Biz isteriz ki bilinmeyen, unutulan, kurutulan dillerimiz olmasın; gayrı resmi dillerin gayrı resmi geçitleri serpiliversin halklarımızın dudakları arasından. Kentsel dönüşümlerde sürülüyor emekçiler, yoksullar kentler ardına, kuytuluklara, yalnızlıklara. Burjuvaziyi soluklandırmak içindir kentsel dönüşümler, kendi yurdunda sürgün etmek için, soldurmak içindir kentlerin gerçek sahiplerini, emekçilerini. Biz isteriz ki emekçilerin olsun kentler, efendilerin değil! Biz isteriz ki, cümle […]
Biz isteriz ki bilinmeyen, unutulan, kurutulan dillerimiz olmasın; gayrı resmi dillerin gayrı resmi geçitleri serpiliversin halklarımızın dudakları arasından.
Kentsel dönüşümlerde sürülüyor emekçiler, yoksullar kentler ardına, kuytuluklara, yalnızlıklara. Burjuvaziyi soluklandırmak içindir kentsel dönüşümler, kendi yurdunda sürgün etmek için, soldurmak içindir kentlerin gerçek sahiplerini, emekçilerini. Biz isteriz ki emekçilerin olsun kentler, efendilerin değil!
Biz isteriz ki, cümle çıraklarla cümle ustalar sınıf bilincini yükseltsinler; cümle emekçiler dayanışma içinde olsunlar birbirleriyle.
Ne hazindir efendilerin denetiminde emekçilerin birbirlerini din ve milliyetçiliği referans ederek ötekileştirmeleri, ezilenlerin birbirlerini kınar, birbirlerinden uzak düşer hale gelmeleri. Biz isteriz ki ayrımcılıklar nihayetlensin bizim ellerde.
Biz isteriz ki, kardeş olsun halklar birbirleriyle; yaşasın kardeşlerin halklılığı diye seslenelim umutla. Yaftalamaların, dışlamaların, sömürülerin arasında büyütelim eşitliği.
HES’ler, nükleerler suyun, ağacın, börtü böceğin değil yalnızca, bizim de doğamızı talan eden, yaşam alanlarımızı efendilerin hizmetine sunuverendir. Biz isteriz ki ağaca bakınca ağacı görelim parayı değil, ormana bakınca ormanı görelim AVM’leri değil, kurda kuşa bakınca can’ı görelim inşaatları değil…
Biz isteriz ki füze kalkanları olmasın vatanımızda, NATO üsleri, cephanelikler, stratejik derinlikler barınmasın buralarda. Biliriz ki halklar sulh`a durursa efendilerin savaş planları alt üst olur.
İşçi ölümlerinin yurdundayız, asker intiharlarının, mayınlı toprakların, TOMA’ların, biber gazlarının, LGBT düşmanlığının, kadın cinayetlerinin ülkesidir bu ülke, bu diyarlar; biz isteriz ki can halimiz efendilerin izniyle değil, bizim emeğimizle daim olsun.
Biz isteriz ki bizim yurttaşlarımız, bizim canlarımız katledilmesin, yakılmasın, uçaklarla bombalanmasın, sürülmesin. Gidecek yerimiz yok bizim; öz yurdumuzda barınmak, öz topraklarımızda boy vermek isteriz ekinlerimiz gibi.
Bizim kardeş gülüşlerimiz vardır; emeğimiz, yorgunluğumuz, kederlerimiz kardeştir bizim.
Bizim kardeş kokulu hatıralarımız, hikayelerimiz vardır; düşlerimiz, suskunluğumuz, garipliğimiz kardeştir bizim.
Kardeşimi, Sevda’mı özlemişim ben; Ankara’dan Diyarbakır yönüne bir otobüse biniversem şimdi, yanımda Uşaklı Nazo olsa, varsak surlar kentine de ayrı coğrafyalar, ayrı tarihler, ayrı hayat bilgileri nasıl da bir oluyor, nasıl da can şenliğine dönüşüyor emeğin kardeşliğinde, kardeşliğin vicdanında, seyreylese keşke cümle halklar, cümle canlar bizi, duyumsasa bizim kardeş gülüşlerimizi…
Bizim halk’lı gerekçelerimiz vardır kardeşliğimize; sebebi vicdan olan, emek olan gerekçelerimiz vardır can olmamız için birbirimize.
Biz isteriz ki kardeşliklerimiz çoğalsın, çoğullaşsın yoldaşlıklarımız; biz isteriz ki nice doğan günlerimiz olsun kardeşlerimizle, kardeşliklerimizle, halklarımızla bir sulh’un huzurunda, duruluğunda özgürlüğün. Can’ız biz, kardeşiz, halkız…
Bunca sömürü, bunca yalan dolan, bunca talan karşısında halklarımız kardeş olmalıdır, kardeşlerimiz halk; yaşasın kardeşlerin halklılığı!
erguraltan@gmail.com
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.