Sokaktan başka politika yapma yolu bırakmamış Erdoğan, sokağa katillerini salmış durumda. ‘Reichstag’ı yakmaya kararlı Belli ki Erdoğan her zamanki gibi krizi fırsata çevirmeye, derinleştirmeye çalışıyor. Nasıl ki Kobane’nin hem fikren hem fiziken ortadan kaldırılması projesini IŞİD’le beraber yaptıysa, yurt içindeki ilericilerin ve örgütlü Kürtlerin ortadan kaldırılmasını da tabii ki yine IŞİD’le birlikte örgütlüyor. Tam olarak […]
Sokaktan başka politika yapma yolu bırakmamış Erdoğan, sokağa katillerini salmış durumda. ‘Reichstag’ı yakmaya kararlı
Belli ki Erdoğan her zamanki gibi krizi fırsata çevirmeye, derinleştirmeye çalışıyor. Nasıl ki Kobane’nin hem fikren hem fiziken ortadan kaldırılması projesini IŞİD’le beraber yaptıysa, yurt içindeki ilericilerin ve örgütlü Kürtlerin ortadan kaldırılmasını da tabii ki yine IŞİD’le birlikte örgütlüyor. Tam olarak ve her zamanki gibi karşıtını neyle suçluyorsa, gerçekte kendisi o suçu işliyor: Katliamını projelendirdiği Kobane’yi bahane ediyor, eli palalıları ve eli silahlıları -asker, polis, MİT, kontra, IŞİD uzantıları vb.- kullanarak Türkiye toplumunun ilerici güçlerini de Kobane’yle birlikte katletmek istiyor. Belli ki Gezi’de olduğu gibi “saldırı emrini” O vermiş.
Dolayısıyla Kobane’de olduğu gibi artık Türkiye’de de bir katliam tehlikesi var. Yalanı ve şiddeti sorun çözmenin yegane araçları olarak görüyor. Kurduğu yalanın büyüklüğü ise hem yönünü hem de sabırsızlığını gösteriyor. Bütün muhaliflerini her durumda acil bir “açık savaşa” zorluyor, bunu da sürekli el artırarak-krizi derinleştirerek yapıyor. Tiranların, padişahların kullanageldiği ve kendisinin de en şiddetlisinden kullanmaya can attığı, ilkel ama etkili bir yöntemi var. Misliyle kelimesi önemli bence; bu cezalandırmanın nedeninin belli bir yasağın çiğnenmiş olması, maddi bir suç değil, sembolik de olsa -hatta o zaman daha beter- otoriteye, padişah fermanına itaatsizlik olduğunu açıklıyor. (Dolayısıyla artık Türkiye’de cezalandırılan tek bir suç var ve otoriteye itaat ederseniz diğer her suçu cezalandırılmadan işleyebilirsiniz. HSYK seçimlerinin iktidar için neden bu kadar önemli olduğunu da buradan anlayabiliriz.)
Ne yapmalıyız? Açık savaşı kabul etmek, Erdoğan’ın seve seve içine atlayacağı kan gölüne dalmak-kurduğu tuzağa, şiddet sarmalına düşmekle sonuçlanabilir. Kobane’nin aciliyeti ile Erdoğan’ın Kobame bahaneli aciliyetinin arasında sıkışmış durumdayız. Sokaktan başka politika yapma yolu bırakmamış Erdoğan, sokağa katillerini salmış durumda. ‘Reichstag’ı yakmaya kararlı. Saçma Trabzon gezisini de bir ipucu olarak değerlendirmeli miyiz, emin değilim.
Gezi ile Kobane bağlamındaki olayların birçok farkı var; Bence en önemlilerinden biri Gezi’de Erdoğan’ın kendi düzleminde bir muhatap bulamamış olması. Bunu bir kazanç olarak kabul etmek lazım. Kobane protestolarında ise muhatap olarak HDP var ve böylece bir halkın başına silah dayayıp, temsilcilerine şartlarını dikte etme şansına sahip. Demirtaş’ın, Davutoğlu görüşmesinden sonra yaptığı açıklamayı ben böyle yorumluyorum. Görünen o ki Kobane’nin kaderi hepimizi çok yakından ilgilendiriyor. Kobane düşmemeli… Kobane düşerse biz de düşeriz.