On binden fazla işçinin çalıştığı Soma havzasında, işçilerin davalarına bakacak bir ihtisas mahkemesi yıllarca olmamış. Uzmanlık alanı iş hukuku olan iş mahkemesinin kurulması için 301 kişinin ölmesi gerekmiş Yazıya başlarken Soma’daki madenlerle ilgili birkaç bilgi vermek gerekiyor. Soma’da maden işçilerinin çalıştığı iki büyük şirket ve dört büyük maden ocağı bulunuyor. Şirketlerin ilki olan Soma A.Ş’nin, […]
On binden fazla işçinin çalıştığı Soma havzasında, işçilerin davalarına bakacak bir ihtisas mahkemesi yıllarca olmamış. Uzmanlık alanı iş hukuku olan iş mahkemesinin kurulması için 301 kişinin ölmesi gerekmiş
Yazıya başlarken Soma’daki madenlerle ilgili birkaç bilgi vermek gerekiyor. Soma’da maden işçilerinin çalıştığı iki büyük şirket ve dört büyük maden ocağı bulunuyor. Şirketlerin ilki olan Soma A.Ş’nin, facianın gerçekleştiği Eynez dışında Atabacası ve Işıklar isimli iki maden ocağı daha var. Ayrıca İmbat A.Ş’ye bağlı bir maden ocağı da mevcut. Bu madenlerde çalışan işçiler Manisa’ya bağlı Soma ve Kırkağaç, Balıkesir’e bağlı Savaştepe ve İzmir’e bağlı Kınık ilçesinden madenlere geliyor.
Yazının amacı, buradaki maden işçilerinin karşılaştıkları hukuki sorunlara değinmek. Fakat hukuk Soma’da ölmüş, unutulmuş. On binden fazla işçinin çalıştığı Soma havzasında, işçilerin davalarına bakacak bir ihtisas mahkemesi yıllarca olmamış. Yani boşanma davalarına bakan mahkemeler aynı zamanda binlerce işçinin iş hukukundan kaynaklanan sorunları için de yetkili olarak görev almış. Uzmanlık alanı iş hukuku olan iş mahkemesinin kurulması için 301 kişinin ölmesi gerekmiş. Aynı şekilde Soma’da sıkça rastlanan ‘meslek hastalıkları’ ile ilgili hala bir ‘Meslek Hastalıkları Hastanesi’ mevcut değil. İşin diğer bir boyutu ise, işçilerin mahkemelerden hiçbir beklentisinin olmaması. Yıllardır süregelen işveren-Türk İş işbirliği, işçilerin hukuktan hiçbir beklentisi olmamasına yol açmış durumda. İş kazası ve meslek hastalığı neredeyse her işçinin başına gelen olağan vakalar olarak görülüyor. Parmak/kol/bacak kopması, çeşitli yerlerde meydana gelen kırıklar, mesleki hastalıklar, Soma’da yaşanan günlük olaylar.
Dayıbaşılık katliamların ve sömürünün güvencesi
Soma’da tüm madenlerde taşeron sisteminin en vahşi ve ilkel sistemi olan ‘dayıbaşılık’ sistemi geçerli. Dayıbaşılık sistemi, grup halinde işçilerle madene gelen kişilerin işverenden işçi başına ya da madende ilerlenen metre üzerinden veya çıkarılan kömür üzerinden aldıkları yüksek miktardaki paralarla işçileri çalıştırması anlamına geliyor. Bu kişiler resmi kayıtlarda ‘işçi’ olarak görünmesine rağmen maden işinde çalışmıyor, işçilerin sırtından her ay binlerce lira kazanıyor. Dayıbaşları resmi olarak işçi statüsünde olduklarından ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin bu duruma kayıtsız kalması nedeni ile yargılanmıyor, ilkel taşeron sistemi de katliamdan sonra bile devam ediyor. İşçilerin işinden olma korkusu da dayıbaşlarını şikayet etmelerine engel oluyor. İşveren baskısı ve işten atılma korkusu; iş kazası geçiren, dayıbaşı sistemi ile çalışan, meslek hastalığına yakalanan işçilerin hukuki yollara başvurmamasına, dolayısı ile bu sistemin hala devam etmesine neden oluyor.
Yıllardır madende alnının teriyle çalışan maden işçileri meslek hastalıkları ile karşı karşıya kaldıklarında, işveren tarafından kapı önüne konuluyor; üstelik de tazminat ödenmeden. Soma havzasındaki en yaygın meslek hastalığını akciğer hastalıkları oluşturuyor. İşçilerin anlatımlarına göre madende yıllarca çalışan bir işçinin, işyerinin olumsuz ortamı nedeniyle (çamur, toz, kir) akciğer hastalığı geçirmemesine imkan yok. Üstelik hiçbiri de bugüne kadar meslek hastalığı sebebiyle tazminat davası açma yoluna gitmemiş, gidenler işten atılmış, davalarını sonlandırmaları için işveren tarafından her türlü baskıya maruz kalmış.
Hukuki yollara başvurmamalarının bir diğer nedeni de 2011 yılının Ekim ayında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle uygulamaya geçirilen ‘gider avansı’. Bu terimin Türkçesi ise “paranız yoksa dava açmayın” uygulaması. Zaten düşük ücretlere çalışan maden işçilerinin işe iade/meslek hastalığı/iş kazası davası açmaları için yüzlerce lira ödemeleri gerekiyor.
