Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine çokça konuşuldu çokça tartışıldı. Sona doğru yaklaşırken Konda’nın yaptığı son ankete göre Erdoğan yüzde 55 İhsanoğlu yüzde 38 Selahattin Demirtaş yüzde 7.5 oy oranlarıyla seçimi tamamlayacağı tahmin ediliyor. Yazının konusu ise seçim oranlarından çıkarımlar yapmaktan öte, seçim psikolojisini değerlendirmek. Sahi bu seçimin diğerlerine göre daha soğuk geçtiğini siz de hissetmiyor musunuz? Ben hissediyorum. Öyle […]
Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine çokça konuşuldu çokça tartışıldı. Sona doğru yaklaşırken Konda’nın yaptığı son ankete göre Erdoğan yüzde 55 İhsanoğlu yüzde 38 Selahattin Demirtaş yüzde 7.5 oy oranlarıyla seçimi tamamlayacağı tahmin ediliyor. Yazının konusu ise seçim oranlarından çıkarımlar yapmaktan öte, seçim psikolojisini değerlendirmek. Sahi bu seçimin diğerlerine göre daha soğuk geçtiğini siz de hissetmiyor musunuz?
Ben hissediyorum. Öyle ki Ekmeleddin İhsanoğlu adaylığının CHP’nin sağa açılması olduğunu, AKP’nin bir türlü önünü alamadığı haziran ayaklanmasını soğurmaya çalışan, içi boş bir Erdoğan karşıtlığıyla örülmüş bir proje adayı olduğunu düşünüyorum. Ucuz bir “bu kötü İslamcı ben daha iyiyim” projecisi. Bahsettiğim bu proje tabiî ki de basit anlamıyla paralelci komplocu bir proje değil. İsminin dahi çalışmanın çok daha fazla önüne geçtiği bir adayla karşı karşıyayız ki; İhsanoğlu’nun bundan 10 yıl sonra isminden başka bir şeyin hatırlanacağını düşünmüyorum.
Adaylığı konusunda birçok rivayet var. İşimiz rivayetlere, kulislere kulak kabartmak değil. Ancak bazı CHP milletvekillerinin adaylık açıklandıktan sonra toplantılarda isminin bile geçmediği bir isim olarak şerh koyması da mı ilgimizi çekmiyor? Tamam bunu da çizelim. Çatı adayı diye açıklanırken MHP milletvekillerinden tam destek geldi ancak CHP vekillerinden 21 tanesi Ekmeleddin’in adaylığı için imza atmadı. İçerdeki ulusalcı kanadın Emine Ülker Tarhan’ın adaylığı konusunda çalışmalar yaptığı fısıltı gazetesi olarak dolaşırken Deniz Baykal’ın “başka bir aday çıkartılmayacak” diye açıklama yaptı. Bir başka çatlak ise Hüseyin Aygün, İlhan Cihaner gibi milletvekillerinden geldi. Bu vekiller memleketin başına bir islamcı tercih etmeyeceklerini söylediler. Bu çatlakların bir kökten islamcı için kapanması da manidar değil mi?
Seçim çalışmalarına “soğuk” bir şekilde giren Ekmeleddin temel slogan olarak “birlik” mesajını belirledi. Bu birliğin içinde kimler mi var? Mesela bu liste Tansu Çiller, mesela Süleyman Demirel, mesela kontracı BBP, Türk solu ekibi diye uzuyor. Bir gün televizyonda Ali İsmail’in ölümüne duyduğu üzüntüden bahsederken, zapladığımızda Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarı başında görüyoruz Ekmel Bey’imizi. Televizyonlarda iyi İslamcıyı oynamakla meşgul. Üzerine yapıştırılan temel sıfatlar; birleştirici ve bilge olması. Yani sizin anlayacağınız tam bir Hacivat.
Karşısında da çıktığı her yerde tüm faşistliğiyle Alevileri gezicileri hedef gösteren; gerici hegemonyayı kendi %50si üzerinde çizgileri daha kalın çizilmiş bir hale getiren Karagöz’ümüz var. Diktatörümüz: Tayyip Erdoğan. Bu tarafta yerel seçim atmosferinden beri değişen pek bir şey yok artısı var. Daha adının açıklandığı ilk gün dahi bir logoyla çıkıldı yola. Büyük harflerle uzun adamın “tek adam” arzusu kör göze parmak hale getirildi. Şimdi meydanlarda kim daha İslamcı kavgasına tutuştular. Mehmet Akif temel kavgaları, kişisel özellikleri temel teferruatları… Karagöz’ümüz Hacivata “yazıklar olsun sana” diye hakaretler yağdırır, kitlelere yuhalatırken, Hacivat’ımız “ne kadar ayıp” diye cevap veriyor. Yok mu bu işte bir terslik?
