Gezi isyanını, orada gösterdikleri direnişi arkasına alan kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Gezi’nin güçlü, cesur, direnen kadın figürünü öne çıkarıyor Yazılı tarih, erkeklerin hikâyelerini anlatır. Tarihsel olaylarda kadınların herhangi bir müdahalesi veya yönlendirmesi olmuş olsa bile, bundan asla bahsedilmez. Türkiye’nin yakın tarihini değiştiren Gezi direnişi ise, gizlenip saklanamayacak derecede kadınların yön verdiği ve akışını […]
Gezi isyanını, orada gösterdikleri direnişi arkasına alan kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Gezi’nin güçlü, cesur, direnen kadın figürünü öne çıkarıyor
Yazılı tarih, erkeklerin hikâyelerini anlatır. Tarihsel olaylarda kadınların herhangi bir müdahalesi veya yönlendirmesi olmuş olsa bile, bundan asla bahsedilmez.
Türkiye’nin yakın tarihini değiştiren Gezi direnişi ise, gizlenip saklanamayacak derecede kadınların yön verdiği ve akışını değiştirdiği bir direniş oldu.
Simgeleriyle, sloganlarıyla, öğrettikleriyle, tüm deneyimleriyle kadınların direnişi olarak tarih de yerini alacak.
Kadınların hikâyelerinin de anlatıldığı bir tarih olacak.
Anamızın karnında öğrendik, Gezi’de göstermek nasip oldu.
Kadınların yoğun ve etkin katılımlarıyla bir kadın direnişine dönüştü Gezi… Kadınlar barikatların en önünde direnerek, “özgürlüğü uğruna her şeyi göze alan” yeni bir kadın duruşu yarattılar.
Kırmızılı ve siyahlı kadınla polisin şiddeti karşısında kadınların, kaçmadan, korkmadan dimdik duruşunu izledik. Şiddeti evde, sokakta, işte, yaşamın her alanında yaşayan kadınlar, polisin karşısında “Bu da bir şey mi?” dercesine direndiler.
Sapan atan teyze, zincir eylemi yapan annelerle kadınlar için direnmenin yaşı olmadığını öğrendik. Karşımızdakini, eril küfür etmeden de nasıl aşağılayabileceğimizi, bir cinsin diğeri üstünde hegemonyası olmadan da yaşayabileceğimizi, tacizsiz, şiddetsiz bir dünyanın mümkün olduğunu…
Gezi direnişi, kadın hareketinin yıllardır verdiği mücadeleyi “bir avuç marjinal feminist” diye adlandıranların suratına bir tokat gibi çarptı.
Kadınların Gezi’ye katılımlarının belirleyiciliği, yıllardır feminist mücadelenin içerisindeymiş gibi politik olmaları, elbette kadın özgürlük mücadelesinin bir sıçrama noktasıydı.
Aslında annemizin karnında öğrendik, Gezi’de göstermek nasip oldu.
Kadınlar, Gezi’den sonraki ilk 8 Mart’ı coşkuyla karşılıyor
Gezi de gösterdikleri direnişi arkasına alan kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Gezi’nin güçlü, cesur, direnen kadın figürünü öne çıkarıyor.
Belki de Türkiye’de ilk defa bu kadar güçlü, canlı, farklı bir 8 Mart hazırlığı yaşanıyor.
Her güne yeni bir ses kaydıyla uyanıyoruz. Hükümetin yolsuzluklarının ayyuka çıktığı buna rağmen zeytinyağı halini aldığı; uçurumun dibinde bir Türkiye’de yaşamaya çalışıyoruz.
Yerel seçimler yaklaşırken ve hemen öncesinde bu denli “sıcak saatler” yaşanırken, elbette 8 Mart’ın ana teması da bu gündemlerden etkileniyor.
Yaşamın her alanını direnişe çeviren kadınlar, evlerinden, iş yerlerinden, kampüslerden çıkıp; geceleri, sokakları ve kendilerinden çalınan yaşamı yeniden almak için alanları dolduracaklar.
Krizin faturasını kendilerine kesmeye çalışan, çıkardığı yasalarla kadınları düşük ücretlerde çalışmaya, eve kapanmaya zorlayan devlete karşı sokaklarda olacaklar.
Yerel yönetimlerde kadın iradelerin oluşması, kadınların korkmadan yaşayabildikleri, kendilerini özgürce ifade edebildikleri kentlerin inşası için haykıracaklar.
AKP hükümetinin hedef tahtasından inmeyen genç kadınlar, iktidarı boyunca ötekileştiren, aşağılayan ve taciz eden AKP’den hesap soracaklar.
Kadınlar bu 8 Mart’ı sanki ilk defa sokaklara çıkıyormuşçasına heyecanla, yeniden Gezi’yi yaşıyormuşçasına coşkuyla, dünyayı değiştirebilecek kadar büyük bir güvenle, cesaretle ve neşeyle karşılıyorlar. Bu daha başlangıç, gerisini siz düşünün.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.