“Fidel’in Türk olduğunu biliyor muydunuz?” dedi. Hoppalaaa!! Yok yani adam Atsız ekolünden gelse anlayacaz ama değil. “Tabii, anne tarafından Türk’tür Fidel” dedi Kızılderililer Türk’müş… Koka Kola’nın gizli tarifini bilen 3 kişiden biri Türk’müş… Uzaylılar Türk’müş… Taylor Swift Türk’müş… Dinozorlar bile Türk’müş… Tabii lan, manyak mısın?! Kimisi ciddi ciddi öne sürülen argümanlar, kimisi sosyal medya geyikleri. […]
“Fidel’in Türk olduğunu biliyor muydunuz?” dedi. Hoppalaaa!! Yok yani adam Atsız ekolünden gelse anlayacaz ama değil. “Tabii, anne tarafından Türk’tür Fidel” dedi
Kızılderililer Türk’müş… Koka Kola’nın gizli tarifini bilen 3 kişiden biri Türk’müş… Uzaylılar Türk’müş… Taylor Swift Türk’müş… Dinozorlar bile Türk’müş… Tabii lan, manyak mısın?!
Kimisi ciddi ciddi öne sürülen argümanlar, kimisi sosyal medya geyikleri. Tabii bu tartışmaya son noktayı “aslında herkes Türk” diyen TTK eski başkanlarından MHP’li vekil Prof. Yusuf Halaçoğlu koymuştu vaktiyle. Ciddi ciddi.
Şimdi hiç Güneş-Dil Teorisi, Kayıp Kıta Mu ve benzeri hikayeleri tartışacak değilim tabii ki. Ben Türk kültürünü, Türkçeyi ve memleketimi severim ama en nihayetinde hepimiz insanız; gönlü, fikri ve zikri temiz olduktan sonra bütün dünyanın Türk veya başka bir ırk olması ya da olmaması beni fazla enterese etmez. Ama başlıktaki konu hakkında ciddiyim. Hem de gayet.
Yine sendika.org’da yayımlanan “Bir Gözyaşıdır Küba” yazıma konu olan bir aylık Küba seyahatimizin Cienfuegos (”güneyin incisi” diye geçer) ayağında evinde kaldığımız Wenceslao ile yaptığımız bir kahvaltıda konusu açılmıştı. Wenceslao, Kıbrıs’ta hotel işletmeciliği yapmış, Avrupa ve Amerika gezmiş ama sonunda kürkçü dükkanına geri gelmiş 40’lı yaşlarda Kübalı bir dostumuz. Eğitimli diyeceğim ama Küba’da zaten herkes öyle olduğu için çok bir fark yaratmayacak. Siyaset, devrim ve sosyalizm üzerine konuşurken konu dönüp dolaşıp Fidel’e geldi kaçınılmaz olarak.
Fidelismo vs. Socialismo
Birinci ve ikinci devrim jenerasyonları Batista döneminin rezil kapitalizmini yaşadıkları, devrim için mücadele ettikleri ve en nihayetinde bağımsızlığı kazandıkları için sosyalizmin kazanımlarının farkındalar. Aradaki farkı net bir şekilde görebiliyorlar. Emek harcamışlar, kan dökmüşler. Bu yüzden yaşlı Kübalıların çoğu Fidel’i ve sosyalizmi destekliyor. Hatta Raul’un son zamanlardaki yarım piyasacı politikalarını eleştirerek “Bizim ihtiyacımız olan daha fazla kapitalizm değil, daha fazla sosyalizm” diyorlar. Fakat gençlerin bir kısmı Fidel’e tepkili. Batista dönemini yaşamamışlar, kapitalizmi uzaktan tanıyorlar. E üstüne onca turisti ellerinde akıllı telefonlar, pahalı fotoğraf makineleri, markalı kıyafetlerle görünce geldikleri ülkelerde herkesin aynı yüksek standartta yaşadığını sanıyorlar ve imreniyorlar. Halbuki çoğu ülkede “çoğunlukla” kaymak tabakası Küba’ya tatil yapacak zamanı ve parayı bulabilir. Misal, TÜİK’in araştırmasına göre Türkiye’de nüfusun %86’sı, yani ezici bir çoğunluğu, evinden uzak bir tatil yapamıyor. Ama bunları bilmedikleri için zengin turistlerin yarattığı illüzyona kapılıp sanıyorlar ki bu ülkelere gidince onlar da zengin olacak ve Amerikan rüyası yaşayacaklar. Fakat Küba’dan Amerika’ya giden birçok Kübalı rüya değil kabus yaşayıp bir kaç sene sonra ülkesine geri dönmek istiyor. Bazısı sosyalizmin artıları olduğunu ancak Küba’dakinin sosyalizm değil Fidelizm olduğunu (es el Fidelismo, no el Socialismo) söylüyorlar. O yüzden Castro’ların gitmesini ve yerine daha düzgün bir sosyalizm gelmesini istiyorlar.
