Sivas Katliamı ile ilgili Devlet Denetleme Kurulu’nun hazırladığı raporda devlet kusurlu bulundu. Madımak’ta yaşananlarda ağır ihmaller olduğu belirtildi
Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) geçtiğimiz yılın Ocak ayında başladığı Madımak Katliamı Raporu tamamlandı. Raporda Sivas’ta yaşananın katliam olarak tanımlanması gerektiği belirtilirken devletin kusurlu olduğu ifade edildi
DDK’nin geçtiğimiz yıl başladığı Madımak Katliamı Raporu tamamlandı. Raporda Sivas’ta yaşananlarla ilgili delillerin toplanması ve muhafaza edilmesi konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmediği belirtilirken tüm suçu kalabalıkların ve toplumun üzerine yıkma kolaycılığına kaçıldığı ifade edildi.
Raporda şu detaylar yer aldı:
Tespitler ve açıklamalar, aslında soruna ilişkin çözüm reçetelerini de göstermektedir. Tarihi tecrübe; farklılıklarımıza karşın toplumu beraber kılan unsurlar ile yürütülen siyasetlerin yarattığı sorunları ve çatışmayı görerek ve bunlardan dersler çıkararak, gerçek anlamda çoğulcu bir yaklaşımın üretilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu ise, bir yandan ortak bir tasavvurun oluşturulmasını diğer yandan da altmış yılı aşkın süredir yapılan “ayıklamalara”, gerçekleştirilen “reformlara” ve açılan “demokratikleşme paketlerine” devam edilerek sistemin demokrasiye dönüştürülmesi çabalarının sürdürülmesini gerektirmektedir.
Ne yazık ki, gerek kamu görevlileri ile ilgili etkin bir adli ve idari soruşturma ve yaptırım kapasitemizin olmaması gerekse siyasal sorumluluk algılaması ile ilgili yetersiz demokratik standartlarımız nedeniyle herkes “tüm suçu kalabalıkların ve toplumun üzerine yıkma kolaycılığını tercih etmiştir.
Sivas olayı, katliam olarak nitelendirilmesi gereken toplumsal bir olaydır. Devletin ağır bir hizmet kusuru söz konusudur. Dönemin tüm devlet yöneticileri bu olaydan sorumludur. Bu protestonun olacağının bilinmesine rağmen, yeterli güvenlik önlemleri alınmamıştır. Toplanan kalabalığı dağıtmaya yönelik herhangi bir etkili çaba gösterilmemiştir.
Otelin önünde bekletilen kalabalığa, adeta her türlü eylemi yapma imkanı verilmiş ve nihayetinde otelin yakılmasına kadar gidecek ortam yaratılmıştır.
500 kişilik polis ve jandarma oluşan güvenlik görevlisiyle 370 kişilik askeri personel, kalabalıkları soğutmaya ve dağıtmaya veya otelde kalanların tahliyesine yönelik herhangi bir faaliyette kullanılmamıştır.
Ölü muayene ve otopsi işlemleri dönemin mevzuatı ve bilimsel standartlarına uygun olarak yapılmamıştır. Öyle ki, cesetler üzerinde istikrarlı olmayan farklı farklı yöntemler kullanılmak suretiyle otopsi işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bazı cesetlerde sadece ölü muayenesi ile yetinilmiş, bazılarında klasik otopsi işlemi yapılmış, diğer bazılarında ise klasik otopsi yanında kan örnekleri alınarak Adli Tıp Kurumu Başkanlığına görüş sorulmuştur. Otelde ölenlerden sekiz kişinin kesin ölüm nedeni belirlenmemiştir.
Otelde öldürülen 35 kişi dışında 2 kişi daha hayatını kaybetmiştir. Söz konusu 2 kişi güvenlik görevlilerince göstericilerin dağıtılması sırasında ateşli silahla vurularak öldürülmüştür. Söz konusu olayın faillerinin tespitine yönelik herhangi bir adli süreç işletilmemiştir.
Soruşturma ve yargılamalar esnasında, bazı yargı mensuplarınca ‘Düşünce Örneği’ yazısının ilgili mahkemelere gönderilmesi suretiyle yargılama yeri ve görevli mahkeme ile suç vasfını değiştirmeye yönelik yargılamaya müdahale niteliği taşıyan bazı hususlar vuku bulmuştur.
37 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir olay ve ağır ihmaller zincirinde; ilin emniyet, asayiş ve genel yönetiminden sorumlu tek bir kamu görevlisi bile herhangi bir adli takibata (kovuşturmaya) maruz kalmadığı gibi en hafif bir disiplin cezası bile almamıştır.
Sendika.Org