12 Eylül 1980 darbesinin üzerinde 34 yıl geçmesine rağmen, hala darbenin etkileri ve izleri bütün heybetiyle güncelliğini koruyor. 4 yıl önce 12 Eylül’ün 30. yıl dönümünde aynı tarihte yapılan referandumda 12 Eylül’den hesap soracağını iddia eden AKP iktidarı Anayasa referandumunda ve sonrasında da genel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı oylamalarında ciddi bir oy oranına ulaşmasına karşın bırakın […]
12 Eylül 1980 darbesinin üzerinde 34 yıl geçmesine rağmen, hala darbenin etkileri ve izleri bütün heybetiyle güncelliğini koruyor. 4 yıl önce 12 Eylül’ün 30. yıl dönümünde aynı tarihte yapılan referandumda 12 Eylül’den hesap soracağını iddia eden AKP iktidarı Anayasa referandumunda ve sonrasında da genel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı oylamalarında ciddi bir oy oranına ulaşmasına karşın bırakın 12 Eylül’den ve darbecilerden hesap sormayı 12 Eylül günlerini bile mumla aratan bir ‘Otoriteryenizm’e yelken açıyor…
Seçimlerden hemen önce (ki zamanlama gerçekten bırakın manidar olmayı ayan beyan seçim yatırımı olduğu ortadaydı) cuntacı başı Kenan Evren ve cuntanın “beşi bir yerdelerinden” Tahsin Şahinkaya’nın savcılığa çağrılmasıyla 12 Eylül’le hesaplaşıldığı muştulanmıştı ancak ne hikmetse o günden bugüne hiçbir ses seda çıkmadı. Çıkmasını beklemek en hafif tabiri ile saf dillik olurdu zaten. Bakmayın siz AKP’ye karşı esen rüzgârlara bedenini siper eden yandaş-candaş yazarlara, onların zaten hepsinin beyin ölümü gerçekleşmiş durumda ancak ülkemizde ötenazi bir hak olmadığı için maalesef hekimler arkadaşların “fişini” çekemiyor…
AKP’yi demokrasi şampiyonu sanan ve bizlerin de sanması için elinden geleni ardına koymayan haşmetmeapların münevverleri gözümüzün gördüğü gerçekliği bile alt-üst etmekten zerre kadar utanmıyorlar. Hopa’da bir halkın uyanışının ezilmeye çalışılmasına “orada bir adam öldürülmüş, zaten bunların hepsi Ergenekoncu…. 12 Mart ve 12 Eylül’de cuntacılar Dev-Genç’i, Dev-Yol’u, Dev-Sol’u kullandı” gibi ipe sapa gelmez lakırdılar saçmalayan ancak bir lahana kadar IQ’ya sahip bu yazar müsveddeleri bizleri de kendileri gibi flora âleminden sanıyorlar.
Bu nebati arkadaşlar internetin zincire vurulması, kitapların, mizah dergilerinin ahlakı bozduğu gerekçesi ile toplatılması, Ceylan Önkol’ların bedenlerinin hınçla paramparça edilmesi, Gezi eylemlerinde Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan, Ahmet Atakan, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım ve Hasan Ferit Gedik’in gencecik yaşlarda katledilmesi, polisin dur-vur yasası ile son üç yılda 150’ye yakın insanı sorgusuz sualsiz katletmesini, tüm demokratik eylemlerde halkın biber gazı, jop ve hatta plastik mermi ile “başının ezilmesini” ileri demokrasi olarak adlandırıyorlar. Sanırım bu arkadaşlara en iyi cevabı “ zalimin karşısında susan dilsiz şeytan gibidir” diyen İslam peygamberi Hz. Muhammed veriyor. Ama ne AKP’nin ne de embedded gazetecilerin dillerinden düşürmedikleri Allah’la kitapla pek işleri olmadıkları, Müslümanlık imajı ile “paraları sıfırlamaya” “focuslandıkları” için bu hadisin de pek kıymet-i harbiyesi bulunmuyor.
Tüm bu yaşan zorbalıklara, yasaklamalara, katliamlara rağmen hala AKP’nin sivil ve demokrat bir anayasa yapacağını düşünüyorsanız, AKP’nin Kenan Evren’i yargılatacağını, 12 Eylül rejimini sonlandıracağını sanıyorsanız, o zaman ya çok safsınız ya da AKP’den cülus alan beyin ölümü çoktan gerçekleşmiş Melih Altınok, Markar Esayan ya da Hilal Kaplan gibi “Yeni Türkiye” nin “gazeteci”lerisiniz.
Melih, Markar, Hilal ve daha onlarcası gibi diktatörün postallarını dilinizle yalıyorsanız ne ala beyniniz olmasa da devir sizlerin devri ama tarafınız ezilen halklardan ve sınıflardan yanaysa Silivri yolları size de göründü derim, o zaman yavaştan valizinizi hazırlamanızı tavsiye ediyorum…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.