Cengiz-Limak-Kolin 4 bölgede 9 milyon abonenin dağıtımını yürütüyor. Hani şu, 3. Köprü ihalesini aldığı gün mutluluktan halka küfreden patronun firması İktidarın yolsuzluklarını ortaya koyan bir kurum olmasına karşın, iktidar edenler referans gösterilecek herhangi bir kuruma hemen bir kulp bulup, koro halinde saldırarak, mağduriyetleriyle kendi kitlelerini uyutmaya devam ediyorlar. Ancak devletin kendi kurumu Sayıştay tarafından getirilen, […]
Cengiz-Limak-Kolin 4 bölgede 9 milyon abonenin dağıtımını yürütüyor. Hani şu, 3. Köprü ihalesini aldığı gün mutluluktan halka küfreden patronun firması
İktidarın yolsuzluklarını ortaya koyan bir kurum olmasına karşın, iktidar edenler referans gösterilecek herhangi bir kuruma hemen bir kulp bulup, koro halinde saldırarak, mağduriyetleriyle kendi kitlelerini uyutmaya devam ediyorlar. Ancak devletin kendi kurumu Sayıştay tarafından getirilen, öneri, uyarı ve eleştirileri kolayca bertaraf edemiyorlar. Bu nedenle Sayıştay raporları, devlet denetimi olması nedeniyle ciddi referans oluşturmaktadır. İktidar Sayıştay denetimlerinden bu nedenle rahatsızlık duymaktadır.
2012 yılı Sayıştay raporunda önerilerin bazılarına bakalım:
“… Özel sektöre devredilen Başkent, Sakarya, Osmangazi, Çamlıbel, Uludağ, Çoruh, Yeşilırmak ve Trakya dağıtım şirketlerinin devir anındaki hazır değerlerinin (kasa ve banka mevcutları) kurum zararı yönünden tespiti ile Meram EDAŞ’ın 2009 yılı, Fırat EDAŞ’ın da 2010 yılı Sayıştay Denetim Raporlarında yer alan; devir işlemlerinin yürütüldüğü dönem içerisinde, özellikle devire esas olan bilançodaki kasa ve banka hesaplarında TEDAŞ Genel Müdürlüğü talimatlarına aykırı olarak yapılmış işlemlerle ilgili tespit edilen ve TEDAŞ Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığınca incelenmesi ve soruşturulması istenilen konularla ilgili işlemlerin takip edilmesi (Sayfa: 22-24),
Raporlara yazılanlardan anlayabildiğimiz kadarıyla bu özelleştirme sürecinde ortalığı yolsuzluk götürmüştür. TEDAŞ, 21 dağıtım bölgesine ayrılarak şirket haline getirilerek özelleştirmeye hazırlanma sürecinde başlamak üzere, AKP tarafından adeta içi boşaltılarak; bir talan uygulamasına tabii tutulmuştur. Yukarıda Sayıştay raporunda da belirtildiği gibi, Özelleştirme esnasında TEDAŞ’ın kasasında bulunan nakit paralar borçlarına karşılık mahsup edilmeyerek, devri alan şirketin kasasına bırakılmıştır. Araştırılması istenilen konular yıllara yayılarak, göstermelik müfettiş raporlarıyla hasıraltı edilmiştir. Bu durumun daha iyi anlaşılması için Sayıştay raporundan bir örnek gösterelim.
“Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş.’in, devir işlemlerinin yürütüldüğü dönem içerisinde özellikle devire esas olan 30.11.2010 tarihinde hazır değerlerde (yoldaki paralar dâhil) 15.156.593,87 TL bulunduğu halde, TEDAŞ Genel Müdürlüğü’ne serbest ve repodaki paranın 7.003.000 TL olarak bildirildiği, oysa o tarihte bankadaki serbest ve repodaki para miktarının 9.776.577,42 TL olduğu, ayrıca hesap kesimine esas alınan bilançosundan sonra 3 gün içerisinde bankadaki para tutarının 14.105.608,75 TL’ye çıktığı, hususları da dikkate alınarak, Şirketin devri öncesi para hareketleri ile TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 28.08.2009 tarih ve 3952 sayılı talimatına aykırı yapılmış olarak değerlendirildiğinden belirtilen hususların TEDAŞ Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığınca incelenmesi gerekirse soruşturulması” önerilmiştir.
