Hakkâri’de, Diyarbakır’da uzun süredir görmediğimiz, tanık olmadığımız olaylar yaşanıyor. “Provokasyon” deyip geçemeyiz.Töre geri geliyor!Hakkâri’de silahlar patlıyor, aşiret kavgaları 4 büyük gün sürüyor. İnsanlar sokak ortasında öldürülüyor.Diyarbakır’da tekbir sesleri altında iftar çadırları yağmalanıyor. Yenişehir Şehitlik semtinde basın açıklamasından sonra dağılmak isteyen halka, HÜDA PAR üyeleri, polis gözetiminde saldırıyor. Ramazanda iş yerlerini açık tutanlar, bildiri bırakılarak tehdit […]
Hakkâri’de, Diyarbakır’da uzun süredir görmediğimiz, tanık olmadığımız olaylar yaşanıyor. “Provokasyon” deyip geçemeyiz.
Töre geri geliyor!
Hakkâri’de silahlar patlıyor, aşiret kavgaları 4 büyük gün sürüyor. İnsanlar sokak ortasında öldürülüyor.
Diyarbakır’da tekbir sesleri altında iftar çadırları yağmalanıyor. Yenişehir Şehitlik semtinde basın açıklamasından sonra dağılmak isteyen halka, HÜDA PAR üyeleri, polis gözetiminde saldırıyor. Ramazanda iş yerlerini açık tutanlar, bildiri bırakılarak tehdit ediliyor; “Şeriat” isteği dillendiriliyor.
* * *
Sanki Diyarbakır değil!
Sanki Sivas, Yozgat ya da Afyon!
Yada bir başka yer!
Sanki burada hiçbir demokratik komünal gelişme olmamış, kültürel değişim yaşanmamış, feodaliteye karşı bir mücadele yürütülmemiş, bir mevzii kazanılmamış gibi…
Gerçek şu ki: Tehdit büyüyor!
Her geçen gün gericilik, Kürt hareketinin yaratmış olduğu kültürel sosyal değişimi daha çok tehdit ediyor… Kan davaları mezhep çatışmaları, kadın ve çocuk infazları artıyor. Aşılmış gibi gözüken yerel aşiretçi otoriteler, geri dönerek toplumsal siyasal hayata ağırlık koymaya, yön vermeye çalışıyor.
* * *
Aslında bu gerçeğe bir önceki yazımda dikkat çekmiştim.
Demokratik güçler, nesnel olarak toplumsal mevzilerden, bürokratik mevzilere doğru geri çekildikçe, iktidar ve ilişkili organizasyonlara, feodaliteye geniş alanlar açılıyor ve bu alanları ürkütücü aksiyonlarla gericilik dolduruyor. Parlamentarizme paralel yürütülen siyaset, toplumsal süreç ve sorunlardan kopuyor. Bu kopuş, aynı zamanda gericiliği, işbirlikçiliği de besliyor.
Korku geri geliyor!
***
Elbette bu bir politika!
Spontane değil…
İktidar ilişkili güçlerin, düşünsel, sosyal ve kültürel değişime karşı mevzilenişi; yer tutuşu…
Yani tam bir karşı hamle, karşı devrim!
Bu hamlede, feodalite; siyasal ve kültürel olarak tasfiye edilmeden, yerellerde ve genelde aşiret ileri gelenlerine “siyasal rol” verilmesi, feodal hiyerarşiye dokunulmaması fazlasıyla etkili oldu! Alttan tabandan tasfiye edilen gericilik, üstten adeta “onarıldı!” Alan buldukça da kendi yasasını, kendi hukukunu oluşturdu, güncelledi.
Ancak bu durum, sadece demokratik Kürt hareketinin yarattığı boşluklardan, taşıdığı zaaflardan da kaynaklı değil.
* * *
Bir politika!
Bu politika iki önemli kazanımı (değeri) hedeflemiş gözüküyor.
Birincisi; sosyal devrim ve değişimin özünü boşaltmak, dolayısıyla Kürt komünalitesini zayıflatmak.
İkincisi; Hakkâri, Diyarbakır, Batman gibi alanlarda Kürt demokratik güçlerini rahat çalışamaz, hareket edemez hale getirmek. Aidiyetin, kendini yurdunda duyumsamanın yarattığı rahatlık ve özgüveni yok etmek.
Böylece Kürt demokratik güçlerini “yer altına” iterek meşruiyetlerini bitirmek.
* * *
Sadece tehdit değil, aynı zamanda büyük bir tasfiye planıdır bu…
Kürt demokratik güçleri böyle mi düşünüyor; ya da ne düşünüyor?
Tehlikeyi aşma, giderme planları var mı?
İhmal ettikleri toplumsal alana geri dönecekler mi?
“Seçim partisi” olmaktan çıkıp, sosyal, kültürel devrim ve değişime öncelik verecekler mi?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.