Her gün anıyor, unutan yerine de hatırlıyoruz kaybettiklerimizi. Sosyal medyada vicdan rahatlatmaları görmek bile iyi geliyor kimi zaman. Bir umut “belki bu sefer unutmaz, mücadele ederler” diyorsun her defasında yenilen pehlivan misali. Kimler yok ki andıklarımızdan: Evini, barkını,sevdiklerini ardında bırakıp hayata tutunmak için gelmişlerdi bu coğrafyaya. Olmadı, koruyamadık, kayboldu hayatlar bir gözaltında: Festus Okey ve […]
Her gün anıyor, unutan yerine de hatırlıyoruz kaybettiklerimizi. Sosyal medyada vicdan rahatlatmaları görmek bile iyi geliyor kimi zaman. Bir umut “belki bu sefer unutmaz, mücadele ederler” diyorsun her defasında yenilen pehlivan misali.
Kimler yok ki andıklarımızdan: Evini, barkını,sevdiklerini ardında bırakıp hayata tutunmak için gelmişlerdi bu coğrafyaya. Olmadı, koruyamadık, kayboldu hayatlar bir gözaltında: Festus Okey ve Lütfullah Tacik ne yazık ki yok artık aramızda. Peki Jesca ne oldu, soruları gelecektir akla.
Çayan Birben gibi PVSK mağduru “sıfır tolerans” gösterilenler, Sevag Balıkçı gibi zorunlu askerlik yaparken “Esas Duruşta Cinayetler”, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi Katliamı gibi Gayri Müslimlere yönelik cinayetler.
23 Nisan’mış, okul açılmış, karneler alınmış kimin umurunda? Bazı aileler için ne anlam ifade edebilir ki üzüntüden başka? Gençliğini yaşayamadan vuruldu işte uçurtma: Berkin Elvan, İbrahim Aras, Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz ve nice çocuk…
İşitme engelli Yunus Eser’imizi kaybettik, çok değil 2 sene önce. Okul bahçesinde elektrik akımına kapılarak can veriyordu 13 yaşında. Bakanlığın sorumluluğu üstlenmemiş olması yetmezmiş gibi bir de Milli Eğitim Müdürlüğü’nden gelen yanıt tuz basıyordu yaraya: “Yaşasa bile ailesine katkısı olmazdı.”
İş cinayetleri, Gezi şehitleri, birçok vaka….
Hadi bunları unuttuk deyip bakalım ülkede nasıl geçmiş son bir hafta: Bayramlık almak için teyzesiyle pazara giden 9 yaşındaki Semanur Culum kör kurşunla başından vurularak, İSKİ işçisi Kadir Daştan göçük altında kalarak can veriyor. Beşiktaş İnönü stadyumu inşaatında düşüp beli kırılan işçi Ali Babuca’nın haberi yalanlanıyor, 19 Aralık 2014’e kadar geçerli olan istirahat raporuna ve Adıyaman Kahta’da olmasına rağmen işbaşı yaptı deniyordu. Ne ülke ama..
Düşünün ki metroya biniyorsunuz ve kaza oluyor. Akabinde bir demir parçası ön vagonu deliyor ve yolcunun boşluğuna saplanıyor. Babasının açıklamaları cehennem yoluna döşenen iyi niyet taşlarına bir yenisini ekliyor. “Amme hizmeti vardı.” “Takdir-i İlahi”… Sayın amcam! “Tevekkül”, kulun önlemi aldıktan sonra gerisini Allah’a bırakmasıdır; sorumluluktan kaçması ve önlem almaması değil.
Gezi’de başından vurulan SSK’sı kesilmiş Okan Göçer halasıyla hastanede hayatla boğuşuyor. Gençliğinin baharında faşist saldırıyla komaya giren M.G. hala uyuyor. Kobane ve IŞİD vahameti görmezden geliniyor. Ali İsmail’i tedavi etmeyen Hasan Gülcü değil de Gezi’de görevini yapan doktorlar yargılanıyor. Veli Saçılık, Pınar Selek ve Utku Kalı davaları hala yanıt bekliyor.
Varsın emeğe, adalete, insan hayatına önem verilmesin. Varsın bizim uykularımız kaçarken 40 çeşit kahvaltıdan sonra güzel bir uyku çekenler rüyalarında “Hegel”le uğraşadursun. Varsın her ilde, her adliyede, her hastanede gözü yaşlı bir ana olsun. Emek ve adalet mücadelemiz sürecek. Unutmayacağız!
“Sabahın bir sahibi var, sorarlar bir gün sorarlar; biter bu dertler acılar, sararlar bir gün sararlar.”
@ZKadioglu88
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.