Sayıştay Raporu’nda hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak şekilde devri alan şirkete nasıl imkân sağlandığını açıkça ortaya koymuştur. Yalnız bu şirketlerle kalmayıp hemen tüm bölgelerde bu uygulama yürütülmüş, sonuçta şirketlerin kasalarına daha işe başlamadan onlarca milyon bırakılmıştır.
Devri alan şirketlere karşılıksız bıraktıkları para yetmemiş gibi, aylarca elektrik saatlerinin indekslerini okumayarak ayrıca kaynak aktarmaya devam etmişlerdir. Sayıştay bu konuyu da herkesin anlayacağı bir şekilde gayet net rapor etmiştir.
Meram Elektrik Dağıtım AŞ’nin 2009 yılı denetim raporunda şu ifadeler yer almaktadır: Yapılan ihale sonucunda 30.10.2009 tarihinde alıcı ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında Hisse Satış Sözleşmesi imzalanmış olan Meram Elektrik Dağıtım AŞ’nin, devir işlemlerinin yürütüldüğü dönem içerisinde; Ağustos ve Ekim 2009 aylarına göre Eylül 2009 ayında okunan endeks sayısının fazla oranda düşürülmesinin ve yine bu aylarda tahakkuk iptal tutarlarının fazla olmasının, sonuçları itibarıyla alıcı Şirkete kaynak aktarılmış olarak değerlendirildiğinden belirtilen hususların, TEDAŞ Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığınca sürdürülen inceleme ve soruşturmanın takip edilmesi… (Sayfa: 22-24)
2009’dan bu yana beş koca yıl bu yolsuzluklara cevap verilememiştir. TEDAŞ ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından kafa karıştırıcı bir teorik çalışma yapılmasına rağmen; gayet açık olan yolsuzluk ve hukuksuzluk olarak ortada durmaktadır. Bütün gizleme çalışmaları “Bu paralar ve okunmayan indeksler kime aittir?” sorusu karşısında çaresiz kalmaktadır.
Dikkat edilirse artık Sayıştay tek tek yolsuzluk ve usulsüzlüklerle uğraşmaktan vazgeçmiş; toplu yolsuzlukları, genel hukuksuzlukları ancak ele alabilmektedir.
TEDAŞ Genel Müdürlüğü 2007 yılı denetim raporunda şu ifadeler yer almaktadır: 27 adet ihale kapsamındaki işlerle ilgili olarak düzenlenen ve Yüksek Denetleme Kurulu Üyeler Kurulunun 26.03.2009 tarih ve 13 sayılı toplantısında kabul edilen Özel İnceleme Raporu doğrultusunda talep edilen ve bazı bölümleri tamamlanan soruşturmanın bir an önce sonuçlandırılması için ilgili merciler nezdinde girişimlerde bulunulması… (Sayfa:108-116),
27 adet ihalenin hepsinde birden Sayıştay’dan inceleme, hem de 2007’den bu yana devam eden bir inceleme. Yapılan yanlışları zamana yayarak etkisizleştirmek, unutturmak, zaman aşımına uğratmak taktikleri bu iktidarın becerileri arasındadır. Bu hususta AKP, yandaş firmaları ve KİT bürokrasisi bir orkestra gibi ortak ve uyumlu çalışmaktadır. Bu işleri kamuoyuna yutturma başarılarında bu uyumluluğun payı büyüktür. Hepsi de ihalelerle ilgili soruşturmalar karşısında bu ortak çalışmaya 2007 yılından beri devam etmektedirler. 27 adet inceleme, alt birimleriyle birlikte düşünürsek, yüzlerce soruşturma alanı ortaya çıkmaktadır. Bu ihaleler ve Sayıştay denetiminin detayları incelenince, nerdeyse hiçbir işin doğru yapılmadığı rahatlıkla görülebiliyor. O kadar bariz yolsuzluk ve hukuksuzluklar var ki, yalnız Sayıştay denetimine değil, bağımsız hiçbir denetime takılmama imkânı yok gibi. Bu raporlara istinaden AKP tarafından yürütülen, sözde Bakanlık soruşturmalarının tamamı zamana yayılıp aklama biçiminde sonuçlanmaktadır. Yalnız TEDAŞ değil, tüm KİT’lerde tüm kurum içi ve ilgili Bakanlık denetimleri, kurum yönetimleri ve Bakanlıkların aklanması şeklinde sonuçlanmaktadır.
