Burjuva basın kısaca bize “Tamam işsiz olabilirsiniz, evsiz olabilirsiniz, hatta emeklilik sağlık vb haklarınız elinizden alınıyor, dönem dönem polis sizi dövüyor, hatta bazılarınızı öldürüyor olabilir ama Allah göstermesin ya Doğu Almanya’da yaşıyor olsaydınız? O yüzden kapitalizm altında yaşadığınıza şükredin ve sakın devrim filan yapıp sosyalizmi filan kurmaya kalkmayın! Yoksa Doğu Almanya gibi olursunuz!” diyor Duvar […]
Burjuva basın kısaca bize “Tamam işsiz olabilirsiniz, evsiz olabilirsiniz, hatta emeklilik sağlık vb haklarınız elinizden alınıyor, dönem dönem polis sizi dövüyor, hatta bazılarınızı öldürüyor olabilir ama Allah göstermesin ya Doğu Almanya’da yaşıyor olsaydınız? O yüzden kapitalizm altında yaşadığınıza şükredin ve sakın devrim filan yapıp sosyalizmi filan kurmaya kalkmayın! Yoksa Doğu Almanya gibi olursunuz!” diyor
Duvar yıkıldığından bu yana Doğu Almanya bir polis devleti olarak şeytanlaştırılıyor. Peki o zaman niye hala Doğu Almanların çoğunluğu eski ülkelerini özlüyorlar? Hatta Der Spiegel’e göre bazıları eski ülkelerini cennet olarak nitelendiriyor.(1)
Doğu Almanya, Komünist Partisi tarafından yönetilen, sosyalist demokrasinin olmadığı bürokratik bir diktatörlük idi. Tamam sosyalist demokrasi değildi ama emperyalistler tarafından iddia edildiği gibi bir cehennem mi idi?
Burjuva basına inanacak olursak, Doğu Almanya tam bir cehennemdi, insanların hiçbir özgürlüğü yoktu, halk polis zulmü altında inliyordu. Peki o zaman neden halkın hala yarısından fazlası, yalnızca eskiyi hatırlayan yaşlı kuşak değil ama genç kuşaklar da o dönemi daha güzel bir ülke olarak hatırlıyorlar?
Onlara inanacak olursak Doğu Alman devleti Naziler kadar kötü! Öyle böyle değil, Stasi devleti terimi çoğu zaman faşistten de kötü anlamında kullanılıyor. Buna rağmen Doğu Almanların yarısı hala o dönemi sevgi ile hatırlıyor.
Nazilerden daha kötü olarak nitelendirilen Doğu Almanya devletinde nedense sınır ihlalleri dışında polis tarafından öldürülen tek kişi yok. Biraz daha açıkça yazayım, Doğu Almanya devletinde gösteriler sırasında ya da polis tarafında tutuklandıktan sonra ya da herhangi bir şekilde polis tarafından öldürülen tek bir kişi bile yoktur. Duvar hakkındaki ölümleri ise birazdan konuşacağız.
Wikipedya’nın Stasi maddesine bakın, ya da Doğu Almanya maddesini, her iki madde de antikomünist kimseler tarafından yazılmıştır, Nazilerden daha kötü olduğunu iddia ettikleri Doğu Almanya’da polis tarafından öldürülen tek bir kişi bulamazsınız.
Doğu Almanya yıkılınca bir cadı avı başlatıldı ve 1958’den beri Stasi’nin başında bulunan Eric Mielke tutuklandı ve Stasi’nin insanlığa karşı işlediği iddia edilen tüm suçlarından yargılandı. 1958’den beri Stasi’nin başında olan adama karşı Alman mahkemeleri Doğu Alman polisi ve gizli servisleri tarafından işlenen tek bir cinayet ya da işkence suçlaması getiremediler.
Mielke, Nazi döneminden önce Komünist Parti üyesi olan birisi. Nazilerden önce sosyal demokrat hükümetler komünistleri tutukluyor ve öldürüyorlardı. O dönemde yüzlerce komünist polis tarafından yargısız olarak infaz edildi. Sosyal demokrat hükümetler tarafından öldürülenlerin en önemlileri Rosa Luxemburg ve arkadaşlarıdır. Yine 1929 yılında sosyal demokratların denetimindeki Berlin polisi 1 Mayıs gösterilerini yasaklamış ve daha sonra 30’dan fazla Komünist Parti üyesi işçi sırf 1 Mayıs gösterilerine katıldığı için polis tarafından öldürülmüştü. Bazı işçiler gösteri sırasında öldürülürken bazı işçiler ise daha sonra evlerinden alınarak yargısız infaza kurban giderler. Bu koşullar altında çalışan komünistler 1932 yılında Berlin’de komünistlere karşı baskılarda öne çıkan bir polis şefini ve yardımcısını öldürürler. İşte mahkeme Mielke’yi 1932 yılında bu polisleri öldürmekten dolayı suçlu buldu.
