“Yeni Türkiye”nin yeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu’nun açılışında yaptığı konuşmada hak ve özgürlüklerle başladığı konuşmasını Berkin’i terörist ilan ederek bitirdi. Sempozyumun açılış konuşmasında Türkiye’nin hak ve özgürlükleri genişletme reformlarından geri adım atmayacaklarını söyleyerek, “Birey için özgürlük ne kadar haksa güvenlik de o kadar haktır. Özgürlüğün olmadığı yerde güvenlik olmaz. Aynı şekilde güvenliğin […]
“Yeni Türkiye”nin yeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu’nun açılışında yaptığı konuşmada hak ve özgürlüklerle başladığı konuşmasını Berkin’i terörist ilan ederek bitirdi.
Sempozyumun açılış konuşmasında Türkiye’nin hak ve özgürlükleri genişletme reformlarından geri adım atmayacaklarını söyleyerek, “Birey için özgürlük ne kadar haksa güvenlik de o kadar haktır. Özgürlüğün olmadığı yerde güvenlik olmaz. Aynı şekilde güvenliğin olmadığı yerde de özgürlük olmaz” dedi. Konusu ne olursa olsun yaptığı her konuşmasında Gezi Direnişi’ne değinen Tayyip Erdoğan, Kobane eylemlerindê yaşamını yitiren 42 kişinin, göstericilerin “vahşice” saldırısı sonucu öldüğünü iddia etti. Ölümlerin çokluğunu da güvenlik güçlerinin yeterince yetkisinin bulunmadığına bağlayarak yöneltilen eleştirilere yanan otobüsleri, yakılan işyerlerini hatırlatarak cevap verdi.
Bir Hayalet Dolaşıyor
Tayyip Erdoğan, tesis açılışlarından parti grup toplantısına kadar neredeyse her fırsatta Gezi Direnişi’ne atıfta bulunarak saflaştırıcı ve kincileştirici açıklamalar yaparken ilginç olan, 16 Haziran 2013’te polislerce başından gaz fişeği ile vurularak ağır yaralanan ve 269 günün ardından yaşamını yitiren 15 yaşındaki Berkin’den bahsetmesi.
Geçen yıl Gezi olayları sırasında yaralanan ve sonrasında maalesef hayatını kaybeden bir çocuğun üzülerek ifade ediyorum, ölü bedeni üzerinden her türlü aşağılık saldırıya maruz kaldık. Bir çocuğun talihsiz ölümünü reklam aracı yapacak kadar, muhalefet aracı yapacak kadar, istismar vasıtası yapacak kadar alçaldılar.
Günlerce manşetlerle, sokak olaylarıyla, içeriden ve dışarıdan kampanyalarla bize, akla, vicdana, edebe sığmayacak saldırılar yaptılar.
…
İstanbul’da talihsizce ölen çocuk için sahte, yalan ifadelerle ‘ekmek almaya gidiyordu’, halbuki hiç alakası yok. Maalesef terör örgütünün maşası olmuş durumdaydı. Bu tür hikayeler tasarladılar. O reklamcılar şimdi nerede? Sokaklara çıkan, gösteriler yapan, o sözüm ona vicdan sahipleri nerede?
Erdoğan’ın sorduğu ‘vicdan sahibi insanlar’ın nerede olduğu sorusunun yanıtını yazının sonuna bırakarak devam edelim ve biz bir soru soralım:
Bir ülkede Cumhurbaşkanı sıfatı taşıyan biri neden “Emri ben verdim” dediği ölümlerin üzerine her fırsatta konuşur ve bu onun için unutulmaz olur?
a) Çocukların ve gençlerin ölümleriyle, baskı altına alınmasıyla, sokağın sesinin kısılmasıyla iktidarının devamının kader ortaklığı olduğunu düşündüğü için
b) Yeni çıkaracağı ‘güvenlik’ yasalarına kendince meşru nedenler bulmak ve yakın dönemde yaşanacak kolluk cinayetlerine zemin hazırlamak için
c) 15 yaşındaki Berkin’in ‘umudu ve vicdanı’ simgelediğini anladığı için
d) Her biri
Hangi ülkenin cumhurbaşkanı?
Ağzını hak ve özgürlüklerle açan, alkışlarla kapatan Tayyip Erdoğan’a hatırlatmak için değil ama hafızamızı tazelemek için bakalım nasıl bir ülkede yaşadığımıza. Ancak o zaman daha iyi anlarız kimin muktedir kimin mağdur olduğunu, kimin katil kimin katledilen olduğunu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in Haziran 2014’te yanıtladığı soru önergesine göre, Türkiye’de 958 bin çocuk ekonomik bir işte çalışıyor. 2013’te en az 71 çocuk işçi iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti. Çalışma Bakanlığı verilerine göre, 2003-2013 arasında 227 çocuk iş kazasından hayatını kaybetti.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), bir başka deyişle devletin resmi verilerine dayanılarak yapılan araştırmaya göre kömür ve linyit madenlerinde çalışanların yüzde 4,2’si çocuk yaşında. Sadece kömür ve linyit madenlerinde 2 bin 76 çocuk çalışan var. Bu çocuklar 15-19 yaşında. Madendeki çalışan çocukların yüzde 85,5’lik bölümü kayıtdışı çalışıyor, ellerine geçen aylık gelir de sadece 226 lira.
Son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı 250 bin (Mayıs 2013 Adalet Bakanlığı verileri).
Türkiye’de cinsel istismara uğrayanların yüzde 50’si 18 yaş altında ve bunlardan yüzde 10’u erkek çocuk, 5–10 yaş arası çocukların yüzde 55’i ensest mağduru, 10–16 yaş arası çocukların yüzde 40’ı ensest mağduru, cinsel saldırganların yüzde 75’i tanıdık biri, ensest olaylarında faillerin yüzde 50’si öz baba, sırasıyla da amcalar enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılar (Türkiye İstatistik Kurumu, İstatistiklerle Çocuk 2013 Raporu).
Son 10 yılda 466 kız çocuğu çocuk yaşta evlendirildi. Evlendirilen kız çocuklarının sayısı, çocuk yaşta evlendirilen erkek çocuklarının 23 katı.
TUİK verilerine göre, her yıl ortalama 75 bin çocuk çeşitli nedenlerden dolayı suça itiliyor. Halen cezaevlerinde tutulan çocukların sayısı 2 bini geçti. Kapalı kurumlardaki çocuklar, ihmal, istismar ve sistematik işkenceye karşı savunmasız durumdalar.
Devlete bağlı AMATEM’ler kapatılırken, sentetik uyuşturucu kullanımı sonucu 1 yılda 400 çocuk yaşamını yitirdi (Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi).
Yalnızca 2013 yılında 8 çocuk gaz fişekleri nedeniyle yaşamını yitirdi (Gündem Çocuk – ‘Türkiye’de Çocuğun Yaşam Hakkı 2013 Raporunu’). Son 12 yılda 184 çocuk devlet güçlerince öldürüldü.
Gelelim Tayyip Erdoğan’ın sorduğu ve sanırız ki cevabını bildiği soruya; Berkin öldüğünde, öldürüldüğünde sokakları dolduran ‘vicdan sahibi insan’ her yerde. ‘Zaman’ın kendilerine gelmesini beklemekte ya da bunun için çaba harcamakta.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.