Tamam bunu da geçelim… Ekmel Bey’imiz ilk mitingini dün yani 3 ağustos’ta 500 kişilik Hatay halkına yaptı. Hacivat’ımız ramazan ayında miting yapmayı doğru bulmuyormuş da ondan. Karşısında memleketi felakete sürükleyen bir uzun adam varken bu yayvanlık neden peki? Parti adayı olmadığı içinmiş bunca yalnız kalması. O kadar yalnız ki kendisini destekleyen hiçbir parti hiçbir kimse diktatörün karşısına meydana çıkmıyor…
…
Hacivat orta oyunlarda sivri sakallı, içten pazarlıklı, daha kültürlü, süslü dilli gözükür. Karagöz ise patavatsız, ağzına geleni söyleyen, karısıyla sürekli didişen, hile yaparak diğerlerini kandırmaya çalışan bir roldedir. Evet dostlar önümüzde bir cumhurbaşkanlığı seçimi yok bir ortaoyunu var. Üstelik sevenlerimiz vardır; karşımızdaki çok kötü bir Hacivat-Karagöz canlandırması. Ne Hacivat Hacivat’a, ne Karagöz karagöze benziyor…
Seçim günü yaklaşırken gördüğümüz; her meydana çıkan her şeyi isteyen bir boksör ile kaçak dövüşen bir kum torbası misali… Ortada seçim falan yok dostlar! Bizden istenen şeyin kendisi bir gericiyi diğerine tercih etmemiz diye defalarca yazdık. Bu iki gericiye de mecbur değiliz diye de tavrımızı ortaya koyduk. Ancak Ekmeleddin İhsanoğlu seçime sayılı günler kala bir aday dahi olamadı. Üstünü çizerek belirtelim yanlış anlaşılmasın; bu adaydan herhangi bir beklentimiz yoktu, zaten meydanlara çıkmamak, dilini uzatmamak, boyunu geçmeyecek suda yüzmek için seçilmiş bir adaydı. Ancak başka bir şeye işarettir bu orta oyunu:
Ortadoğu’da boşluğa düşen, Gezi’yle birlikte iktidarını meşru görmeyen bir halk hareketini karşısında bularak afallayan, sokakları kaybeden, hegemonyası kırılan AKP iktidarı veya uzun adam sultası; memleketi eskisi gibi yönetemiyor. Buna karşı egemen güçler tarafından daha ılımlı İslamcı bir rotaya çekilmeye çalışılıyor memleket. Siyasal İslam memleket siyasetinin temel belirleyeni olarak kabul ettirilmeye çalışılıyor. Tesadüf mü Bülent Arınç’ın kahkaha çıkışı? En çok vurdukları aleviler, kadınlar, ateistler, dinsizler… AKP iktidarı ateşle oynuyor, her dokunduğu yer geri dönülmez yaralara yol açıyor.
AKP’nin açtığı yaralar kanamaya devam ediyor. Bu memleketin dokusu değiştiriliyor, gericileştiriliyor. Bu değişiklik gözümüzün önünde oyun oynanarak, bir aday çıkarırmış gibi yaparak yaşanıyor. Gözümüzün içine baka baka tüm sesler bastırılarak Erdoğan cumhurbaşkanı yapılıyor. Dostlar siz de bu seçimin biraz soğuk geçtiğini hissetmiyor musunuz?
…
Dedik ya bir kere bu cumhurbaşkanlığı seçimi basit bir seçim değil diye. Meğerse ortada seçim bile yokmuş. Asıl seçim ise bu ortaoyunundan sonra bizim için başlıyor. Ya diktatörün bu memleketin dokusunu değiştirdiği tüm gerici, dinci, faşist uygulamalarını yırtacağız, 4+4+4 ile ortaokullara şeyhleri sokan, Ortadoğu’da yanı başımızda cihatçı çeteleri besleyen bu zihniyetle hesaplaşacağız. Ya da Ekmel’iyle, Tayyip’iyle Fethullah’ıyla bu memleketi bu karanlığa teslim edeceğiz.
Bu çirkin ortaoyunu dağıtma, Hacivat ve karagöz kuklalarını sahneden indirip sahneye çıkma zamanı gelmedi mi sizce de?