Sağır odada yapılan bir “gizli” toplantının basına sızdırılması başlıklı bir tartışma yürütülürken bu durumdan rahatsız olanların ilk bakması gereken yer odanın içidir.
Defalarca böcek taraması yapılmış ve ortam dinlemesiyle dinlenmesi neredeyse imkansız olan bir odanın nasıl dinlendiğini anlamak için çok fazla kafa yormaya gerek yok sanırım. Lakin biz yine de bir analiz edelim bu meseleyi istedim.
28 Şubat’ın meşhur davalarından “umut operasyonu” ile başlayan “Selam terör örgütü” davası kapsamında yaklaşık 15 yıldır süren bir soruşturma var. 78 klasörden oluşan soruşturma dosyası içinde “İran ile somut ilişkisi olan isimler teker teker fişlenmiş.” Klasörde birçok evrakta dikkat çeken bir isim var. “Metin Fidan…”
Bu klasörde geçen “Metin Fidan” mizah yazılarından tanıdığımız Metin Fidan değil. Klasörlerin toplamından vardığımız neticeye göre “Hakan Fidan’ın ta kendisi.” İddiaya göre “Metin Fidan, ismi zikredilen örgütün içindeki bir kod isim.” Ve Hakan Fidan’ın askeriyede görev yaparken kullandığı bir isim olduğu iddia ediliyor.
Bu 78 klasörde, “Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Turan Dursun gibi cinayetlerin faili olduğu ifade edilen bir örgütün şeması yer alıyor.” Ve “umut operasyonu kapsamında yürütülen soruşturma klasörlerine dayanarak” birçok kuruma bilgi notları geçiliyor.
15.5.2001-7585 sayılı yazıyla MİT ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne “yukarıda bahsettiğim cinayetleri işlediği ifade edilen bir örgütün varlığına binaen ve bu örgütün şemasını içeren bir bildirim yapılıyor.” Bu bildirimde de “Metin Fidan” ismi geçiyor. Ve “Metin Fidan, şu şekilde tanıtılıyor”:
“Almanya’daki NATO Askeri Üniversitesi mezunu; 28 yaşında, Türkiye ile dünya istihbaratı dalında İngilizce bir tez hazırlamış. Şimdi Genelkurmay’da bilgisayar bölümünde çalışıyor. Evli ve 2 çocuğu var. İsmail Ünal vasıtasıyla irtibat kurulabilir. Uzun zaman içinde bu arkadaşlar vasıtasıyla ordu içinde bir şebeke kurabiliriz. Dindar ve İslam ahkamına bağlıdır.”
AİLESİ VE AKRABALARI ONA METİN DİYOR!
İddiaya göre Hakan Fidan’a ailesi ve akrabaları da “Metin” diye hitap ediyor.
1998 ve 99 yıllarında bu bilgiler TSK ve MİT’e rapor edilmiş. Umut operasyonu kapsamında 78 klasörden oluşan “Selam terör örgütü” dava dosyasına iliştirilmiş ve soruşturulmuş. Hatta bir süre önce “Star gazetesinin servis ettiği dinleme listeleri de bu dava kapsamında dinlenmiş kişilerden oluşuyor. O listede benim de ismim geçiyordu..”
DIŞİŞLERİ TOPLANTISININ SERVİSİNİ KİM YAPTI?
Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’na getirilmesiyle birlikte hakkında çok sayıda iddia ortaya atıldı. İddiaların başında, “İran istihbaratıyla çalıştığı ve görevli olduğu” yönünde bir iddia çok ağır bastı. Keza, Dışişleri toplantısının sızdırılmasının mantığına baktığımızda da, bu iddianın güçlendiğini görmekteyiz.
Öncelikle “sağır odada gerçekleşmiş bir toplantının” ortam dinlemesi ya da böcek yoluyla dinlenmesinin teknik imkansızlığını not düşelim. Toplantı öncesi odada böcek taraması yapıldığı ve temiz olduğuna dair kanaate varıldığını da ekleyelim. Dolayısıyla “bu ses kaydının” toplantıdaki isimlerden biri tarafından kayda alınmış olabileceği iddiası çok daha güçlü ve tutarlıdır.
Ağır basan bu ihtimal üzerinden hareketle, “orduyu yeni bir maceraya sokmak istemeyen toplantı katılımcısı ile MİT Başkanı arasında gidip gelen bir ihtimaller zinciri ortaya çıktı.”
Toplantının sızdırılışının doğal sonuçlarına baktığımızda ise durum daha farklı bir boyut kazandı.
Bu toplantı sızıntısının, Türkiye’nin olası bir Suriye seferinin önünü tamamen kapatan bir konjonktür ortaya çıkarması açısından, kaydın “Suriye’de TSK görmek istemeyen bir irade tarafından sızdırılması” çok daha mantıksal zemine oturur.
Dolayısıyla, “Selam terör örgütü dosyasındaki Metin Fidan olduğu iddia edilen ve İran istihbaratıyla çalıştığı yönünde çok sayıda iddia bulunan bir kişiyi oklar işaret etmeye başlar.”
Türkiye’nin Suriye politikası halihazırda “REZA‘let olarak tanımlanabilir.” Ahmet Davutoğlu’nun straTRAJİK derinliği esaslı bir bölge siyaseti üzerinden, Türkiye “terör faaliyeti yürüten” örgütlere doğrudan destek vermiştir.
Lakin, tarihi boyunca
“dahil olduğu hiçbir operasyon deşifre olmayan” MİT’in TIR’ları tam da bu gerginlik yükseldiğinde deşifre olmuş, dolayısıyla
“MİT TIR’larının deşifrasyonu, akıllarda soru işareti oluşturmuştur.”
Düz mantıkla, “MİT’in teröristlere silah taşımasının etikliğini kenarda tutarak, MİT’i sadece MİT’in deşifre edebileceği gerçeğini göz önünde bulundurmak gerekir.” Öyle ki, 15 yıla yakındır yürütülen “Selam terör örgütü soruşturması kapsamında İran istihbaratıyla çalıştığı iddia edilen Metin Fidan’ın, yine iddia edildiği gibi Hakan Fidan olması halinde açıklanabilecek bir durum olarak karşımıza çıkıyor.”
Başbakan bu “sızıntıyı” çok iyi kullandı. Bu sızıntı üzerinden “yeni bir casusluk soruşturması başlatıldı.” Yine, bu soruşturmanın MİT ile birlikte yürütüldüğü iddia edilmekte. Muhtemel sonuçları ise “bu sızıntıyı ifşa ettiği iddiasıyla birçok çevrenin hedef yapılacağı noktasıdır.” Halbuki bu tür bir dinlemenin failleri, evvela o odanın içinde aranmalı ve ilk önce onlar sorgulanmalıydı…