Doğu Almanya’da polisin işlediği bir cinayet bulamadılar ama emperyalist basın bu sefer de Stasi’yi Batı Almanya’daki polis cinayetlerinden dolayı suçlamaya başladı. Şaka yapmıyorum, 1968 yılında polis Batı Berlin’de gösteri yapan öğrencilere ateş açar ve bir öğrenciyi öldürür. Emperyalist basın aslında Batı Alman polisine emri verenin Stasi olduğunu iddia ediyor!(2) Yakında Baader Meinoff(Kızıl Ordu Fraksiyonu) üyelerini cezaevi hücrelerinde aslında Stasi’nin öldürdüğünü iddia edecekler.
Stasi’ye ilişkin en fazla söylenen şey bir polis devleti kurduklarıdır. Sosyalist devletlerde polisin varlığı bilinen bir şey, ama bu polisin mesela Doğu Alman polisinin batılı kapitalist devletlerin polisi gibi işkenceci ve katliamcı olduğu tezi ise bir palavradır. Emperyalistler bu yalanları ortaya atarken bize kendilerinin daha az baskıcı olduklarını söylüyorlar. Bize ehveni şer olarak kapitalizmi seçmemiz söyleniyor.
Emperyalistlerin Stasi’ye karşı vurguladıkları en büyük suç vatandaşlarını fişlemesi ve izlemesidir. İngiltere’de polis raporu olmadan herhangi ciddi bir işe giremezsiniz. Bizdeki sabıka belgesi gibi bir şeydir, hatta daha kötüdür, Türkiye’deki sabıkalar ceza bittikten bir süre sonra silinir, ama İngiltere’de mesela 14 yaşında iken yaptığınız bir suç sizin 50 yaşında bile işe girmenize engel olur. Yasadışı olmasına rağmen birçok işçi sırf hakkını aradığı için kara listededir ve hiçbir işveren onları işe almaz.
Kolombiya, Meksika, Türkiye gibi emperyalizmin yeni sömürge ülkelerini bir yana bırakın, Fransa, Amerika, Almanya gibi emperyalist ülkelerde bile polis zulmü dayanılmaz boyutlardadır. Stasiland kitabında yazar poliste gözaltında iken ölen bir genci uzun uzun anlatır. Bahse konu kişi Batı Almanya’ya kaçmak isterken sınırda yakalanmış ama daha sonra hücresinde ölü bulunmuştur. Polise göre olay intihardır, gencin kız arkadaşı ise bu konuda pek tatmin olmamıştır. Eğer bu genç polisin kötü müdahalesi ya da ihmali sonucu ölmüşse bu kötü bir olaydır. Ama kitapta gösterilen tek olay budur ve kitapta bu olaya ilişkin bile bu intiharın polisin ihmali ya da dahli neticesinde olduğunu gösteren hiçbir şey yok. Kitapta Stasi’nin vahşetine kanıt olarak gösterilen tek ölüm bu olay.
İngiltere’de son on yılda polis tarafından öldürülen kişilerin sayısı (gösteriler sırasında öldürülenler, doğrudan polis tarafından yolda vb infaz edilenler ve polis karakollarında şüpheli biçimde ölenler) binden fazladır. Aralarında sokak ortasında silahsız kişileri öldürenler de dahil olmak üzere bu cinayetleri işleyen polislerden ceza gören tek kişi yoktur. Birkaç yıl önce polisler yol ortasında silahsız olan Mark Duggan adlı siyah bir genci öldürmüşler bu da yoğun ve şiddetli gösterilere yol açmıştı. Onu öldüren polisler bile beraat ettiler. Tabii bu arada İngiliz polisinin mesela 1972’de yaptığı Kanlı Kara Pazar katliamını saymıyorum bile, aradan kırk yıl geçtiği halde katliamın sorumluları tek bir ceza almadı. Bırakın cezayı isimleri bile açıklanmadı. Polis o dönemde Kuzey İrlanda’da yüzlerce cinayetten sorumludur.