Nerdeyse tüm sermayesi dışa bağımlı ve gelinen noktada tüm mal varlıkları borçlarını karşılayamaz hale gelmiş olan TEDAŞ, dışarıdan borç almadan faaliyet yürütemiyor. Avrupa Yatırım Bankası’ndan da 600 milyon Avro borçla yaptırdıkları işlerin tamamı Sayıştay incelemelerine takılıyor. Avrupa’dan alınan borç paraları, sanki planlı bir paylaşım işlemine tabi tutmuşlar. Yapılan işlerin ise hatasız olanı yok gibi.
“Avrupa Yatırım Bankası kredili “Türkiye Elektrik Dağıtım Şebekeleri Rehabilitasyon Projesi I. Safha III. Grup” kapsamında olup, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce ihalesi 2007 yılında yapılan ve yüklenici firma ile sözleşmesi 16.02.2008 tarihinde imzalanan, Yeşilırmak-V (Ordu/Ünye III) AG-OG (YG) Elektrik Tesisi Şebekesi işine ait kesin hesap ve kesin kabul işlemlerinde geçmişte idarenin yapması gereken tespitleri ve işlemleri zamanında yapmamasından kaynaklandığı anlaşıldığından, TEDAŞ Genel Müdürlüğünün gelecekte yüklenici ile hukuki sorunlar yaşamaması için söz konusu işle ilgili eksik işlemlerin mevzuatına uygun şekilde bir an evvel tamamlanması… (Sayfa: 118-120)”
Yukarıda Sayıştay raporunda bir bölge için aldığımız problem, hemen tüm bölgelerde benzer şekilde var olmuştur. Yıllara yayılan eksiklikler bir müddet sonra ya müfettiş incelemelerinde önemsizleştiril
Sayıştay raporlarında ilginç örnekler bulunmasına rağmen hepsini bir yazıda ele almak mümkün olmuyor. İlginçlerinden bir tanesi de galvanizli direklerdir:
“Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun hazırlamış olduğu TEDAŞ Genel Müdürlüğü 2008 yılı denetim raporunda; TEDAŞ Genel Müdürlüğüne bağlı şirketlerin, hizmet alanındaki elektrik dağıtım hatlarında kullandığı ‘Galvanizli Çelik Poligon Direkleri’yle ilgili şartnameler, projeler ve uygulamalar üzerinde yapılan incelemelerde tespit edilerek soruşturulması istenilen ve Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü Uzmanlarının düzenlemiş olduğu 16.01.2013 tarih 115/İR.1/1 no’lu İnceleme Raporunda yer alan hususların yerine getirilmesi ve belirlenen yersiz ödemelerin Rapor doğrultusunda tahsili için TEDAŞ Genel Müdürlüğünce başlatılan çalışmaların titizlikle takip edilmesi ve sonuçlandırılması… (Sayfa: 120-129)”
Direklerin yarısını çalmışlar. Yollarda gördüğümüz parlak, güzel görünümlü galvanizli aydınlatma direklerinin ağırlıklarını yarı yarıya azaltarak, tam fiyatıyla işlem tutmuşlar. Ödeme yapmışlar. Dışarıdan bakarsanız görünümü aynı, tartarsanız yarısı yok. Sayıştay fark etmese öylece gidecek. Bakanlıkların, denetimcileri, müfettişleri hiç birisi fark etmemiş olabilir mi? Orkestranın elamanı olunca böyle oluyor işler. Halk arasında bir söz vardır. ‘Karşısındaki direği görmeyen, karşı dağdaki sineği görüyor’ derler. AKP’ye suçunu kabul ettirmek kolay değil ama yine de sormadan geçmeyelim. Kutulara, kasalara, para sayma makinelerine, babalar ve oğullarına yalan diyorsunuz. Peki, bu direkler ne olacak? Bunlarda mı yalan?