Fidel, bizim hemşo…
Derken Wenceslao bize “Fidel’in Türk olduğunu biliyor muydunuz?” dedi. Hoppalaaa!! Yok yani adam Atsız ekolünden gelse anlayacaz ama değil. Biz şaşırdık, ”Nasıl yani?!” modundayız. “Tabii, anne tarafından Türk’tür Fidel” dedi. Emin olamadık, kuru sıkı mı atıyor, yoksa ciddi mi… Wenceslao düzgün biri, böyle bir konuda bize yalan söylemesi için pek bir sebep de yok aslında.
Biz yolculuğumuza devam ettik. Devam ederken de her gittiğimiz şehirde takıldığımız Kübalılara bu soruyu yönelttik, Wenceslao’yu doğrulamak maksatlı. Herkes, istisnasız herkes Wenceslao’yu doğruladı. “Tabi ki, Fidel’in Türk olduğunu burada herkes bilir” dedi Vinales’teki Pipo dayı. Fidel’in kızı Alina Fernandez bile yazmış, kitaplarından birini göstererek Fidel’in anne tarafından Türk olduğu yazan bölümü okudu bize. Biz anlamadık tabi ama ”Turco” ve ”Estambul” kelimelerini seçebildik.
Amerika’ya dönünce internetten de araştırdım, geleceğin Skynet’i Google sağolsun. Fidel’in dedesinin (annesinin babası, 2 kuşak yani, çok değil) Türk olduğunu doğrulayan birkaç İngilizce kaynak bulabildim, siz de bakabilirsiniz. İspanyolcam kıt olduğundan Meksikalı bir arkadaşımın yardımıyla İspanyolca aramalar da yaparak daha fazla kaynağa ulalşabildik ve kafamızdaki tüm şüpheler kayboldu. Fidel’in annesinin babası İstanbullu bir Yahudi’ymiş. Babası da Galiçya’da yaşayan bir İspanyol. Daha sonra babası Angel Castro Ruz Küba’ya göç etmiş ve burda Lina Ruz Gonzalez ile birlikte “gayrimeşru” olarak Fidel Castro Ruz’u dünya getirmişler. Çoğu ülkede olduğu gibi komplo teorisyenleri Fidel’in Türk Yahudisi dedesini kullanarak siyonizm teorileri de üretmişler.
Hasılı kelam, bir aylık Küba seyahatinden onca hatıranın, maceranın ve dostlukların üzerine bir de böylesi enterasan bir bilgiyle dönmüş olduk. Peki bu bilgi ne kadar önemli?! Ona herkes kendi karar versin. Yazının başında da dediğim gibi benim için pratik hiçbir önemi yok. Fidel uzaylı da olsa Küba halkına refah ve bağımsızlık getirmiş bir aydındır, menşesi de teferruattır.
anil.aba@economics.utah.edu
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.