Tecavüzcü, katil ya da sadist bir manyak olabilirsiniz. Tevbe edip efendi olursanız; hele de duygusal ve sempatik davranırsanız bir anda meşhur bile olabilirsiniz. Bunlar da insan, yapmışlar işte bir hata… Bir süredir tv’ler hepten cozuttu: Reyting uğruna tecavüzcü, sadist, katil sair ne kadar ipsiz varsa ekranlarda yağlı ballı ağırlanıyor. Bir tv şovu için makul özellikleri […]
Tecavüzcü, katil ya da sadist bir manyak olabilirsiniz. Tevbe edip efendi olursanız; hele de duygusal ve sempatik davranırsanız bir anda meşhur bile olabilirsiniz. Bunlar da insan, yapmışlar işte bir hata…
Bir süredir tv’ler hepten cozuttu: Reyting uğruna tecavüzcü, sadist, katil sair ne kadar ipsiz varsa ekranlarda yağlı ballı ağırlanıyor. Bir tv şovu için makul özellikleri yok; hatta şöyle bir baksanız, hasta yatağında ölürken görseniz, bir bardak su vermeyi zul addedeceğiniz insanımsı yaratıklar. Yetmiyor, bu garabetler şirin mi şirin, efendi mi efendi ilan ediliverip en ufak itiraza ayar veriliyor. Müstehaktır!…
Şaşırma ayarlarımız sosyal kumandamızdan zaten silinmişti. Vicdan alıcıları çelik zırhlı ahlak vasatında, 11 adet uzman raporlu çocuk tecavüzleri adalet terazisinde ‘soyut iddialar’ takdir edilirken buna nasıl şaşılır? Yapılandırma ayarları camiye ayakkabıyla girmeye ancak ‘hassas’ bir vicdan vasatında muktedirin ‘iyi çocukları’ cami bile yıkar, kimin umurunda? Seda Sayan’a şimdi çokları kızıyor, haklı olarak. Ancak bu etekli erkek, dünden bugüne -ama sahiden- farklı bir şey icra etmedi. O kadar ki markette görseniz ‘Günaydın Nuri Abi’ diyeceğiniz derecede bir kadın-ımsı O. Belki Songül Karlı, muhtemel ki meme farkıyla ve pek az tanınırlığıyla şaşırtmıştır.
Modifiye erkekler
Tv ekranları çeşitlenince ‘bacı’ kontenjanından semirtilmiş kadınlar istihdam edildi. Çoğu zaman da yaratıldı. Her biri genel vasatın ilkel benliğinde karşılığı olan prototiplerdi. Tavır davranış, görünüş, biçim, estetik ve fikir olarak olabildiğince alelade; hani yine manavda görseniz belki de fark edilmeyecek tipler. Yiğidi öldür hakkını yeme: Her biri hitap ettiği vasatın ilkel benliğini gıdıklayacak kadar zeki girişimciler. Ve üstelik her devrin kadınları: Milliyetçi rüzgarda en önde bayrak taşıyıcı, dindar meltemlerde şeytan taşlamada en kesif inançlıya taş çıkartan atıcı, ulusal futbol turnuvalarında en fanatik, en görkemli bacı, en mukaddes eş, saçı süpürge, iyilik sever, yok yok. Olmayı hiç başaramadıkları şey ‘kadın olmak’, ancak o kadar kusur Bilal’de bile bulunur.
Sabah kuşağında, bu modifiye kadın trollerin ekranlardan ruhlarımıza tecavüz edişi bir yere kadar ‘arz-talep’. Bir yerden sonra ‘sivri girişimcilik’. Ve en nihayetinde aleni göz yumma, tapışlama, yol göstericilik: ‘İç savaş çıksa, bu kadar olur’ denecek türden bir insan zaiyatının erkek şiddetiyle yaşandığı yurdumuz vasatında can ve mülkü korumakla mükellef kadrolu ‘adli personel’, yargı müsamerelerinde ‘ahlak ve değerler avcılığı’ yapar da erkeklik ve efendilik kontenjanından af payeleri dağıtırsa elbet zeki bir girişimcinin dikkatini çeker. Nasıl çekmesin ki? Tecavüzde grup indirimlerine gidilip bu durum genel ahlakı plajda kadınlı erkekli yüzmek kadar rahatsız etmezse, aklı başında her girişimci toplumsal profili ve profilin sınırlarını fark edebilir. Hele ülkenizde kadın kahkahasından tahrik olup cinayet ve tecavüze şerbetli yöneticileriniz varsa. Bir sunucunun dekoltesine ayar verecek kadar hassas yöneticilerimizin hassas ülkesinde, vicdanların tahrik olmadığı/olamayacağı tek şey meselenin fıtratı gereği kadına yönelik şiddet. Sahiden: Çünkü fıtratlarında yok!
Tanımsız suç olmaz
Herhangi bir fiilin gerek hukuken gerekse ahlaken/vicdanen ‘suç’ sayılabilmesi için öncelikle o eyleme dair bir ‘suç kategorisi’nin tanımlaması gerekir. Mantıken tanımsız ‘suç/olgu’ olmaz çünkü. Yöneticisinden reayasına ahlak ayarlarında kadına yönelik şiddet adlı suç tanımlaması olmadığı yahut oldukça sınırlı olduğu için, birçok duyarlı bireyin akıl sağlığını bozacak kadar absürt fiiller gerçekleştiği halde toplumsal bir reaksiyon görülmez. Ortada bir ‘suç’ olmadığı gibi, bu durum özünde ‘kadın hakları’ gibi dört başı mamur bir tanımlamanın da olmadığına işaret eder. Hakkı olmayanın ‘hak ihlali’ olur mu? Elbet olmaz. İş bu halde, mahalledeki eşeğe edilen tecavüze gösterilen duyarlılıkla kadına gösterilen duyarlılık arasında herhangi bir fark görülmez. Başka bir ifadeyle, fiil ‘hak temelli’ vicdani kıstaslarla değil basit fayda analizleriyle teşhis edilip maaliyeti ona göre hesaplanır. Zararın nispeti bu durumda eşeğin taşıdığı ‘yük’le oranlanır. İronik ve dramatik olansa şu: Hayvan dostları beni affetsin, eşeği bile(?) öldürseniz sahibine vereceğiniz dolaylı zararla kan parası öderken, kadını öldürseniz yahut ona tecavüz etseniz o kadarına bile tenezzül edilmez. Hatta kadın tecavüze uğramış ve sağ kalmışsa, bizzat ailesince öldürülüp fatura yine kadına kesilir. Hülasa, kadın bir davar kadar bile görülmez.
