Madencilerin kendi evini açması “haber” değeri taşıyamamış, iki ay önce burada olan kameraların hiçbiri yok. İki yerel basın ve Çapul TV yani biz varız
Oturuyorum yanlarına, tam yanımda beşikte iki aylık bir bebek var, ben oturunca ağlamaya başlıyor… “Torunum diyor… Babası öldükten iki gün sonra dünyaya geldi…”
60 gün önce resmi kayıtlara göre 301 insanını toprağa vermiş bir ilçeye giriyoruz.
Soma’nın girişinde bir madenci heykeli var, üzerinde de siyah bir pankart.
Sonra o siyah pankartlardan bayağı bir görmek mümkün oluyor…
İki ay önce burada bir katliam yaşandığını hatırlatan nadir şeylerden biri bu pankartlar…
***
İlçe merkezine geldiğimizde iki büyük bina dikkatimizi çekiyor.
İlçenin en büyük iki binası.
Birisi Soma Belediyesi’ne ait, diğeri ise Türk-İş sendikasına.
Üzerlerinde “Soma’da yaşanan felaket…” diye başlayan bir pankart asılı.
Siz siz olun Soma’da herhangi birisiyle konuşurken “felaket” diye söze başlayan bir cümle kurmayın. Keza buradaki insanlar felaketin bir doğa olayı olduğunu çok iyi biliyor. Daha fazla kar etmek için insanların hayatlarını kaybetmesini karşılayan sözcük ise katliam…
***
Soma’nın AKP’li bir belediyeye sahip olması ve Ramazan ayında olmamızdan ötürü çay çorba içme konusunda başta bir tereddüt ettik ama hiç de yadırgayıcı bir tavırla karşılaşmadık. Çay bahçeleri ve lokantalar da hatırı sayılır bir müşteri yoğunluğuna sahipti zaten…
***
Belediye binasına ve Türk-İş binasına 300 metre uzaklıkta o binaların yanında çok çok mütevazi 3 katlı bir eve Madenci Evi’ne gidiyoruz.
Söz konusu dayanışma ve mücadele olunca Halkevciler burada da en iyi bildikleri şeyi yapmışlar.
Yaraları ve sorunları aynı olan halkı bir araya getirmiş ve birlikte mücadele etmeye başlamışlar.
***
Madenci Evi oldukça kalabalık, onlarca madenci yakını ve kalabalık bir genç topluluğu var.
Akşamki açılışın koşturmacası içinde hepsi…
Bir üst katta da çok sayıda çocuk… Madenci Evi’nin bu katı tam bir kreş gibi düzenlenmiş, çocuklar için her şey var.
Duvarlar onların yaptığı resimlerle süslenmiş, masaların üzerinde yaptıkları küçük küçük heykelcikler…
Halkevleri ülkenin dört bir yanında düzenlenen yaz okulları faaliyetini burada da gerçekleştiriyor.
Tiyatrodan resme, müzikten santranca birçok etkinlik var yaz okulunda.
***
Ailelerle konuşmak, çocuklarla konuşmak kadar kolay değil. Çekiniyor insan.
Oturuyorum yanlarına, tam yanımda beşikte iki aylık bir bebek var, ben oturunca ağlamaya başlıyor…
“Torunum diyor… Babası öldükten iki gün sonra dünyaya geldi…”
Sonra sadece beddua okuyor… “Madenci Evi” diyorum, “burada neler yapmayı planlıyorsunuz?”
“Benim evladım ölmüş” diyor, “dünya yıkılsın artık umrumda değil.”
Başka biri araya giriyor. “Bizim evlatlarımız öldü, başka canlar yanmasın diye buradayız” diyor.
Sendikayı soruyorum bela okuyorlar, AKP diyorum bela okuyorlar.
Bir sürü yardım toplanmış ama hiçbiri ulaştırılmamış.
“Muhtaç olduğumuz bir kutu bakliyatı bile AKP’ye üye olma karşılığında dağıttılar” diyorlar…
Ama muhtaç oldukları aslında bir kutu bakliyat değil dayanışmaymış.
***
Hep birlikte DİSK’in forumuna geçiyoruz.
En çok burada bir unutulma havası seziliyor, iki ay önce burada olan kameraların hiçbiri yok. İki yerel basın ve Çapul TV yani biz varız.
İşçilerin büyük bir kısmı Türk-İş’ten ayrılıp DİSK’e geçmiş.
En coşkulu attıkları slogan da o zaten, “İnadına sendika inadına DİSK.”
Bir de mecliste kendi haklarını savunurken tartaklanan Özgür Özel için attıkları “Özgür Özel onurumuzdur” sloganı.
Forumda DİSK Genel Sekreteri Arzu Atabek Çerkezoğlu konuşuyor, Dev Maden-Sen Başkanı Tayfun Görgün konuşuyor. CHP’li Milletvekili Özgür Özel konuşuyor.
Hepsi de güzel konuşuyor, hepsi çok alkışlanıyor ama söz işçilere gelince işçiler susuyor, konuşmaya çekiniyorlar.
Bunun üzerine ilk sözü kadınlar alıyor, ilk sözü kadınlar söylüyor, “konuşmaktan korkmayın” diye sesleniyor.
Başka bir kadın foruma gelmeyenlere ve esnafa sesleniyor. Sitemkar ve öfkeli. Foruma katılmaya ve eylem yapmaya çağırıyor.
Bu arada foruma katılan kitle yarı yarıya azalmış ve azalmaya devam ediyor.
Tahmin ettiğim gibi Madenci Evi’nin açılışı başlamış, kürsüden de Madenci Evi’nin açılışı duyuruluyor ve topluca bu kez oraya gidiyoruz.
***
Soma’da son zamanlarda yapılan en önemli şey belki de halkın kendi mücadele evini açması ama bu da “medya” açısından haber niteliği taşımıyor.
Halkevleri genel başkanı Oya Ersoy konuşuyor, Özgür Özel burada da konuşuyor.
Burada da alkışlanıyorlar ama burada alkışlara yüzlerde tebessüm de eşlik ediyor.
Madenci Evi buradaki işçilere bir yol açmış belli, birazdan çocuklar çıkacak sahneye.
Çocuklar kadar heyecanlılar.
Ve o çocuklar iki aydan beri Soma’da dolaşan kasveti buruşturup atacaklar.
Onun için en çok onlar alkışlanıyorlar.
Turuncu tişörtleriyle…
***
Çapul TV’nin Soma kayıtlarından:
* 13 Temmuz Soma izlenimleri
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.