ABD’de ise durum daha kötüdür. USA Today’a göre ABD de polis yılda 400 kişiyi öldürmektedir. (3) Yani ABD polisi haftada bir kişiyi öldürmektedir. ABD polisi öldürdüğü vatandaşların listesini tutmadığı için aslında bu rakam gerçeğin oldukça altındadır. Yukarıda ki rakam sadece bazı kurumlar tarafından toparlanabilen rakamlardır. Ayrıca bu rakamlara ABD devletinin drone saldırıları vb ile her yıl öldürdüğü binlerce sivil de dahil değildir. Bu rakamlara ABD ordusunun Afganistan, Irak vb ülkelerde öldürdüğü yüz binlerce kişi de dahil değildir. Bu rakamlara CIA operasyonları ile öldürülen binlerce insan da dahil değildir. Hatırlarsanız, 1992 de Bush’un ziyareti sırasında CIA ve polis Devrimci Sol’a bir operasyon yapmışlar ve İstanbul’da bir gece de 12 solcu militan öldürülmüştü. Bu rakamlar sadece ABD’nin her yıl kendi sokaklarında öldürdüğü ABD vatandaşlarına aittir.
Fransa ya da İtalya gibi emperyalist ya da Rusya Çin gibi artık kapitalistleşmiş ülkelerde de durum farklı değildir. Yine emperyalist kampta yer alan ama hesapta bağımsız olan Meksika Türkiye gibi yeni sömürge ülkeleri saymıyorum. Daha iki hafta önce 43 Meksikalı öğrenci bir protesto sırasında tutuklanıp kaybedildiler. Emperyalist kampta hemen her ülke değişik derecelerde de olsa bir zulüm ülkesidir.
Doğu Almanya’ya karşı ileri sürülen en büyük argüman Berlin Duvarıdır ve duvarı geçmeye çalışırken öldürülen insan sayısıdır. Berlin Duvarı Doğu Almanya tarafından sınırlarını korumak için oluşturulmuş bir duvardı. O sıralar Batı Berlin’den Doğu Almanya’ya sabotaj ve suikastler organize ediliyordu, buna karşılık ta Doğu Almanya bu duvarı dikmişti.
Duvardan geçmek istediği için vurulup öldürülen kişi sayısı aslında tam olarak bilinmiyor, önceleri rakam birkaç yüz olarak telaffuz ediliyordu ama şimdi rakam resmi olarak 78e kadar düşmüş durumda. Ama bu rakam bile tartışmalı, öyle görünüyor ki gerçek rakam bunun da altında. Zaten rakamı şişirmek için mesela sınırda görevli ve kaza sonucu ölen askerler, sınırı geçmek isterken sınır güvenliği ile karşılaşmayan ama boğulan kişiler, intihar eden askerler hepsi sayılıyor. Hatta aralarında Batı Alman polisi tarafından öldürülenler ile sınırdan geçenlerin öldürdüğü sınır muhafızları bile var. Yukarıdaki bilgilere ve bu konuda ki değişik ölüm rakamlarının nerden geldiğine ilişkin detaylı bir analiz için bkz (4)
Son 30 yıldır eski sosyalist deneyimler hakkında emperyalist iddialar ve yalanlar sosyalistler arasında ya kabul gördü, ya da bunlara itiraz edecek gücü kendimizde bulamadık. Örneğin haklı olarak Küba’yı emperyalizme karşı savunuyoruz ama iş eski sosyalist ülkelere gelince utangaçlaşıyoruz. (Yine vurgulayalım, Küba’yı emperyalizme karşı savunmak Küba bürokrasisini ve bu bürokrasinin sosyalizm anlayışını savunmak değildir. Keza Doğu Almanya’yı emperyalist yalanlara karşı savunmak da oradaki sosyalizm anlayışını savunmak değildir.) Şu an sosyalistlerin önünde duran en önemli görevlerden birisi hem eski sosyalist ülkelerdeki bürokratik diktatörlükleri sosyalist demokrasi açısından eleştirmek, hem de onları kapitalizmin yalanlarına ve dezenformasyonuna karşı savunmaktır.
3-http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:dvgM-dREKZYJ:www.usatoday.com/story/news/nation/2014/08/14/police-killings-data/14060357/+&cd=4&hl=en&ct=clnk&gl=uk&client=firefox-a
4-http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_deaths_at_the_Berlin_Wall . Emperyalist basın sosyalist ülkelerdeki ölümleri sayarken normal ölümleri de sayıya ekler. Böylece mesela polis tarafından öldürülen tek bir kişinin bile olmadığı Doğu Almanya naziler kadar kötü olabilir. Ama yukarıda belirttiğim gibi ABD de polis tarafından kurşunla öldürülenler bile sayılmazken, Doğu Almanya da ise kalp krizinden ölenler bile sayılıyor. Mesela yukarda ki wiki makalesinde ilk ve son ölen kişilere bakın, ikisi de kaza sonucu ölmüşler, bu kazanın sınır görevlileri ile bile alakası yok, birisi balonla uçarak geçmek istemiş, diğeri ise balkondan atlamak istemiş ve ölmüşler. Yine yukarıda ki listelerde ölen ilk 12 kişiden sadece dördü vurularak ölüyor diğerleri ise kaza sonucu ölüyorlar.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.