Konuya daha önce olduğu gibi ‘site engelleme’, ‘muhafazakarlaştırma politikası’ olarak bakamayız. Sansür yasasının nedenini ve hayatımızdan neler götürdüğünü iyi idrak etmeliyiz. Ancak böyle ‘pornoculara karşı savaşıyoruz’ veya ‘güvenli internet’ safsatalarını boşa çıkarabiliriz “Ben güce güç demem, güç benim olmadıkça!” Bu mottodan yola çıkarak iktidar, internette yasaklamalar yaparak bir gücü kontrol altına almaya çalışıyor. Bunun altında başka […]
Konuya daha önce olduğu gibi ‘site engelleme’, ‘muhafazakarlaştırma politikası’ olarak bakamayız. Sansür yasasının nedenini ve hayatımızdan neler götürdüğünü iyi idrak etmeliyiz. Ancak böyle ‘pornoculara karşı savaşıyoruz’ veya ‘güvenli internet’ safsatalarını boşa çıkarabiliriz
“Ben güce güç demem, güç benim olmadıkça!” Bu mottodan yola çıkarak iktidar, internette yasaklamalar yaparak bir gücü kontrol altına almaya çalışıyor. Bunun altında başka bir şey aramamalıyız
Aslında internette zaten varolan sansür, yeni bir yasa tasarısı ile tekrar gündeme geldi. Ancak bu sefer diğer sansürlerden çok farklı. Daha önce siteleri çeşitli gerekçelerle kapatanlar, içeriklerin silinmesini talep edenler veya insanların kendisine otosansür uygulamasına sebep olanlar tüm bu baskıcı uygulamalarına rağmen interneti kontrol altına almayı başaramamışlardı. Üstelik internetteki tehlike artık sadece muhalif kesim değil onlar için; şimdi “paralel yapı” dedikleri ama eskiden “dost” dedikleri bizim için her zaman “halk düşmanı” olan cemaat kesimi de bir tehlike. Ve tüm bu tehlikelere karşı artık yeni bir yol gerekli: İnternette sıkı yönetim.
İnternet sansürünü müstehcenliği engelleme olarak değerlendirmek ve sadece AKP’nin muhafazakarlaştırma politikası olarak yorumlamak büyük bir hatadır. Sansür herkes içindir. Bunu örgütlemek yerine insanları muhafazakarlık üzerinden kutuplaştırma projelerine ortak oluyoruz.
Yeni sansür yasası ile ilgili genellikle “yeni yasa neler getiriyor, neden karşıyız” başlıklı yazılar okuduk. Halbuki neden sansür var sorusuna tam olarak yanıt veremedik. Özellikle –kendi çevrem olan- bilişim emekçileri çevresinde sorulan neden sorusuna yanlış yanıtlar verildi. Ve belki de bu noktada “neden?” sorusuna doğru yanıt veremediğimiz için internet sansürüne karşı çıkanlar AKP’nin en büyük oyunlarından birisine kapıldılar: Kutuplaştırma. Zira AKP yaptığı yasaklamaları ve baskıları kendi kitlesine “güvenli internet” olarak gösterirken, karşısında duranları da “pornocular” olarak gösteriyordu. Tıpkı geçmişteki dostlarını şimdi “paralel yapı” olarak gösterdikleri gibi.
2011’de ekmeklerine yağ sürdük. Çünkü o zaman “neden sansür var” sorusuna verdiğimiz yanıtların başında “hükümet halkı muhafazakarlaştırmaya çalışıyor” geliyordu. Elbette bu amaçlarından birisi ancak denedikleri daha büyük bir şey vardı. O gün “biz interneti kapatırsak ne olur” sorusunun bir provasını yaptılar. 2011 yılında yaptıkları sansür girişimini; kendi kitlelerine “güvenli internet” olarak gösterirken bize “biz müstehcenliğe karşıyız” şeklinde gösterdiler ve 15 Mayıs 2011’de sokağa çıkanların temelde muhafazakarlaştırma politikalarına karşı çıkmalarını sağladılar. Halbuki konu müstehcenlik değil, özgürlüklerin elimizden alınmasıydı. İşte kutuplaştırma burada çalıştı. AKP seçmeni gözünde eylemciler bir anda porno düşkünü konumuna geçti. Ve AKP aslında herkes için gelen yasakları bir anda meşru zemine oturtmuştu.
