Efendiler buyurmuş, “Alevi vatandaşlarımızı sağdan soldan toparlayıp Soma’ya getiriyorlar. Niye? Bu defa da Soma’yı karıştıracaklar.” Bir katliam sonrası emekçilerde uyanan farkındalığın ve direnişin etnik ve dinsel ayrımcılıklarla örselenme hezeyanından gayrı nedir ki bu söylem; nice Alevi canımız da bu katliamda soldurulmuş ve aileleri, geride kalan canları yapayalnız bırakılmışken üstelik… Yurdumuzun sızılı tarihinde sağdan soldan toparlanan […]
Efendiler buyurmuş, “Alevi vatandaşlarımızı sağdan soldan toparlayıp Soma’ya getiriyorlar. Niye? Bu defa da Soma’yı karıştıracaklar.”
Bir katliam sonrası emekçilerde uyanan farkındalığın ve direnişin etnik ve dinsel ayrımcılıklarla örselenme hezeyanından gayrı nedir ki bu söylem; nice Alevi canımız da bu katliamda soldurulmuş ve aileleri, geride kalan canları yapayalnız bırakılmışken üstelik…
Yurdumuzun sızılı tarihinde sağdan soldan toparlanan yığınlarla Alevi canlarımızın Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta nasıl katledildiği unutulmadı ve unutulmayacak da.
Şimdili zamanlarda da Alevilerimize karşı baskın olan nefret söylemleri ve yaftalamalar ülkemiz emekçilerini ve ezilenlerini çekmek istendikleri tuzakları açıkça göstermektedir.
Soma’daki ve ülke sathındaki emekçilerimize düşen görev sınıf bilincinin, sınıf kardeşliğinin, sınıf mücadelesinin oluşturulması ve pekiştirilmesidir.
İş cinayetlerinde, katliamlarında ölen hiçbir emekçimiz şehit değildir efendilerin beyan ettiği üzere! Ölü canlarımızdır onlar bizim; sağlık içinde, iş güvencesi, emek güvencesi ve sosyal güvencelerle yaşamayı hak ederken patronlara, efendilere, onların üzerine titrediği kâr üzerine kurulu, emekçilerin, canların dahi üretim girdisi olarak hesaplarda yer aldığı sisteme kurban edilmiş adaklardır.
Adak olmak kader değildir oysa; emekçilerin direniş çizgisi olmalı, kader çizgisi değil! Kader inancı, efendilerin dayattığı din ve milliyetçi anlayışlar emekçileri ve ezilenleri birbirinden ayırır, birbirine düşman ederken efendilerle patronlar kol kola girip can’ın, vicdanın, emek değerinin kesinlikle söz konusu dahi olmadığı sığ sistemlerinin ateşini harlandırırlar.
Hrant katledildiğinde Ermeni olan canları vardır bizim ellerin; Hrant bizdir çünkü, Hrant candır. Ölen çocuklarının gölgeciklerinin kışlalara mı yoksa dağlara mı düştüğünü hesap etmeden yüreciği paramparça olan canlar soluklanır bu topraklarda. Biz ki Berkin’i oğlumuz bellerken ona terörist diyenlerin acizlikleri görülsün isteriz gayrı.
Berkin Elvan ile Uğur Kurt’u solduran sistem neyse, o sistem Soma’da ve ülke sathında iş cinayetlerinin sorumlusudur, ayrımcılıkların, nefret söylemlerinin, emek sömürülerinin sorumlusu…
Kalbimiz nerede sömürü varsa oradadır gayrı. Memleketimizi sorana Somalıyız, işimizi sorana madenci, kimlerden olduğumuzu sorana Aleviyiz. Bu ara böyleyiz ve her daim direnen, her daim sömürülere, ötekileştirmelere karşı duranız.
Biz sağdan soldan toparlanacak yığınlardan değiliz; biz kendimizi toparlayacak, birbirimize omuz verecek, direnişi devam ettirecek canlarız,yoldaşlarız.
Bizim imanımız sınıf üzerinedir; emek, can ve vicdan üzerinedir gayrı.
Millet halka, halk sınıfa, sınıf direnişe dönmeli yurdumda!
erguraltan@gmail.com
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.