Esasen Gezi İsyanı sonrasında “Bizimle değilsin!” mesajını Erdoğan’a veren bu güçler, yolsuzluk operasyonu ve sonrasında “paralel devlet” maşası ile kafasına kafasına vuruyor Küresel sermaye güçleri bir zamanlar pamuklarla sarmalayıp sırtını sıvazladığı AKP’yi, şimdilerde hiç acımadan attığı art arda yumruklarla darbeliyor. Ama yavaş yavaş, yıpratarak, etkisizleştirerek… AKP’yi, onca yıldır beraber inşa ettikleri rejimin tepesinden tereyağından kıl […]
Esasen Gezi İsyanı sonrasında “Bizimle değilsin!” mesajını Erdoğan’a veren bu güçler, yolsuzluk operasyonu ve sonrasında “paralel devlet” maşası ile kafasına kafasına vuruyor
Küresel sermaye güçleri bir zamanlar pamuklarla sarmalayıp sırtını sıvazladığı AKP’yi, şimdilerde hiç acımadan attığı art arda yumruklarla darbeliyor. Ama yavaş yavaş, yıpratarak, etkisizleştirerek…
AKP’yi, onca yıldır beraber inşa ettikleri rejimin tepesinden tereyağından kıl çeker gibi çekmek isteyen güçler; o arada, halen anayasal güvence altına alamadıkları rejime zarar gelmesinden ve patlamaya hazır olan bölgeyi fitillemekten korkarak görevlerini tamamlamak istiyor.
Alışıktık biz, sabahları Erdoğan talimatlı operasyon yapılmasına… Devrimcilere, Kürtlere, Alevilere…Yasadışı dinlemeler, yalan ve uydurma delillere dayanılarak yapılan operasyonlar… 21 Eylül 2010’da “Devrimci Karargah” ve daha başkaları…
Bir zamanlar, muhalefeti ezmek için gittiği her yerde miting kürsülerinden “kasetleri elimizde” diye bas bas bağıran Erdoğan, o görüntülerin de montaj olduğunu söylüyor mu?
Eh, gün oldu devran döndü, şimdi çarklar tersten dönüvermeye başladı.
17 Aralık sonrası ses kaydı destekli Erdoğan hedefli operasyon, “yeni rejimin padişahı”nı tahttan indirmeye gelen muhafızların ayak sesi sadece. Arkası gelecek belli.
Senden büyük güçler var
Yolsuzluk operasyonuna karşı atağa geçen AKP, kurmaya çalıştığı rejimin merkezinde kendisinin olmasını garantileyen uygulamalarla “Führer”leşme eğilimi sergiliyor. Operasyonla birlikte iyice paniğe kapıldı ve devletin mevcut yapısında kapsamlı değişiklikler yapmaya, adeta “Bu rejim benim, bana dokunamazsınız” der gibi, kendini halen ayakları sağlam olmayan rejimin merkezine zincirlemeye çalışıyor.
İnternet, MİT ve HSYK yasasında yaptığı değişikliklerle kendi güvenliğini sağlama almaya çalışan AKP, küresel sermaye güçlerinin taleplerine karşılık veremeyişinin yanında uluslararası ilişkilerinde de dibe boylamayı imzalamış oldu. Nitekim öyle de oldu.
Esasen Gezi İsyanı sonrasında “Bizimle değilsin!” mesajını Erdoğan’a veren bu güçler, yolsuzluk operasyonu ve sonrasında “paralel devlet” maşası ile kafasına kafasına vuruyor. Günlere yayarak ve süreklileştirerek. Çin işkencesi misali.
Eski yöntemler, yeni bir süreç
Bu krizden çıkmayı, rejimi kendisine bağlayarak başarabileceğini düşünen AKP, attığı her adımda başka bir tokat yiyor.
Üstüne yapışan pislikleri onları beraber planlayıp hayata geçirdiği Cemaat’ e atarak kurtulabileceğini düşünen Erdoğan, son ana kadar savaşmayı tercih ediyor belli ki.
O pislikler ne kadar çitilersen çitile çıkmaz bay Erdoğan!
Düşmanımın düşmanı dostumdur!
Cemaat ile beraber tasfiye ettiği orduyu, Cemaat’ ten hesap sormaya kışkırtan ve bir yandan da, elindeki kan daha kurumadan Roboski ve Paris Katliamı’nın hesabını sormak için Kürt hareketini Cemaat’ e karşı harekete geçmeye çağıran AKP, krizden güçlenerek böyle çıkacağını planlıyor.
Evet, çok açık değil mi, önceleri Cemaat’le birlikte vurduğu “düşman” güçleri, şimdi sanki kendisi masummuş gibi Cemaat’e karşı kışkırtıyor. “Taşra kurnazlığı” taktikleriyle devlet içinde konumlanmış Cemaat kadrolarını etkisizleştirmeye çalışan AKP, içine sürüklendiği politik kaosu böyle sönümlendireceğini düşünüyor.
Peki, sağına soluna hiç mi bakmıyor? Evet, işte tam da her yerdeler, devletin bütün stratejik merkezlerde yuvalanmış küresel ve yerel sermaye güçleri. Cemaat sadece onların bir maşası, tıpkı kendisi gibi.
Şimdi daha yüksek sesle: Bu pisliği halk temizler!
Sistemin çarkına işlemiş adaletsizlik, ayyuka çıkan yolsuzluk, halkın orasından burasından çalarak istifledikleri paralar, yalanlar,… Şimdi meşruluğu kaybolan bir iktidar var sahnede, çıplak. Az kaldı inecek.
Krizi fırsata çevirecek halk güçlerinin duruma el atma koşulları mevcut. Bu sürecin kurucu adayları mevcut. Halkın talepleri doğrultusunda akabilecek bir sürecin önü halk güçlerine sonuna kadar açık.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.