Zülfiye hizmetlilerinden okulumun. 26’sında bir emekçi. Sabah yedi buçuğa doğru gelip akşam yedi buçuğa doğru çıkar. İkili eğitimin olduğu okulumda anasınıfı yardımcılığı yapar iki öğretmene, temizlik yapar, getir götüre, fotokopiye, çaya bakar. Selçuk, nam-ı diyar Arap Selçuk, Ankara-Yenimahalle’de. 58`inde bir emekçi. Sabahın köründe çıktığı öğrenci servisinden, gecenin bir vakti AVM’lerin müşterilerini evlerine bırakarak kendi evinin […]
Zülfiye hizmetlilerinden okulumun. 26’sında bir emekçi. Sabah yedi buçuğa doğru gelip akşam yedi buçuğa doğru çıkar. İkili eğitimin olduğu okulumda anasınıfı yardımcılığı yapar iki öğretmene, temizlik yapar, getir götüre, fotokopiye, çaya bakar.
Selçuk, nam-ı diyar Arap Selçuk, Ankara-Yenimahalle’de. 58`inde bir emekçi. Sabahın köründe çıktığı öğrenci servisinden, gecenin bir vakti AVM’lerin müşterilerini evlerine bırakarak kendi evinin yolunu tutar.
Zülfiye bir yandan Sude’yi büyütür okulumda, ikinci sınıfa giden esmer güzeli kızını. O şipşirin kız çocuğu hem annesinin kızı olarak okuldadır hem de öğrenci olarak.
Arap Selçuk işçi emeklisi, dul bir adam. Maaşı yetmiyormuş kiraya, üniversitede okuyan kızının masraflarına. Servisçilik yapıyor gün boyu.
Zülfiye Kırıkkaleli aslen, Arap Selçuk Erzincanlı. Biri AKP’ye vermiş oyunu yerel seçimlerde, biri CHP’ye.
Emekçidir Zülfiye, güleçtir, çalışkandır; an olur takılır herkes hakkında, kızar köpürür. Geçende okulumun eski hizmetlilerinden biri gelmişti ziyarete de, ona çay ikram etmek zorunda kalması nasıl da gücüne gitmişti.
Emekçidir Arap Selçuk, yirmisindeki delikanlılara taş çıkartır, eli yatkındır her işe; kadınların onu nasıl da karizmatik bulduğunu anlatır, kızına karşı ne kadar sevgi doluysa, kadınlara, LGBT bireylere karşı o kadar ötekileştirici, o kadar aşağılayıcı, bir de iki duble rakı içince cinsel yönelimi ters istikamete doğru gidenlerden!
Zülfiye bir taşeron emekçi olarak kadroya geçip geçemeyeceğini sorar bana, duyumlarının olduğunu söyler taşeronlara kadro müjdesinin verileceğine dair. AKP’den ümitlidir Zülfiye; din-iman, hak-hukuk AKP’dedir Zülfiye’ye göre.
Arap Selçuk, geçmişinde nasıl da zengin bir hayat sürdüğünü anlatır ballandıra ballandıra; lüks bir evi, lüks bir arabası varken işlerinin nasıl ters döndüğünden, şimdi nasıl zar zor geçinebildiğinden dem vurur. Bilirim ki geçmişindeki zenginlikten ötürü saygı duyulmasını bekler kendisine, emekçi olmanın acınacak bir şey olduğunu fakat kendisine acınmaması gerektiğini hissettirir. Kızıyla çok üzülmüşler Ankara’yı CHP’nin hileyle kaybetmesine. Kızı ABD’ye gitmek istiyormuş artık, kızı için her şeyi yaparmış Arap Selçuk.
Zülfiye ve Arap Selçuk; yan yana gelse iki emekçi, birbirlerine zıt olduklarına karar verecekler en baştan, anlaşamayacaklar, yoldaşlık edemeyecekler birbirlerine.
