IŞİD’in Şengal’i işgalinden sonra Kobanê direnişi gündemin gerisine düştü. Aslında Şengal’deki katliam ve soykırım Kobanê’de yapılacaktı. Kobanê’ye bunun için saldırılmıştı. Ancak Kobanê, örgütlü ve öz savunma gücüne sahip olduğu için saldırı başarısız kaldı. Yoksa şu anda Kobanê de Şengal trajedisini yaşayacaktı. Bu gerçeklik şunu gösteriyor, örgütlü, kendini yöneten ve özsavunması olan bir toplumu teslim almak […]
IŞİD’in Şengal’i işgalinden sonra Kobanê direnişi gündemin gerisine düştü. Aslında Şengal’deki katliam ve soykırım Kobanê’de yapılacaktı. Kobanê’ye bunun için saldırılmıştı. Ancak Kobanê, örgütlü ve öz savunma gücüne sahip olduğu için saldırı başarısız kaldı. Yoksa şu anda Kobanê de Şengal trajedisini yaşayacaktı. Bu gerçeklik şunu gösteriyor, örgütlü, kendini yöneten ve özsavunması olan bir toplumu teslim almak kolay değildir. Bunun en iyi ve en somut örneği Kobanê’dir. Dikkat edilirse, IŞİD, örgütlü olunan ve direnilen her yerde başarısız kalmıştır. Sadece alternatif yönetimin bulunmadığı, boşluğun yaşandığı Sünni Arap toplumunun olduğu bölgelerde kendisini etkili kılıyor. Yoksa karşısında güç olan hiçbir yerde direnemiyor. Aslında mevcut durumda gözüne kestirdiği her yere saldıran talancı bir topluluk gibidir. Halkın kendi kendini yönetmediği ve otorite boşluğunun olduğu yerde kendisini var ediyor. Rojava’da sürekli yenilgiye uğraması bunun kanıtıdır. En son Suriye’de Hasekê vilayetine saldırmasına rağmen sonuç alamaması ve şehrin YPG güçlerinin eline geçmesi, örgütlü ve direnen güçler karşısında yenildiğinin somut ifadesidir.
Kobanê direnişi IŞİD’in ne olup olmadığını netleştirmiştir. IŞİD Kobanê önlerinde yenilgiye uğramıştır. Kuşkusuz Kobanê için tehlike bitmemiştir. Kobanê’yi düşüremeyince bu çete yönünü Azaz’a çevirmiştir. Anlaşılıyor ki, Azaz’ı düşürerek Halep ile Türkiye arasındaki tüm bölgeleri kontrol ederek, Türkiye ile ilişki ve ittifakını derinleştirmek istiyor. Bu açıdan Kobanê’ye karşı duyarlı olmak gerekir. Kobanê’ye destek vermek, Kobanê’yi her bakımdan daha güçlü tutmak önemlidir. Başta gençler katılım göstererek özsavunmasını güçlendirmelidir. Suruç, Birecik ve Ceylanpınar başta olmak üzere Kobanê’ye verilen destek arttırılmalıdır. Yine Afrin ile de ilgilenilmelidir. Antep ve İslahiye Kürtleri başta olmak üzere Afrin ile ilişkiler geliştirilmelidir.
Kobanê ve Afrin’in kendi kendini yönetmesi ve savunmasını yapması, Rojava Devrimi’nin karakterini göstermek açısından önemlidir. Toplumun devlet dışı kendi kendini yönetme deneyimi çok önemlidir. Devletçiliğin çok köklü olduğu Ortadoğu’da, hem de ulus devlet zihniyetinin halen köklü olduğu bir dünyada toplumun kendi işlerini kendi yaptığı özyönetim deneyi devrimsel bir gelişmedir. Savaş bazı toplumsal, ekonomik inşa sorunlarına yoğunlaşmayı eksik bıraksa da, toplumun siyasal ve askeri olarak kendi kendine yeterli olması zihniyet açısından çok önemli bir gelişme olarak görülmelidir. Bu nedenle Kobanê ve Afrin’in korunması gerekir. Buralar ayakta kalırsa sadece Suriye’de değil, tüm Ortadoğu’da yeni bir siyasal ve özsavunma anlayışı gelişecektir. Kanton ve demokratik özerklik bir siyasal ve toplumsal sistem olarak her yerde yaygınlaşacaktır.
Eğer Şengal de Afrin ve Kobanê gibi kendi kendini yönetseydi ve özsavunma gücüne sahip olsaydı, bugünkü trajedi yaşanmazdı. Bu açıdan Şengal ve Êzidî bölgeleri eski yönetim ve savunma anlayışı ile varlığını sürdüremezler. Şengal kendi kendini yönetme gücüne kavuşmalıdır. Kanton olarak demokratik özerkliğe kavuşmalıdır. Kuşkusuz özsavunması olmalıdır. Şengal, Kürdistan Federasyonu içerisinde özerk bir bölge olur. Aslında Güney Kürdistan’da dört beş bölge, kanton ya da demokratik özerk yönetim olabilir. Hewlêr, Şengal, Duhok, Diyana, Süleymaniye, Kerkük merkezli birkaç kanton ya da demokratik özerk yönetim oluşturulabilir. Bunlar Güney Kürdistan’ın toplumsal, kültürel ve coğrafi yapısına bağlı olarak tespit edilebilir. Eskisi gibi ulus-devlet zihniyetli merkezi bir yönetim yerine yerel demokrasiyi geliştiren, daha az merkezi bir Kürdistan federasyonun oluşumu, siyasi ve askeri olarak daha güçlü bir Güney Kürdistan gerçekliği ortaya çıkaracaktır. Kuşkusuz tüm bu bölgeler, bir Güney Kürdistan çatı yönetimi altında birleşirler. Her bölgenin özsavunması yanında, genel bir savunma gücü de oluşturulabilir.
Yaşananlar Şengal’in kendi kendini yönetmesi ve savunma gücünü oluşturmasını zorunlu kılıyor. IŞİD saldırısı öncesi eski statüyü yeniden oluşturmak istemek IŞİD işgalinin başka bir biçimini yaratmak olur. Bundan Irak merkezi yönetimi de, Güney Federe Yönetimi de kaçınmalıdır. Êzidîler’in siyasi iradesi ve öz savunma gücü tanınmalıdır. Irak ve Güney Kürdistan’ın demokratik karakterinin geliştirilmesine ilk önce buradan başlanmalıdır. Ya da Êzidîler, Şia Türkmenler, Asuri-Süryaniler kendi güçleriyle katıldıkları, kendileriyle ilgili konuları kendilerinin karar verdikleri ortak bir kanton da oluşturabilirler. Bu farklı topluluklar eğer kendi özyönetimlerini oluşturmazlarsa, şimdiye kadar yaşadıkları trajedileri tekrar tekrar yaşamaktan kurtulamazlar.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.