Bayık da çok iyi biliyordu ki, HDP heyeti ile Sayın Öcalan arasında ki görüşmede, Sayın Öcalan kesin olarak çözüm sürecinin devam edilmesini savunacaktı, bunu önerecekti. Ama olan olmuştur, söz yerini bulmuştur Aslında yaklaşık bir iki aydan beri bu sözde barış ve çözüm sürecinin devam etmesi, ettirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Daha doğrusu, IŞİD’in Musul’u ele geçirmesi ve […]
Bayık da çok iyi biliyordu ki, HDP heyeti ile Sayın Öcalan arasında ki görüşmede, Sayın Öcalan kesin olarak çözüm sürecinin devam edilmesini savunacaktı, bunu önerecekti. Ama olan olmuştur, söz yerini bulmuştur
Aslında yaklaşık bir iki aydan beri bu sözde barış ve çözüm sürecinin devam etmesi, ettirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Daha doğrusu, IŞİD’in Musul’u ele geçirmesi ve ardından da Güney Kürdistan’a yönelik saldırılara başlamasıyla beraber, bu düşünce bende belirdi. Bu düşüncemi yakın arkadaşlarımla da paylaştım. Hatta bunu yazacağımı da arkadaşlarıma söyledim, ama bunu yazmamın icap edip etmediği konusunda, kendimi tam ikna edemedim. Ve gelinen aşamada, artık bunu yazmak gerektiğine inanıyorum.
Bir kez daha belirteyim ki, AKP=TC devleti, özünde taşıdığı niyetler itibariyle, barış ve çözüm süreci konusunda kesinkes samimiyetten uzaktır ve Kürtlere dair art niyetli hesaplar taşımaktadır. AKP esasen, PKK hareketinin mutlaka ama mutlaka tasfiye edilmesi niyetine sahiptir. İkincisi de Sayın Öcalan’ın, “müzakere yapılacaktır” diye verdiği bütün mesajlarını boşa çıkararak, onun itibarını zedelemeyi hedeflemektedir. Tabii ki bunu da, asla müzakere sürecine, safhasına geçmeyerek sağlamaktadır. Bunun dışında asla ve hiçbir biçimde AKP=TC devletinin başka bir amacı, hedefi yoktur. En azından bu aşamada ya da dünden bugüne bu böyledir. Fakat ben buna rağmen yine de en azından şimdilik bu sürece devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konudaki gerekçemi, betimlemeye çalışacağım.
Her şeyden önce Rojava’da yaşanan çok ciddi bir savaş vardır ve Kürtlerin çokça ifade ettikleri gibi, bu savaşı esas olarak AKP=TC Devleti adına, ona vekâleten IŞİD çeteleri yürütüyor, sürdürüyor. Dolayısıyla duygusallığa gelip yeni bir savaş cephesini şimdilik mümkün mertebe açmamak gerekiyor, diye düşünüyorum. Bunun için de, aynen dün AKP’nin yapmış olduğu gibi, bu defa da Kürdistan Özgürlük Hareketi, çözüm sürecinin devam etmesini savunmalıdır, bunu özde değil sözde yapmalıdır. Yani bu bağlamda oyalama taktiklerine başvurmak durumundadır.
Rojava’ya musallat olmuş olan cümle sömürgeci güçlerin el birliği ettiği bu IŞİD terör örgütü bir biçimde bertaraf edilinceye kadar, çözüm süreci sürmelidir. Çünkü bugünlerde zaruri bir manevra yapmaya ihtiyaç vardır. Açık ki, bu da ancak bazı seçeneklerden biri olan çözüm sürecine devam edilmesi oluyor. Türkiye’nin Neo-Osmancılık hesapları ve MİT’in özenle hazırlamış olduğu kardeş örgütü IŞİD üzerindeki hesapları, ancak bu biçimde deşifre edilebilir. Gerçi AKP=TC devletinin, Kürt düşmanlığı stratejiktir ve bu IŞİD üzerinden bir kez daha ispatlanmış bulunuyor, ama daha fazlasının da bilinmesinin zararı yoktur.
Bu arada şunu da belirtmek istiyorum: Yazılarımı takip edenler bilirler ki, ben, bu çözüm sürecinin oyalama ve kandırma üzerine kurulu olduğunu hep yazdım. Şimdi bu düşüncemde daha da bir inançlıyım.
Ancak buna rağmen, yukarıda da vurguladığım gibi, işte şimdi de çözüm sürecine mutlaka devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani oyalama dediğimiz süreç oyununun uzatmalarını bu defa Kürt Özgürlük Hareketi ya da tüm bileşenleriyle Kürdi cephesi sürdürmelidir.
Ayrıca diğer taraftan da bunun çok ciddi kimi riskleri de vardır. Kürdistan halkı en son Rojava’ya karşı yapılan saldırılarda, IŞİD ile AKP devletini beraber olduklarını suçüstü yakalamıştır. Bunun da unutulmaması gerekiyor. Bazı çevrelerin bilinçli bir biçimde yansıttıkları gibi Kürdistan kamuoyu özünde hiç de çözüm sürecini desteklemiyor. İlk dönemler kısmen bir bekle gör yaklaşımı oldu, ama süre uzayınca o yaklaşım da ortada kalmadı.
Her insan kendi çevresinde bu konuda çok rahatlıkla gözlemlerde bulunabilir. Ancak buna rağmen, kısa bir süreliğine mahsus da olsa, bu çözüm sürecinin uzatılmasında yarar vardır, diyorum.
Dahası, bana göre esas olarak Sayın Cemil Bayık da bu kanaattedir ve bu minvalde hareket ediyor. Bunun için de, o çok büyük bir politik hamle yaparak, Kürdistan üzerinde gezen kara bulutların def edilmesi maksadını güdüyor. İşin ciddiyeti oranında politikalar yapmak gerekiyor. Düz ve alışılagelen politik kalıplarla, Kürtler asla bu yüzyılı kendi lehlerine çeviremezler, döndüremezler.
“Süreç bitmiştir” diye yapılan çıkış, açıklama özünde tamamen doğrudur. Ancak bunun şimdi yapılmış olması, esas olarak manidardır. Zaten Sayın Bayık’ın açıklamasının, AKP’yi, TC Devletini ne denli ciddi biçimde sarstığını hep beraber izledik, gördük. Yoksa Sayın Bayık da çok iyi biliyordu ki, HDP heyeti ile Sayın Öcalan arasında ki görüşmede, Sayın Öcalan kesin olarak çözüm sürecinin devam edilmesini savunacaktı, bunu önerecekti. Ama olan olmuştur, söz yerini bulmuştur. Belki de bu çıkış olmasaydı, kim bilir Erdoğan Devleti daha ne tür işler çevirecekti. Onun için Sayın Bayık’ın açıklama zamanı harikaydı.
Besbelli ki, bu durumu yine kimileri, “Kandil ve Öcalan arasında bir çelişki ve çatışma var” diye yansıtmaya çalışacaklar. Olsun. Burada önemli olan, Kürtlerin de artık en üst ligde politikayı yapıyor oluşlarıdır. Aksi halde Ordadoğu’da cereyan eden politik denklemlerde ayakta kalmak mümkün olmaz.
Yalnız bu arada, keşke legal Kürt siyaseti de biraz daha dikkatli hareket etse ve uluorta Kandil’i boşa çıkarma hevesine kapılmasa, o vakit belki de Kürdi siyaseti daha da fazla etkili olacaktır, diye düşünüyorum.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.