Şimdi bu Kürt aşkı da nerden çıktı? Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü? Kimisi, “Peşmerge ters takla atarak havada ateş eder” diyor. Kimisi, “Kürtler ağzıyla kuş tutar” diyor; kimisi ise “bir Kürt bir osurukta üç adamı devirir” diyor… Amerikalılar, “Kürtlere haksızlık ettik, onlara her türlü yardım edilmeli” demeye başladı. Erdoğan, Barzani’ye durmadan teşekkür […]
Şimdi bu Kürt aşkı da nerden çıktı? Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü?
Kimisi, “Peşmerge ters takla atarak havada ateş eder” diyor.
Kimisi, “Kürtler ağzıyla kuş tutar” diyor; kimisi ise “bir Kürt bir osurukta üç adamı devirir” diyor…
Amerikalılar, “Kürtlere haksızlık ettik, onlara her türlü yardım edilmeli” demeye başladı.
Erdoğan, Barzani’ye durmadan teşekkür edip duruyor.
Daha düne kadar Kürtleri takmayan ve ikinci Saddam olmaya çalışan Irak devlet başkanı Maliki, Barzani bağımsızlık ilan etmesin diye Kürtlerin tüm isteklerini yerine getirmeye hazır.
Her gün on Kürdü idam eden İran, “zaten eskiden beri Kürtlerle dost olduklarını” söylemeye başladı.
Oysaki bunların hepsi Kürtleri her fırsatta tehdit ediyordu. Şimdi bu Kürt aşkı da nerden çıktı? Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü?
Anlaşılacağı gibi, her türlü hileye başvurmuş, Ortadoğu’da gırtlağına kadar pisliğe bulanmış güçler, bu aralar durmadan Kürtleri övmeye ve onlara sarılmaya başladı.
Kürtlerin acıları üzerine kurulmuş Türkiye-İran-Irak devletleri tek çareyi yılana sarılmakta görüyor yani.
Nedeni ise çok gizli değil; Kürtleri kendi ürettikleri çetelerle savaştırmak ve Kürtleri engellemek…
Bilindiği gibi Kürtler, dağıldıktan sonra bölge devletlerinin güdümüne girdiler. İçinde bulundukları devletler de bir şekilde onları savaşta seçkin birlikler olarak ordularına kattılar.
Çünkü cesur ve fedakâr Kürt savaşçıları savaşın kaderini belirliyordu. Özelikle süvariler…
Tahmin edileceği gibi savaşlarda, ön cephede Kürt aşiretleri çarpışıyordu, savaşıyordu.
Ve Kürt aşiretlerinden biri karşı taraftaki Kürt aşiretini mağlup ettiği zaman adına savaştığı devlet savaşı kazanmış oluyordu.
Osmanlı ile İran Safevi devleti arasında geçen Çaldıran savaşında olduğu gibi…
Siyasi deha Makyavelli, “Kürtler barışsever ve misafirperver gene sahip oldukları için kaybettiler” diyor.
Şimdi, tarih boyunca “başkalarının askeri” olarak nitelenen cesur ve fedakâr Kürtler bu sefer de bu genleri yüzünden kaybedecekler mi?
Yani, tarih tekerrür edecek mi? Kürtler, Irak’ta ve Suriye’de Türkiye-ABD-İran için IŞİD ile savaşacaklar mı?
Barzani’nin Peşmerge’ye “Kürdistan dışına çıkmayın” talimatı buna kısmen cevap olabilir. Ama bu yeterliymiş gibi görünmüyor.
Yani, batılı yorumcuların da “Kürtler savaşmaya pek hevesli değil” demelerine rağmen Kürt genleri bu duruma oldukça meyilli…
Malumunuz, 1095’te yani 919 yıl önce, Avrupa’nın ve dünyanın dört bir yanından gelen Haçlı grupları ya da çeteleri İslam dünyasının başına musallat olmuştu. Ta ki 1270’lere kadar…
Her taraftan saldırıyorlardı. Şimdiki cihatçı çetelerin yaptığı gibi, geçtikleri yerleri yakıp yıkıyorlardı. Şehirleri, kasaba ve köyleri…
Hz Muhammed sonrası İslam dünyası ise Emevi ailesi gibi grupların zihniyetiyle yönetiliyordu.
Yani şimdi oluğu gibi İslam adına her türlü iğrençlik baş alıp gitmişti. Tam bir düzenbazlık ve sahtecilik içinde insan keleleri havada uçuşuyordu.
Hal böyle iken tüm Ortadoğu ve İslam âlemi bir kurtarıcı bekliyordu.
Ve derken 1187 tarihinde beklenen o kurtarıcı çıkıvermişti.
Hem de İslam dünyasının dışladığı ve yetim muamelesi yaptığı bir milletin içinden…
Tam da şimdi haçlılar gibi İslam dünyasına ve tüm insanlığa saldıran cihatçı çetelerin hortladığı yerden, yani Musul’dan…
Gelmiş geçmiş en büyük strateji dehası Şêrko’nun tecrübeleriyle donanmış Kürt komutan Selahaddin Eyyubi haçlıları durdurmuştu.
Amcası Şêrko’nun yanında yetişen Selahaddin, üstün zekâsı, adaleti ve imanıyla haçlıların belini kırmıştı adeta. Ve tüm İslam topraklarını da rahata kavuşturmuştu.
Ama bu aralar İslam âlemi tekrar düzenbazların, çetelerin saldırıları altında inim inim inliyor.
Bilindiği gibi bu çeteler, kendileri gibi düşünmeyenleri, kendilerince Müslüman olamayanları öldürüp kafataslarıyla top oynuyorlar. “Müslüman Müslüman’ı öldürmez”in gereğini yerine getirerek!..
Oysa bin dört yüz yıl önce Hz Muhammed “İslam’da zorlama yoktur. Onun için öldürmeyin, zorlamayın; Allah adına cihat edin, yani mücadele edin, çaba sarf edin” dedi.
Fakat bu çeteler, savaş zamanında söylenen cihat (mücadele) kelimesini istedikleri gibi yorumlayıp insanlığı kıyımdan geçirdiler.
Kuran’da bunlar hakkında birçok ayet var tabi ki. Örneğin, Bakara suresinin 6. ayetinden 20. ayetine kadar okuyun. Bunların, İslam’ı ganimet ve kendi menfaatleri için kullandığını göreceksiniz.
Ama buna rağmen İslam’ın temsilcileri, Muhammed’in takipçileri olduklarını söyleyen Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi büyük devletler Kürtleri engellemek için bu çeteleri hala destekliyor.
Kürtler kuşkusuz çoğunluğu Müslüman olan bir halktır. Hatta İslam adına pek çok savaş ve çatışmaya katılarak, İslam devletlerine hizmet ettiler.
Sayılamayacak kadar İslam âlimi, rehberi yetiştirip gerçek İslam âlemine rehberlik ettiler.
Ama İslam’ı tarih boyunca kendi menfaatleri, çıkarları için kullanarak başka halkların yerini, yurdunu işgal eden başta Türkler olmak üzere, Arap ve Farslar Kürtlerin tüm haklarını gasp edip onları dışladı.
Şimdi ümmettin yetim çocukları Kürtler kendileri için mi savaşacaklar yoksa birbirleriyle mi dövüşecekler bilinmez ama gün ola devran döne ve umut yetişe…
Yani, her şeye rağmen yine tüm gözler büyük komutan Selahaddin Eyubi’nin kavminde.
iskenderkahraman@gmail.com
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.