2011’de yapmaya çalıştıklarına rağmen internete sansürü fiilen getiremediler. Hatta sansürün yanı sıra otosansürü dahi getirmekte zorlandılar. Bunun en güzel örneklerini tüm baskılara rağmen Haziran İsyanı’nda ve daha sonra gelişen süreçte gördük. İnsanlara gönderdikleri twitlerden dolayı cezalar kesmeye çalışmaları, yürüttükleri dezenformasyon çalışmaları, lobi çalışmaları, yumurta hesap operasyonları[1] başarısız kaldı. Bunun üzerine yeni bir döneme geçildi ve 23 Aralık 2013’te TİB(Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı)’in başına MİT kökenli Ahmet Cemalettin Çelik getirildi. Bu hamle internette ve diğer iletişim araçlarında sıkı yönetimin habercisiydi.[2] TİB’e getirilen yeni başkan yetmez, o başkana bir de olağanüstü yetkiler vermek gerekliydi. Ve verildi. Artık Türkiye’deki tüm internet sadece bir kişinin kontrolünde. Hükümete karşı bir şey mi paylaştın, bir şey mi yazdın? Eski MİT’çi yeni TİB’ci biletini keser! Anayasal haklar, insan hakları mı? Bu ülkede bazı kesimler için zaten hak-hukuk hiç var olmadı.
Ülke tarihinin en büyük toptan gözetimiyle ve fişlemesiyle karşı karşıyayız. 17 Aralık 2013 tarihinde başlayan bir yolsuzluk operasyonuyla karşı karşıya kalan AKP, buna benzer bir durumla bir daha karşılaşmamak için, TİB vasıtasıyla, iletişim organları üzerindeki denetimi kendi kontrolü altına alıyor. Bundan sonra TİB, her türlü veriyi temin edebilecek, denetleyebilecek, yorumlayabilecek, işleyebilecek; istediği veriye erişimi kesip halkın haber alma hakkını engelleyebilecek. Bu yüzden konuya daha önce olduğu gibi “site engelleme”, “muhafazakarlaştırma politikası” olarak bakamayız. Sansür yasasının nedenini ve hayatımızdan neler götürdüğünü iyi idrak etmeliyiz. Ancak böyle “pornoculara karşı savaşıyoruz” veya “güvenli internet” safsatalarını boşa çıkarabiliriz.
Ve elbette, sansüre karşı, fişlenmeye karşı aktif olarak mücadele etmeliyiz. AKP ne kadar bizim verilerimize ulaşmak istiyorsa biz o kadar verilerimizi gizlemeliyiz[3]. Sansüre karşı yeniden sokaklarda olmalıyız! Çünkü ele geçiremedikleri bir internet bir de sokak kaldı. Ancak sokağa “internet yasaklarına hayır!” diyerek değil, “özgürlük” diyerek çıkmamız gerekiyor. “İsyan, devrim, özgürlük” sloganındaki özgürlük!
Güven Atbakan
Osmangazi Üniversitesi
Matematik ve Bilgisayar Bilimleri, 4’üncü sınıf
[1] – Twitter’da kullanılan sahte hesaplara “yumurta hesap” denilmektedir. Akp’nin Twitter’da kendi gündemini oluşturmak için sahte hesaplar kullandığına yönelik delil niteliğinde sayılabilecek bir ekran görüntüsü: http://pasteboard.s3.amazonaws.com/images/1NdIwnaX.png
[2] – TİB’in başkanlığına MİT kökenli birisinin getirilmesini, İçişleri Bakanlığı’na Efkan Ala’nın getirilmesi ile birlikte yorumlayabiliriz. Birisi sokağı bastırmak için getirilmiş Bakan, diğeri interneti susturmak için getirilmiş bir başkan. Bir yanda güvenlik bahanesiyle gözünü kırpmadan eylem yapan insanları öldürtebilecek bir İçişleri Bakanı; diğer yanda müstehcenlik-hakaret-kişisel haklar(?) bahanesiyle internetin fişini çekebilecek TİB Başkanı. (Burada elbette insan ölümü ile internet kesintisi bir tutulmamıştır. Konumları gereği yapabilecekleri uç hamlelere örnek verilmiştir.)
[3] – İnternet’te takip edilmeye, fişlenmeye karşı alabileceğiniz basit önlemler var. https://kemgozleresis.org.tr/tr/ adresindeki işlemleri yaparak ve bu adresi paylaşarak internette “pasif direniş” gerçekleştirebilirsiniz.
[4] – Sansüre karşı daha teknik bilgiler edinmek ve siyasi-eleştirel yazılar okumak istiyorsanız https://network23.org/kame adresini ziyaret edebilirsiniz.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.