Zeki girişimciler, malzemeyi hepimizden iyi analiz eden kurnaz sosyologlardır. Her türlü zaaflarını, mahremiyetini, kendiliğini ekranların pornografi kuşağına emanet eden realty show katılımcılarının kuyruklarda beklediği ve bu zafiyetlerin kah gelin-kaynana, kah anne-kız sair biçimlerle ekranlardan mastürbasyon şehvetiyle izlendiği tuhaf bir dünya. Besbelli ‘çarpık’ olanı gördüğünde kendinin ne denli ‘normal’ olduğu hazzını/sanrısını yaşayan benlikler pekala kolayca avlanıyor. Dahası bireylerin başına gelen acıklı durumları büyük şehvetle tüketen insanlar dünyası. Show’un bir yerlerinde kah acılı anne-babalara, kah eşini terk eden kadınlara, kah evden kaçan çocuklara ahlak-aile ayarları verilir, mesele bu denli aşikarlaşmadığı için de kimse pek rahatsız olmazdı.
Pornografik teşhirden şiddet aşamasına
Eskiden, mesele teşhir sınırlarında kalır; şiddet pornosu geri planda olurdu. Fark bu. Sosyal ‘eşik’ aşıldığı için teşhire duyarsızlaşma başladı. Televole zımbırtısını düşünelim. Benzer sürümleri artık pek ilgi çekmiyor. Kim kimle buluşmuş, oynaşmış, yemiş içmiş de keza. Üstelik ‘yapılmış’ı bir hayli fazla ve rekabet çetin. Yeni şeyler denemek lazım. Daha çarpıcı, vurucu ve provokatif işler. Önce Karlı’nın sonra Sayan’ın ve dolayısıyla çalıştıkları kurumların yaptığı da bu. Biliyorlar çünkü: Vicdan eşiğinin hangi vasatta çalıştığını biliyorlar. Bir Norveç değiliz, en nihayetinde. Toplumsal anomalinin normlaştığı vasatın trolleri onlar. ‘Yalnızca ‘BEN’i sev, BEN’i düşün, BEN’le seviş, BEN’le ilgilen, BEN’i beğen, BEN’i iste!’ diyen sevgisizler diyarında egosantrik dönemde takılı kalıp büyümemiş bir toplumun zeki trolleri sadece. Ölen katırlara Roboskili çocuklardan daha fazla üzülen ‘hayvanseverler’ diyarının namuslu ‘bacıları’. Rezilliğin level atlaması basitçe bu yüzden: Genel ahlak, namuslu trol bacılarımızın girişimci ruhuyla birleşip duyarsızlaşan ‘eşikleri’ tahrik ediyor. Kötülüğün sıradanlaşan en çıplak ve şuh gülüşleriyle birlikte hem de. Ve de hepimizi o şuh gülüşlere ‘ortak olmaya’ davet ediyor. Katilin niteliği de level atlıyor elbet: Efendi olmak yetmez; güleç yüzlü, sempatik ve neşeli olması lazım. Böylece topluma örnek rol-model pazarlanıyor: Tecavüzcü, katil ya da sadist bir manyak olabilirsiniz. Tevbe edip efendi olursanız; hele de duygusal ve sempatik davranırsanız bir anda meşhur bile olabilirsiniz. Bunlar da insan, yapmışlar işte bir hata…
Biz de hümanist, hatta hayvanseveriz elbet. Hatta birçok hayvanı, daha 9 yaşında çocuklara ‘günah ehliyeti’ zimmetleyen yaratıklardan katbekat faydalı buluruz. Binlerce işçisi, vicdan tablolarında ‘küçük maliyetler’ olarak telakki edilen taşeron ülkesinde, binlerin ölümü ‘azar azar’ olmaları kaydıyla zinhar sorun yaratmazken; yüzer yüzer olmaları ‘istatiksel sapma’ gösterdiğinden mütevellit çok çok ‘dayak sebebi’dir. Müsteşarından, danışmanına; polisinden, vekiline devletlunun bu istatistiki sapma karşısında çarşı-market demeden hepimizi içtima dayağına çekmeleri de bu yüzdendir ki hiçbir hayvanın düşmanının acısıyla mest olduğunu görmedim. O kadarını yavru geyikleri yiyen aslanlar bile yapmaz? Oysa kadının klitorisi yani cinsel hazzında bile günah-cehennem buyuran mahlukların yanında boku bile mübarek kuzucuklar milyon kat evladır, kutsaldır. Çünkü insan olmak belli bir emeği, duyarlılığı ve vicdanı gerektirir. Ve son tahlilde bu sadist manyakları ekrana çıkartıp üstüne sağa sola racon kestirmek, buna izin vermek, reyting uğruna bu laçka şovu yüzbinlerce çocuğa izlettirmek suça ortak olmanın ötesinde alenen suçu teşvik ve tahrik etmektir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.