23 Ekim tarihli köşe yazınızın son bölümünü ibretle okuduk. Yıllardır AKP faşizmine direnen insanlar olarak bir “gazetecinin” bize hınçla saldırabilmesi için ne olmuş olabilir diye düşündük. Yazıyı okudukça da sebebini anladık aslında. Yazı için ne bir araştırma yapılmış, ne de konunun muhataplarının ne dediği incelenmiş. Düpedüz ısmarlama bir yazı kaleme alınmış! Öncelikle yazıda bizlere itham […]
23 Ekim tarihli köşe yazınızın son bölümünü ibretle okuduk. Yıllardır AKP faşizmine direnen insanlar olarak bir “gazetecinin” bize hınçla saldırabilmesi için ne olmuş olabilir diye düşündük. Yazıyı okudukça da sebebini anladık aslında. Yazı için ne bir araştırma yapılmış, ne de konunun muhataplarının ne dediği incelenmiş. Düpedüz ısmarlama bir yazı kaleme alınmış!
Öncelikle yazıda bizlere itham ettiğiniz her şey yanlış!
Bir yazar bir örgütü itham edecekse, adını düzgün yazmayı öğrenmeli bir kere. Türkçede “Kollektif” diye bir kelime yok, haliyle örgütümüzün adı da “Öğrenci Kollektifleri” değil Öğrenci Kolektifleri.
Saflaşmanın mihenk noktasını emperyalizm oluşturuyor demişsiniz. Aklınızca Kobané’ye ABD’nin silah yardımı yapmasını işaret ederek IŞİD’e karşı Kobané halkının yanında olanların, AKP ve IŞİD’in karşısında olanlara saldırdığını ima etmişsiniz. Bu kadar mı gençlik hareketinden ve üniversiteden kopuk olunur! TGB uzunca süredir üniversite gençliği içinde çalışma yapamıyor. Bunun dünkü nedeni TGB’nin ırkçılık ve şovenizm propagandası yapmasıyken, bugün o nedenlere ek olarak AKP destekçiliği yapmasıdır. Üniversite gençliği, Ethem’in Berkin’in Ali İsmail’in katilleriyle işbirliği yapanları açıkça istemiyor.
Öğrenci Kolektifleri, ‘PKK kuyrukçusu’ diye yazıvermişsiniz. Kürt hareketi ile girilen her türlü demokratik ilişkiyi, Kürt halkı ile ortak mücadele çizgisini ‘yanlışlamak’ üzere kurulu anlayışınızla ‘yaftalamak’ üzere harekete geçmişsiniz. Öğrenci Kolektifleri’nin bağımsız sol siyasi çizgisini nasıl inşa ettiğini araştırmamışsınız bile.
Dünün “yetmez ama evet”çileri demişsiniz bize! Üniversitelerde 12 Eylül referandumunda “Üniversite HAYIR diyor” kampanyası ile dört bir yanı donattığımızı, hatta “yetmez ama evet”çi Roni Marguiles’i üniversiteden kovduğumuzu ve hatta bu nedenle yüzlerce “yetmez ama evet”çinin gazetelerde hakkımızda boy boy ilan verdiğini araştırma gereği duymamışsınız. Bugün AKP kuyrukçusu İP-TGB’ye nasıl karşı çıktıysak, o gün de AKP kuyrukçusu “yetmez ama evet”çilere karşı çıktık. Eksik bilgiyi anlarız, hata yapmayı da anlarız ama “Hayır” dediğimiz bir referandumda “yetmez ama evet”çi ilan edilmek düpedüz çamur atmaktır. Bu tarzda iftiralara Yeni Akit, Yeni Şafak, Zaman gibi gazetelerden alışığız genelde, demek ki insan bir arada saf tuttuklarına/ittifak ettiklerine benziyor zamanla.
Bir de son olarak, yazı boyunca saldırdığımız iddia edilmiş. Eskişehir’de ve DTCF’de sopalarla okul basıp, okulun camını çerçevesini indirenler TGB’li olduğu halde, Bursa’da afişlerimiz Özel Güvenlik ve Çevik kuvvet eşliğinde yakıldığı halde çizgimiz meşru savunma iken bir anda saldırgan ilan edildik. Bıraksaydık TGB’li ‘vatanseverler’, ‘emperyalizmle mücadele etmek için’ kafamızda sopalarını kırsa mıydı?(Öyle ya, HSYK listelerinde yer kapınca emperyalizmin koalisyonuna katılan AKP’ye laf etmek zorlaşıyor) Kusura bakmayın, bize sopalarla gelenlerle “düşünce alışverişi” yapmak ahmaklıktır. Yıllardır solculara, devrimcilere karşı iktidarların tetikçiliğini yapan Doğu Perinçek ve ekibine karşı kendimizi savunmamız “düşünce tiranlığı” kurmak değildir!
Devrimci gençlik hareketi, yıllardır Kürt halkının ve tüm diğer halkların, Türkler ile eşit haklara sahip olmasını eğilip bükülmeden savunmuşlardır. İP gibi siyasi hesapları gereği dün Öcalan ile görüşürken bugün “bölücülüğe” karşı mücadele ediyoruz diye hamaset yapmamıştır. Neyse o olmuştur! Eğilip bükülmemiştir!
Gazeteciler gerçekleri yazarlar, yalan söylemez, iftira atmaz, gerçekliğinden emin olmadıkları şeyleri yazmazlar. Gerçekleri saptırmak ve yalanlar üzerinden siyasi tahliller yapmak, Ismarlama yazı yazan tetikçilerin işidir. Safınızı belirleyin, hakikatlerin peşinde bir gazeteci mi olacaksınız, yoksa AKP işbirlikçisi İP-TGB’nin tetikçiliğini mi yapacaksınız?
*Öğrenci Kolektifleri
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.