Asıl sorumlular hala serbest
301 işçinin yaşamını yitirdiği katliamdan dolayı Soma Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturma yürütülmesine rağmen ‘asıl sorumlular’ hala yargılanmıyor. Bugüne kadar sadece Soma A.Ş’nin birkaç yetkilisi tutuklandı ancak madenlerin denetlenmesinden sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji Bakanlığı ve Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü müfettişlerinin sorumlu olduğu bilimsel verilerle açıklanmış olmasına rağmen bu kişilere ilişkin bir yargılama yapılmamasının, soruşturmaya duyulan güveni ve adalet beklentisini de baltaladığı çok açık. Bu da yetmezmiş gibi halihazırda yargılanan şirket yetkilileri Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin Bursa Mustafakemalpaşa Maden Ocağı’ndaki iş cinayetleri için vermiş olduğu karara rağmen ‘taksirle öldürme’ suçundan yargılanıyorlar. Bursa’daki olay Soma’daki katliama emsal nitelikte. Yargıtay Bursa’daki olaya ilişkin sorumlular hakkında verilen ‘taksirle öldürme’ suçuna ilişkin yerel mahkeme kararını sorumluların ‘kasten öldürme’den sorumlu olması gerektiğini gerekçe göstererek bozdu. Soma’daki soruşturma ise tüm bunlara rağmen, sanki bu katliam bir ‘kaza’ neticesinde gerçekleşmiş gibi suçun hafifleştirilmiş halinden devam ediyor. Yani katliam gerçekleştiğinde Başbakan olan şimdiki Cumhurbaşkanı’nın ‘fıtratında var’ lafı boşuna değil.
Halkevleri Hukuk Dairesi olarak katliamdan iki gün sonra yürütülmekte olan savcılık soruşturma dosyasına sunmuş olduğumuz dilekçede tüm bunları belirtmemize rağmen, soruşturma yaklaşık dört aydır aynı durumda.[1]
Ayrıca savcılıkça yürütülen soruşturma dosyası, hala dizin haline getirilmemiş. Birkaç gün önce DİSK Dev Maden Sen’in avukatı olarak sendikamız adına yaptığımız başvuru ile yüzlerce sayfadan oluşan savcılık dosyasını avukatların incelemekte ‘fiilen zorlandığını’ ve dosyanın klasörler halinde sıralı bir ‘dizin’ haline getirilmesi gerektiğini belirttik ve asıl sorumluların ‘kasten öldürme’ suçundan yargılanması gerektiğine yeniden vurgu yaptık. Dosyada ‘taraf’ olmamızın zorunlu olduğuna ilişkin dilekçeyi de savcılık dosyasına sunduk.[2] Şimdilik bir gelişme olmamasına rağmen savcılık dosyasında beklenen bilirkişi raporuna göre suç mahiyetinin değişme ihtimali hala mevcut.
Hukuki mücadelenin önemi
Soma havzasındaki tüm bu hukuk ihlalleri aslında 13 Mayıs 2014 günü Eynez Maden Ocağı’nda meydana gelen katliamın sebebidir. Eğer burada daha önceden düzenli denetimler yapılmış, dayıbaşılık denen taşeron sisteminin en ilkel hali ortadan kaldırılmış ve maden işçilerinin can güvenliği sağlanmış olsaydı 301 işçi şu an hayatta olacak, Soma’da halen madenlerde çalışan işçiler bu ilkel çalışma koşullarında çalışmak zorunda olmayacaktı.
Yukarıdaki bahsedilen olaylar endişe verici ancak burada gerçek bir sendika da mevcut: DİSK/Dev Maden Sen. DİSK’in örgütlenmesi aralıksız şekilde devam ediyor. DİSK ile tanışan ve üye olan her işçi artık yasal haklarının bilincinde ve hukuki mücadele için de kararlı gözüküyor. DİSK/Dev Maden Sen yalnız değil; Türk Tabipler Birliği ve Maden Mühendisleri Odası da sendika üyesi her işçinin yaşadığı sorunlara yardım etmek için elinden gelen her türlü desteği veriyor. Burada değişim yavaş da olsa başladı. Örneğin işe yeni başlayan bir işçiden işveren tarafından istenen evraklar arasında yer alan ‘E-Devlet Şifresi’ artık başvuru için aranan evrak listesinde yer almıyor. E-Devlet şifresi ile işçilerin DİSK’e üye olmasını engellemeye çalışan işveren, kısa sürede geri adım attı. Bunun gibi hukuki kazanımlar, hakkını bilen ve arayan işçiler gün geçtikçe çoğalıyor. Ve burada işveren de şunu biliyor ki DİSK-Dev Maden Sen, Toplu İş Sözleşmesi için gerekli çoğunluğa ulaştığında işverenin karşısında Türk-İş/Maden-İş’ten farklı bir sendika olacak, Soma’da yıllarca alışılagelen kölece çalışma koşullarını artık maden işçileri kabul etmeyecek. Dev-Maden Sen’in üye sayısına bakıldığında ise bu günler çok da uzak değil gibi görünüyor.
* Av. Aziz AYTAÇ
DİSK/DEV-MADEN SEN
[1] http://www.sendika.org/2014/05/halkevleri-hukuk-dairesi-soma-acik-secik-katliam/
[2] http://www.sendika.org/2014/08/dev-maden-sen-sorumlular-kasten-oldurmeden-yargilanmali/
(NOT: BU YAZI YAYINA HAZIRLANDIĞI SIRADA MADEN İŞÇİSİ METİN KESKİN İŞ CİNAYETİNDE HAYATINI KAYBETTİ.)
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.