Malumun ilanı oldu. Hem cumhurbaşkanlığı seçimi hem de başbakan ataması yapıldı. Darısı önümüzdeki seçimlere/atamalara. Siyasal ‘arenada’ herkes kazandı. Kaybeden yok. Halkı kaybeden veya kazanan listesinde ise zaten sayan yok. Halkın sayılacağı durumlar belli. Yirmi milyon bilmem kim almış, biz on milyon aldık, sizin yüzdelik diliminiz kaç bey efendi… Halkı ‘sayı’ olarak görenler kelle başı hesaplarla […]
Malumun ilanı oldu. Hem cumhurbaşkanlığı seçimi hem de başbakan ataması yapıldı.
Darısı önümüzdeki seçimlere/atamalara. Siyasal ‘arenada’ herkes kazandı. Kaybeden yok. Halkı kaybeden veya kazanan listesinde ise zaten sayan yok. Halkın sayılacağı durumlar belli. Yirmi milyon bilmem kim almış, biz on milyon aldık, sizin yüzdelik diliminiz kaç bey efendi… Halkı ‘sayı’ olarak görenler kelle başı hesaplarla ülke yönetimlerinde ve konformist parti koltuklarında ne kadar başarılı olduklarını “tıpış tıpış” anlatarak yollarına devam edebilmek için var olan politikalarını, tercihlerini sürdürecekler.
Yani daha fazla piyasacı olacaklar, daha fazla gerici politikalara sarılacaklar, daha fazla hukuksuz ve adaletsiz olacaklar.
Kentler çok daha fazla yağmalanacak, çevre katliamına olandan daha fazla hız verilecek ve bunların sonucunda kapitalizm eli ile yaratılan afetler çok daha fazla artacak. Kader fıtrat ve taksirat açıklamaları olanca pişkinlikle devam edecek.
Sendikal hak ve örgütlenmelerin önü her fırsatta kesilerek emekçilere toplu sözleşmenin yerine sarı sendikalar ile dilencileştirme ve güvencesiz çalıştırma dayatılacak.
Havuz medyası daha fazla ihaleler ile susturulacak. Bağımsız gazeteciler ise işleri ile tehdit edilecek…
Eğitim ve sağlık daha da paralı hale getirilecek.
Ortadoğu’da mezhepsel çatışmalar daha fazla körüklenecek.
Ve tüm bunları sandıktan aldıkları (aslında alınamayan) rüzgar ile ekecekler.
Sandık rüzgarı ile ekecekleri tüm yağma ve talan politikaları ise elbette sineye çekilmeyecek. Halka yapılan her saldırı sokakta meşru karşılığını misli ile bulacaktır. Sokak muhalefeti, yönetenler için ciddi krizlere sebep verecektir.
Çünkü sokak nicelik değildir niteliktir, sokak kadındır, sokak çocuktur, sokak hürriyettir, sokak kendi kararlarını kendin vermektir. Sokak kolektif akıldır. Sokak paylaşmaktır. Sokak yan yana yürümektir…
Sokak demek parkta, bahçede otururken dahi siyaset yapmaktır. Sokak Gezi ruhudur. Sokak işçi sınıfının çalıştığı sanayidir. Sokak LGBTİ’dir. Sokak şiddet karşıtıdır. Sokak parasız eğitim, parasız sağlık demektir. Sokak barınma hakkıdır, sokak ulaşım hakkıdır, sokak çevre bilincidir. Sokak demek Ege’de Kaz dağlarına sahip çıkmak, Karadeniz’de “kanser öldürüyor devlet bakıyor” demektir.
Sokak emekçiler için insanca toplu sözleşme yapmak demektir. HES’lere ve nükleere karşı yaşamı savunmaktır sokak. “Üreten biziz yöneten de biz olacağız” demektir. Egemenlerin kapsama alanından çıkıp kendi olanak ve ilerici unsurlarını öne çıkararak katılımcı ve doğrudan demokrasiyi hayata geçirmektir sokak.
Sokak hayattır, hayat da sokak.
* Erbil Karakoç
Yapı Yol Sen Samsun Şube Üyesi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.