“Nereden çıktı bu Ekmeleddin” diye sorulduğu zaman, “kimin işine yarıyorsa, oradan çıktı” diyebiliriz Malum, Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül’e karşı, CHP’nin çatı aday projesinden Ekmeleddin İhsanoğlu çıktı. 10 Ağustos’a kadar ülke siyasetinin ne durumda olacağını kestirmek güç ama en azından bazı tespitleri şimdiden yapmakta da fayda var: 1) Ekmeleddin İhsanoğlu; ABD kampının Ortadoğu’daki yeni stratejisi […]
“Nereden çıktı bu Ekmeleddin” diye sorulduğu zaman, “kimin işine yarıyorsa, oradan çıktı” diyebiliriz
Malum, Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül’e karşı, CHP’nin çatı aday projesinden Ekmeleddin İhsanoğlu çıktı. 10 Ağustos’a kadar ülke siyasetinin ne durumda olacağını kestirmek güç ama en azından bazı tespitleri şimdiden yapmakta da fayda var:
1) Ekmeleddin İhsanoğlu; ABD kampının Ortadoğu’daki yeni stratejisi için uygun bir aday. AKP-Cemaat çatışmasının ayyuka çıktığı günlerde usulca Cemaat’e yanaşan İhsanoğlu, Ortadoğu’da İhvan (Müslüman Kardeşler) örgütü tasfiye edilirken de İhvan’ı eleştirmeye başlamıştı. İhsanoğlu kazandığı taktirde, bu işten en karlı çıkacak olan ABD ve Fethullah Gülen Cemaati olacak dersek boş bir kehanet olmaz. “Nereden çıktı bu Ekmeleddin” diye sorulduğu zaman, “kimin işine yarıyorsa, oradan çıktı” diyebiliriz.
2) Sıcağı sıcağına verilen tepkiler, bu sefer CHP tabanı ve örgütünde İhsanoğlu’nun Mansur Yavaş’tan daha fazla huzursuzluk yarattığını gösteriyor. CHP üst yönetiminin örgüt içinde yaptığı bütün tartışmaların oyalamadan ibaret olduğu algısı yaygın, laik duyarlılığı olan CHP seçmeni ise “bir şeriatçıyı öbürüne mi tercih edeceğiz?” diyerek veryansın ediyor.
3) Şaşırmanın gereği yok. CHP’nin basit bir seçim aritmetiği var, sol oylar zaten bende, sağ seçmenden oy almam gerekiyor diyerek sağcı bir aday gösteriyor. Bunun böyle olacağı çok önceden belliydi. 30 Mart öncesi tatava yapanlar için sürpriz olmayan bu durum, basıp geçenler için şok etkisi yarattı.
4) 30 Mart yerel seçimleri öncesi gibi aşırı bir kamplaşma olmadığı durumda (ya da Abdullah Gül aday gösterildiğinde diyelim) CHP’nin kendi seçmeninden bolca fire vereceği açık gözüküyor. Ancak bu firenin siyasi olarak nereye kanalize olacağı muallak. Bunu düzen siyaseti dışındaki güçlerin bu seçim dönemindeki stratejisi belirleyecektir.
5) Seçim sonuçları ne olursa olsun; seçim öncesi atmosfer, güçlü bir alternatif geliştirilmediği sürece (ki zor gözüküyor) kendini sandığa endeksleyen sol hareketlerin tepesine kabus gibi çökecektir.
6) Bu hamle, sol seçmenin önemli bir kısmı için “İslamcılığı” hazmedilebilir hale getirecektir. Bunun bir adım sonrası, siyaset edebilmenin önkoşulu olarak “İslamcılığın” şart hale gelmesidir.
7) HDP’den çatı aday için gelen ilk tepki “benzer değerleri paylaşırsak ikinci turda desteklenebilir” oldu. Kürt hareketi, seçimlerde belirleyici olabileceğini biliyor, bunun için de pazarlık masasına güçlü giriyor. Anlaşılan o ki, HDP’nin bu seçimde ilkesel değil taktiksel davranacağını, bunda da BDP ağırlığı olacağını söylemekte beis yok. HDP içindeki sosyalist hareketler için bu taktiksel manevranın ne kadar “kaldırılabilir” olduğunu ise önümüzdeki günlerde göreceğiz.
8) Sosyalistler açısından bu dönemde ilkesel davranmak, taktiksel olarak da en uygun olan gibi gözüküyor. CHP tabanında İhsanoğlu’ndan rahatsızlık duyanların değerleri ile sosyalist solun asgari ilkeleri (anti-gericilik, anti-emperyalizm, anti-faşizm) bu dönemde hiç olmadığı kadar etkileşime açık olacak. Yeter ki doğru araçlar geliştirilsin.
9) CHP tabanında, özellikle gençlerde biriken huzursuzluk kendini 30 Mart’tan sonra Occupy CHP gibi bir hareket ile açığa çıkartmıştı. Ancak bu romantik bir girişim olarak kaldı. Bu sürecin sonunda çok daha köklü ve bir yarılmayı zorlayacak bir iç basınç beklenebilir. Bu tip bir senaryoya da sokak muhalefetinin hazırlıklı olması, plan geliştirmesi gereklidir.
Bonus: CHP’lilere tüyo olarak gelsin; Soma (bir süredir AKP’nin kalesi), iş katliamının ardından o bölgede işçiler akın akın DİSK’e üye oluyor ve o işçilerin emeğiyle Madenci Evi diye de bir yer açılıyor. Sağ seçmenle ilişki kurmak için sol siyaset yapmamak gerek diye düşünüyorlarsa gidip mütevazı şekilde oradaki DİSK’li işçileri ve Madenci Evi için emek harcayan genç madencileri dinlesinler, öğretici olacaktır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.