AKP iktidarında harmanlanmış bu yolsuzluk ve usulsüzlüklerini denetlemek şöyle dursun, saymakla bitirmek mümkün değil.
Bir an bütün bunların doğru ve devlet eliyle halkın yararına yapıldığını düşünürsek ne olur? Halktan alınan vergilerin, tekrar halka sunulduğunu düşünsek ne olur? En azından belki de dünyanın en ucuz elektriğini kullanıyor oluruz.
AKP, varlığını yoksul halkımızın sırtından yaptığı vurgunlarla sürdürüyor. AKP elektrik dağıtımında yaptığı özelleştirmelerde yandaş firmalara sunduğu imkânların işlerini yürütüyor. Bunlardan bir tanesi CEGİZ-LİMAK-KOLİN ortaklığıdır. CLK 4 bölgede 9 milyon abonenin dağıtımını yürütüyor. Hani şu, 3. Köprü ihalesini aldığı gün mutluluktan halka küfreden patronun firması.
AKP bütün bunları halktan bir cerrah titizliğiyle gizliyor. 12 yılda profesyonel oldu.
Suriye, Mısır, Libya, Filistin, Saraybosna… diyor. Ergenekon, Balyoz, İmam Hatip, başörtüsü gibi konularla gündem belirliyor. Ülke gündemiyle ilgili sürekli ayrıştırıcılık, kin ve nefretle söylemlerini gündemde tutuyor. Ama hiç elektrikten bahsetmiyor. Zamlar olacaksa veya ‘trafoya kedi girecekse’ elektrik lafını duyuyoruz. Bu alanı sürekli sorunsuzmuş gibi halkın gözünden uzak tutarak, sömürüsünü yürütüp, varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bariz sorunlar çıkarsa da hemen Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumunu (EPDK) devreye sokarak yükü sırtından atıyor. Yalnız Elektrik dağıtımında değil tüm KİT’lerde aynısını yapıyor. AKP’nin varlığını uzun süre sürdürmesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi budur. Bu alanları, yandaşlarıyla beraber halkın gözüne kül üfleyerek kullanıp, ömrünü uzatıyor. Adeta hile, yalan ve yolsuzluklarından, yenilerini üreterek arkasından yetişilmeyecek bir süratle yol alıyor.
AKP’nin gündemlerine takılma, halkın yaşamını ilgilendiren konulardan çok, yaşamını doğrudan ilgilendirmeyen gündemlerle uğraşmak halkı ikna etmiyor, aydınlatmıyor. AKP-Cemaat gerilimine bel bağlamanın sonuçları ortada.
AKP 12 yıl boyunca faydalandığı, birçok iş ve operasyonu birlikte yürüttüğü cemaat denen (en az AKP kadar kirli) bir yapıyı, diğer partilerin üzerine iterek kenara çekildi. Bu çelişkiden faydalanacağını zanneden partiler ise boşa kürek salladılar.
Esasen sabırla ve inatla, halkın yaşam alanlarında cereyan eden sömürüyü, dikkatlere sunarak, gizlenenleri ortaya çıkarmak, emekçilerin aydınlanarak örgütlemesine vesile olacaktır.
Bugün bu düzenden beslenmeyen, alternatif bir yaşam iddiası olanlar gündemlerimizi yeniden kontrol etmeliyiz. Birçok haklı, doğru siyasal, sosyal gündemlerimiz arasına bu konuları da aldığımız zaman, emekçi halkla birlikte yürüdüğümüzü göreceğimize inanıyorum. İktidarın, halkın gözünden kaçırdığı sömürü ve soygun düzenini ortaya çıkararak, aldatılmalarını engelleyebiliriz. Ancak ve ancak halkımızla birlikte örgütlenerek sömürüye karşı müdahale edersek, demokratik, eşit-özgür ve bağımsız bir ülke inşa edebiliriz.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.