Suudi hanedanı, öyle ya da böyle bir revizyon sürecine giriyor, ancak dönemin ve toplumun ihtiyaçları yönünde bir reform yerine, yine eskinin İsrailcileri ve Amerikancılarının yeni simayla ve çeşitli komplolarla dümeni ele geçirmeleri gündemdedir İktidar paylaşımında hak ettiklerini alamadıklarını düşünen Suudi hanedanlığı emirleri, Kral Abdullah bin Abdulaziz ve ona yakın emirlere baskı uygulamak için Kazakistanlı bir […]
Suudi hanedanı, öyle ya da böyle bir revizyon sürecine giriyor, ancak dönemin ve toplumun ihtiyaçları yönünde bir reform yerine, yine eskinin İsrailcileri ve Amerikancılarının yeni simayla ve çeşitli komplolarla dümeni ele geçirmeleri gündemdedir
İktidar paylaşımında hak ettiklerini alamadıklarını düşünen Suudi hanedanlığı emirleri, Kral Abdullah bin Abdulaziz ve ona yakın emirlere baskı uygulamak için Kazakistanlı bir politikacı aracığıyla Amerika Birleşik Devletleri başkenti Washington’da Yahudi lobisi ve ABD yetkililerini etkilemeye dönük bir kampanya başlattı. Bunun için milyonlarca dolar harcandığı belirtiliyor.
Karar mekanizmalarından uzaklaştırıldıklarını iddia eden kimi hanedan üyelerinin birlikte komplo hazırladıkları Kazakistanlı politikacı, Kazakistan eski cumhurbaşkanı yardımcısı ve Başbakan danışmanı Alexandar Mirchev’dir. Kazakistan’da görev yapan ABD’li bir diplomat, Alexandar Mirchev’in Suud emirlerinin hazırladığı komploya bulaşmasını, “Zeki bir danışmandan aptalca bir hareket” olarak nitelendirdi.
İslam Times’ın[1] Kazakistanlı gazeteci Tulin Narieeva’ya dayandırarak yazdığı habere göre; ABD’li diplomat, her ne kadar zeki olsa da Mirchev’in kadın ve para karşısında zayıflığı sebebiyle bu oyuna bulaştığını kaydettikten sonra, güzel bir Suudili kadının onu ağlarına düşürdüğünü öne sürdü. Ancak, söz konusu kadının sadece güzelliğini değil, aynı zamanda milyonlarca dolar kullandığını da belirten diplomat, paraların Mirchev’in ABD’de çalışan genel ilişkiler şirketinin İsrail’le ve ABD’deki Yahudi lobisiyle kendilerine aracılık yapması için bazı Suudi emirler tarafından ödendiğini öne sürdü.
Nitekim, kendini Washington ve İsrail’in sadık dostu olarak tanıtan Suudili emirler, İsrail’in Kongre’deki sadık dostlarının kendi taleplerini desteklemelerini milyonlarca dolar harcayarak kazanmanın peşine düştüler.
Peki kendilerinin İsrail dostları olduklarını kanıtlamak için onca parça harcayarak Yahudi Lobisinin desteğini sağlamak için kimi devreye soktular? Bu komploda başrolü oynayan, Selva bint Abdullah El Hezzağ adlı bir Suudili kadın doktordur. ABD’li diplomatın belirttiğine göre; Selva bint Abdullah, Washington’da eski bir diplomat olan Abdullah Ubeydullah’ın eşidir. Amerika’da okumuş ve Amerika’yı yakından tanıyan birisidir. Washington’u sık sık ziyaret ettiğinden neredeyse bir Amerikalı gibi bütün ilişkileri bilmektedir. Eskiden Kral Abdullah’a yakın olan bu kadın doktor, Emir Bender bin Sultan ve onun kardeşleri lehine çalıştığını düşünen kralın oğlu emir Müteb tarafından uzaklaştırıldı. Kral, vefasından kuşku duyduğu emirleri ve yanlılarını bir bir uzaklaştırıp yerlerine yandaş emirler atadı.
Selva El Hezzağ, Mircehv’in ABD’deki şirketleri aracılığıyla ortak bir planı yürütmek için anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre her iki tarafın şirketleri, Suudi hanedanlığının muhalif üyeleri lehine İsraillileri ve Yahudi lobisini etkileyecek, kendilerini uzaklaştıran Kral’a karşı ortak hareket edilmesini sağlayacak.
Selva El Hezzağ ile Kazkistanlı Mircehv arasında 13 Haziran 2013 tarihinde imzalanan ortak operasyon anlaşmasının bedelinin 70 milyon doları aştığı belirtiliyor. Suudili kadın doktor, sözleşme gereği olarak ilk etapta 25 milyon dolarlık bir ödeme yaptı.
Ortak planın ilk adımı olarak da, Mirchev şirketinin işletme müdürlerine hedef listesi verildi. Ayrıca El Hezzağ’ın, kendisini Sağlık Bakanı olarak ataması için krala baskı uygulanmasını da talep ettiği belirtildi. Bu kısmı oldukça önemlidir. Çünkü Arabistan’daki en büyük ithal ilaç satışı yapan bayinin sahibidir. Bu bayii, ambalajını değiştirerek Ürdün üzerinden geliyormuş gibi gösterip İsrail ilaçlarının ülkede satışını yapan en büyük bayidir.
Planın diğer bir adımı da, iktidar üzerindeki dinsel kurumların etkisini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Suudi toplumu üzerinde olumsuz olduğu bahanesiyle dinsel kurumların zayıflatılmasını hedefleyen El Hezzağ, anlaştığı arabulucu şirketlerden, Suudi Kralı’nı etkileme ve bu konuda kararlar almasını sağlama yönünde girişimler istedi.
Asıl kritik konu şudur; dinsel kurumların zayıflatılması ile sözde Suudi kamuoyunun görüşleri değişir ve Arabistan’ın uluslararası teröre verdiği destek hafifletilir. Ancak İslami teröre bu denli aleni olarak verilen desteğin miadı dolduğundan, ABD ve İsrail dostu yeni Suud yönetiminin yeni bir çehreyle çıkması gerekiyor. Dolayısıyla bu revizyon, bundan sonraki İsrail ve ABD çıkarına en yararlı adım olacaktır. Ayrıca Selva El Hezzağ Sağlık Bakanı olarak atanırsa, O’nun şahsında, sözde kadınlar lehine önemli bir ilerleme kaydedilmiş olacaktır.
Suudi hanedanı, öyle ya da böyle bir revizyon sürecine giriyor, ancak dönemin ve toplumun ihtiyaçları yönünde bir reform yerine, yine eskinin İsrailcileri ve Amerikancılarının yeni simayla ve çeşitli komplolarla dümeni ele geçirmeleri gündemdedir. Bu kadarıyla açığa çıkan komplo nereye evrilir, bunu zaman gösterecektir. Ancak bilinen bir şey var ki, Suudi hanedanlığının, hem hanedan içi çekişmeler nedeniyle, hem de bölge politikalarının çıkmaza girmesinden dolayı epeyce başı beladadır.
[1] http://www.islamtimes.org/vdciyza5vt1au32.scct.txt
* Somer SULTAN
Suriye Asia News
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.