Mademki ezeli muhalefetiz ve bu muhalefetliğimiz çok söylenen deyimle “fıtratımız”dan dolayı olmaktadır. Bilinen gerçekleri yinelemekte fayda var:

• Biz almadıktan sonra hiçbir iktidar bize hiçbir şey vermeyecektir.
• Biz almadan veriyorlarsa mutlaka verdiklerinden daha çok şey alacaklardır.
• Örgütlü halktan başka nesnel bir gücümüz yoktur ve asla halk bizim istediğimiz kadar ve/veya istediğimiz gibi örgütlü olmayacaktır.
• Sisteme karşı tek üstünlüğümüz zekamız, hafızamız ve inancımızdır.
• İktidar karşısında, benzerler benzer safta, aynılar aynı safta olmadığı sürece sürekli zayıflayacaktır. Mademki karanlık üstümüze aynı buluttan yağmaktadır, benzerler tanışmalı, önyargısız birbirlerini anlamalı, ortak dili bulmalı, birbirlerinin ışıklarını çoğaltmalıdır. Bir mumun diğerini yakması mumun ışığından bir şey eksiltmez sadece karanlığı biraz daha aydınlatır. Yanacak ışığı yakmayan veya yanan ışığı söndüren istese de istemese de objektif olarak iktidara hizmet etmektedir.
• Devrimciler, statüko karşısında, buz kıran ve ezber bozandır, kendi ezberleri de dahil. Deneyimin ve öğrenmenin sonsuzluğuna inanacağız çünkü her gün yeni bir gündür  ve her koşulun özelliği kendine göredir.
• Her iktidar çürütür.
• Kibir iktidarın dilidir, vazgeçilmelidir, hiçbir şeyi beceremezse ilişkiyi çürütür…
• İktidarın çeşitli cepheleri vardır ve her cepheden mazluma saldırır. Her cephede savaşmak görevdir. Ergen insan tavrından sıyrılınması gerekir; ne sokak parlamentonun ne de parlamento sokağın alternatifidir. Birbiriyle ilişkili iki ayrı mevziidir. Yürüyenler için her mevzii sokak, duranlar için sokak sadece izlenecek veya oturulacak yer aranan bir mekandır. Ya “o” ya da “bu” ikilemlerinden kurtulmak ve güç oranında olunması gereken yerde olmak diğerine “ayıp” etmek değildir.
• Her gün öğreneceğiz ve samimi olacağız.
• Her bitki kendi kökünün üstünde büyürmüş, kökümüz sağlamdır, dirençli mazlum toprağında büyümüştür, korkmayacağız…
• Türkiye’deki muhalefet hareketini artık sadece Türkiye değil Yakındoğu da ilgilendirmektedir ve oldukça fazla ilgilendirmektedir, buna uzak kalınamaz… Şu anda bize dokunmayan yılan mutlaka bir gün dokunacaktır sadece zaman sorunu vardır…

Seçim sonuçlarına gelindiğinde:

• Erdoğan, nesnel koşulların ürünüdür, belirli nedenlerle (sandığa gitmeme nedeniyle, tüm seçmene göre kıyaslarsa yaklaşık % 38 oy almıştır) CB seçimini kıl payı kazanmıştır. Bu kıl payı kendisi gibi ince bir çizgidir, biraz sırat köprüsüdür, ya denge gözeterek (ki gözetilecek birbiriyle çelişkili çok oyuncu vardır) iktidarını sürdürecek ya da bu sertlik ve ötekileştirici dili kullandığı sürece karşı reaksiyonları göğüslemek zorunda kalacaktır.
• CHP, vermesi gereken kararı veremediği, netleşemediği sürece, istese de istemese de iktidara koltuk değneği olma rolünü sürdürecektir… CHP ile vedalaşmadan yol alınmaz…
• HDP psikolojik barajı aşabileceğini göstermiştir. Kazanmıştır, kazanmak güzeldir ama onu korumak daha güzeldir çünkü daha zordur. Celal Ünsal’ın (11 Ağustos 2014, Sendika.Org) belirttiği gibi gelen + % 4 ün analizini iyi yapmak zorundadır ve bunu yapacak kapasiteye sahiptir.

HDP, seçmene; yeni bir dil yeni bir duruşu göstermiştir ve onay gördüğü sinyalleri de oldukça yüksektir.

Bilinmesi gereken diğer şey de ülkedeki devrimci, demokrat, muhalefet ve ötekileştirilenlerin oy oranı bu alınan oydan daha yüksektir. Hiç gidilmedik yerlerden bile oy alınmıştır. Daha çok kadro daha çok çalışmayla alınması da muhtemeldir.

Yeni dili ve duruşu geliştirmek ve yeni yöntemler bulunmak zorundadır, bulacak kapasiteye de sahiptir…

Türkiyeleşme meselesine gelince, bu insanlar ve damar zaten hep buradaydı. Bu deyim merkezden uzak akan bir nehrin merkez statüko denizine dökülmesini sağlayan bir kavrama her an dönüşebilir dikkat etmek gerek..

İğneyle kuyu kazmak bu hareketin en çok kullandığı sözcüklerden biridir, zordur, emek ister, zaman ister, bedel ister. Fırat’ın doğusunda bu becerilmiştir.

Mademki ikisi de Fırat’ın yakasıdır, batısında becerilmemesi için bir neden yoktur… İğneyle kuyu kazmaya devam edilmelidir, bu deneyimler vardır.

Deneyimlerimiz sönmeyen mum ışıklarımızdır, deneyim süreci hızlandırır… Gündüz daha uzun yol alınır…