Zülfiye taşeron bir emekçi değil de kadrolu bir emekçi olsa, daha esnek bir mesaisi, daha yüksek bir maaşı olacak ve fakat ne hazindir ki dayanışmadan, iş bölümünden uzak duracak. Arap Selçuk geçmişindeki zenginlikte yaşasa daha beter küçümseyecek emekçileri, daha bir değersizleştirecek emeği.
Zülfiye asgari ücretten oluşan maaşını günü gününe alırsa şükreder buna, şükretmesi gerektiğini düşünür. Arap Selçuk, tuttuğu takım olan Beşiktaş’ın puan kaybını bir ağız dolusu küfürle eleştirirken, “bana ne oluyor ki, kral gibi hayat yaşıyor futbolcular, hepsi trilyoner, bir de benim halime bak, onlar kahrolsun” der emekçi duyarlılığıyla!
Zülfiye ve Arap Selçuk: İkisi de aynı sistem içinde beslenen ve sömürülen, tek arzuları sistem içinde kendilerine daha fazla nefeslenecekleri bir alan bulabilmek olan iki emekçi; tanışsalar belki de düşman kesilecekler birbirlerine oysa.
Greif işçilerinden habersiz Zülfiye, Yatağan işçilerinden habersiz Arap Selçuk; kendilerine anlatılsa işçilerin örgütlü mücadeleleri, örgütlenmenin, direnmenin, hak aramanın değeri, kınayacaklar o güzelim emekçileri, kutsayacaklar işçilere uygulanan şiddeti, ötekileştirmeyi.
Nice taşeron emekçinin mücadelesi var bu ellerde; Zülfiye gibi yoksul, Zülfiye gibi çalışkan, emekçi ve fakat Zülfiye’de olmayan bilinci ve direnci gösterebilen emekçiler, canlar.
Zülfiye, Arap Selçuk ile pekala birdir ve emek hareketine, içinde olması gereken harekete öyle yabancı, öyle kinci, öyle uzak…
Emek sömürüsü, işçi cinayetleri bir kez olsun diline gelmiyor Arap Selçuk’un; günde 15-16 saat servisçilik yapan bir emekçinin en çok anlattığı şey Beşiktaş, cinsellik, cinsiyetçi küfürlerle dolu gündelik hayat tespitleri ve dindarlara karşı milliyetçi duruşu.
Zülfiye’yi anlamak lazım değil mi? Kızmayalım Zülfiye’ye, biricik milli idaremiz Zülfiye bizim.
Arap Selçuk’a da kızmayalım, öyle yetişmiş nasıl olsa, bir şekilde onu kazanmanın yollarını arayalım değil mi? Hem CHP’ye oy verdiği için onu işçi sınıfına kazandırmak daha bile kolay olur belki!
Milli irade ve her ne kadar ironik görünse de milli iradenin zıttı olduğunu iddia eden ulusalcı irade arasında sıkışıp kalmayı reddeden gayrı milli iradeye, mücadelelerinden ötürü terörize edilmeye çalışılan emekçilerin hassasiyetlerine kaç kişiysek, nasılsak, ne haldeysek bir olarak, çoğalarak destek vermeliyiz her zamankinden daha fazla; irademiz de, hassasiyetimiz de bunu gerektirir bizim.
Biz Zülfiye’yi de, Arap Selçuk’u da çok iyi anlarız; direnişimiz yalnızca efendilere karşı değildir, burjuvaziye karşı değildir, Zülfiye ve Arap Selçuk gibi nicesinedir ve cümlemizin iyiliği, cümlemizin hak hukuku içindir.
Bizim irademizde eşitlik vardır; hassasiyetimiz emeğin değerlenmesi, vicdanın ve özgürlüğün kutsanmasıdır.
İşçilerin örgütlenme, sınıf olma, sınıf olduktan sonraki mücadeleleri kesintiye uğramadan sürecektir elbet. Yalan dolanlar, talanlar, sömürüler öndedir yurdumuzda fakat kimin önde olduğu değil kimin kazanacağı önemlidir. Bu vatan bizimdir; emeği, vicdanı, özgürlüğü sarıp sarmalayan biz emekçi canlarındır bu vatan!
Vatan direnenlerindir; biz direnenler kazanacağız!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.