Ali, Ayşe’yi gördüğünde, “Hmm demek ki Ayşe dininin gereğini yapmaya karar verdi” mi der; yoksa “Aaa Ayşe, kafana noldu, niye sardın?” diye mi sorar?
Soru 1: 5 yaşında iken aynı parkta oynayan iki çocuk düşünün. Ali ve Ayşe… 5 yıl sonra –henüz hala neyin ne olduğunu kavrayamadıkları yaşta, 10 yaşında– Ali, Ayşe’yi okulda türbanlı gördüğünde, “Hmm demek ki Ayşe dininin gereğini yapmaya karar verdi” mi der; yoksa “Aaa Ayşe, kafana noldu, niye sardın?” diye mi sorar?
Soru 2: Bir önceki soruyu iki kız çocuğu üzerinden düşünün. Elif ve Ayşe küçük yaşlarında parkta birlikte oynamaktadır. Komşudurlar. Aynı okula giderler. 5 yıl sonra, Ayşe okula türbanla geldiğinde Elif Ayşe’ye “Başörtün hayırlı olsun Ayşeciğim” mi der; “Aaa Ayşe kafana noldu?” diye mi sorar?
Soru 3: Bugün itibariyle okula türbanla gelen bir kız çocuğuna arkadaşları nedenini sorduğunda türbanlı kız çocuğu arkadaşlarına İslam’ın şartlarını, sünnetlerini, farzlarını falan mı anlatır; yoksa “Babam dedi ki, bunu takmayan kızlar cehenneme gidermiş, cayır cayır yanarmış o yüzden babam taktı” diye mi anlatır?
Soru 4: E, bu cevaptan sonra sınıftaki başı açık kızlar ağlaya ağlaya eve koşup, babalarının suratına tükürürlerse, “Aşk olsun baba, sen benim cehenneme gitmemi mi istiyorsun, cayır cayır yanayım mı ha yanayım mı söyle!” derse baba ne yapsın?
Soru 5: Üçüncü ve dördüncü soruda geçen baba figürü üzerinden ele alacak olursak, 10 yaşındaki kız çocuğunun kendi iradesiyle türban takmak isteyebileceğini mi düşünüyorsunuz gerçekten?
Soru 6: Meseleyi sadece 10 yaşındaki kız çocuğuyla bağlantılı tartışırsanız pedagojiye, yetişkin bir kadının yaşadıkları üzerinden tartışırsanız sosyolojiye ağırlık vermeniz gerek. Peki, ikisinin de baskı yaşadığı, ikisinin de kadın olduğu gerçeğini değiştiren bir durum var mı?
Soru 7: Yine baba figürü ile bağlantılı olarak, kadın üzerine bu kadar politikanın erkeklerden oluşan Bakanlar Kurulu’nca üretilmesi, içimizde “kadının özgürleştiğine” dair umut barındırmalı mı?
Soru 8: Yukarıdaki örnekten yola çıkarak soruyorum, siz mahalle baskısını, mahallede tüfekle gezen amcaların mahalleliye kurduğu baskı olarak mı tasvir ediyordunuz? İstediklerini yapmayan insanları mahallenin girişinde sallandırdıklarını falan mı zannediyordunuz?
Soru 9: Siz bu örneklerin şu güne kadar çocuk parklarında, mahalle aralarında yaşanmadığını, çocukların çocukça sohbetlerinde, gulyabani hikayeleriyle harman bir şekilde birbirlerine anlatılmadığını veya dinin korku ve baskı aracı olarak ailelerce, çocuklarına karşı kullanılmadığını mı sanıyorsunuz?
Soru 10: Ya meseleyi bir olaya odaklı tartışmaya ne demeli? AKP’nin önceki icraatlarını, 4+4+4’ü, mescit yönetmeliğini, kılık-kıyafet yönetmeliğindeki “15 yaşındaki öğrencinin vücut hatlarını göstermeyecek şekilde” ibaresini, “her okula imam hatip” kampanyasını, kadın kahkahasında iffet sorgulamasını görmeyip, bağlamından kopararak tartıştığınızda AKP ne kadar özgürlükçü görünüyor değil mi?
Soru 11: Televizyon programlarına çıkıp “Üniversitelerde türban sorunu bittikten sonra artık bu tartışma aşılmıştır” diyen libarelleri ne yapmalı? Görmezler mi ki dün üniversite, sonra kamu daireleri, şimdi ortaokullar, yarın ilkokullar türbanlanacak? Bilmezler mi ki türban inancın gereği olarak değil; siyasal bir flama olarak yaşam alanlarına sokulur ve siyasal İslamcı hükümet bu politikadan siyasi rant devşirir? Görmezler mi ki üniversiteye “türbanlı kadın”larla birlikte “sakallı erkek”ler de girdi ve tekbir getirerek solcu, demokrat ya da sadece küpeli erkeklere saldırıyorlar, kadınları taciz ve tehdit ediyorlar?
Soru 12: Daha birkaç gün önce –kendini çok Müslüman olarak niteleyebilecek- faşistlerce (yani ideolojileri gereği) komaya sokulan Metehan Göre’ye inanç ve ifade özgürlüğünü nasıl açıklarsınız? Ya da o mu size açıklasa! Ya da bu yazı yazılırken Onsekiz Mart Üniversitesi’ndeki, Osmangazi Üniversitesi’ndeki, Gazi Üniversitesi’ndeki saldırıyı? Ya da protesto gerçekleştiren insanlara “allah allah” nidalarıyla çullanan çevik kuvveti inanç özgürlüğünün “kardeşlik dininin” neresine yerleştirirler?
Soru 13: Hali hazırda laik, demokrat ve özgürlükçü bir hükümetçe yönetildiğinizi mi düşünüyorsunuz?
Soru 14: Dinci gericiliğin-faşizmin insan haklarıyla-ifade ve inanç özgürlüğüyle alakası olmadığını, aralarında uzlaşmaz çelişki olduğunu, bu uzlaşmaz çelişkiden doğan toplum içi yarılma-çatışma durumlarının dün itibariyle 10 yaşına indirilip yasal güvenceye alındığını görmüyor musunuz?
Son soru: (Editörün affına sığınarak, bir daha yapmayacağıma söz vererek soruyorum) Mal mısınız lan?
Devam edecek…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.