleştirmiyor, Uluslararası Af Örgütü şöyle bir değerlendirmede bulundu: ”Karam, Devletin kendisinin bu olayın suç ortağı olduğunu söylemeyi unutmuş”. Ülkedeki bir çok organizasyon, işlenen suça dair ürkütücü bir çok ayrıntıyı verdi ama politik arka planına dair pek bir şey söylenmedi görüşünde. Tlachinollan insan hakları kurumundaki avukat Vidulfo Rosales, ”Yapılan bu son açıklama aslında 26 ve 27 Eylül’de meydana gelen trajediyi görünür kılma çabalarına mani olmak ve ülkenin genelindeki hoşnutsuzluğu bir nebze olsun azaltmak için yapıldı” diyor. Devletin bu işin içinde olduğu düşüncesine pek çok kişi katılmıyor ama Karam’ın yaptığı açıklamalardan sonra sokağa çıkanların sayısında önemli bir artış oldu. Genellikle sakin geçen eylemlere yas ve keder hakim. Meksiko ve Guerero’daki bazı eylemler ise militanca, Guerero Eyaleti’nin başkenti Chilpancingo’daki yönetim binası birçok kez yakıldı.
Guerero’da politik atmosfer her geçen gün daha da tehlikeli hale geliyor. Mafya üyesi olarak lanse edilen tutuklu üç kişi, aralarında Acapulco ve Chilpango’nun da bulunduğu 27 ilçedeki hükümet binalarının işgali ve her gün devam eden gösteriler ülke gündemini belirlemeye devam ediyor. Ama bunun yanı sıra Guerero’daki politika ve mafya arasındaki mevcut ilişkiler eskisi gibi devam ediyor. Bu ilişkinin ne kadar ilerlemiş olduğunu 2011 yılında bir eylemde öğrencilerin üzerine ateş edilmesi ve iki öğrencinin hayatını kaybetmesi sonrasında yaşanılanlar göstermişti. Suçlanan polisler ateş açmalarını savundu ve hapishanedeyken mafya üzerinden dışarıdakileri tehdit etmeye devam ettiler. Avukat Vidulfo Rosales ölüm tehditleri sonrasında eyaleti terk etmek zorunda kalmıştı.
Eski vali Aguirre insan hakları kuruluşlarıyla bir araya geldiği bir oturumda, polis içerisinde iki mafya grubunun mücadele içerisinde olduğunu söylemiş ve esas olarak şiddet ve katliamlara bu çatışmanın yol açtığından bahsetmişti.
Polislere karşı açılan hemen hemen tüm davalar sümen altı ediliyor, hatta bu eylemleri yapan polis grubunun amirlerinden biri terfi ettirildi. Polislerin işledikleri suçların karşılıksız kalması bu katliamların esas sebebi. ABD’li bir gazetecinin sorduğu, ”Polisler neden öğrencilere ateş ediyor?” sorusuna, analist Luis Hernández Navarro ‘’Bunu yapabiliyorlar, çünkü yaptıklarından dolayı asla cezalandırılmayacaklarını biliyorlar” cevabını veriyor.
Öğrencilerle dayanışma durmadan büyümeye devam ediyor. Öğrenciler ”Meksika Halk Topluluğu” oluşturdu ve bunun bir başlangıç olduğunu ilan etti. Fakat tehditler hala devam ediyor. 5 Kasım’da iki silahlı kişi bir öğrenciyi kaçırıp Tixtla şehri yakınlarına götürüp tehdit etti ve darp etti. Meksika’da eylemler ile birlikte, verilen mücadelenin de kriminalize edilmeye çalışılması gündelik yaşamın bir parçası.
[lateinamerikanachrichten.de’deki Almancasından A.H. Cetecu tarafından çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.