Çok şükür ki, bu günleri de gördük. Ya bir de göremeseydik, neler kaybetmiştik şimdi neler, neler;… ohooo!… Şu an ki “nursuz/uğursuz/meşum” durumu nasıl resmedebilirdik ki; gelecek nesillere nasıl anlatabilirdik ki?… 02 Şubat 2014, Mimarlara Mektup, Metin Karadağ Hiç!… “Kitch!…” Neyse ki bu halimize de çok şükür; artık fotoğraflayabiliyoruz da gösterebiliyoruz… Artık şu an ne dediğimi bilmeden konuştuğumdan/yazdığımdan emin […]
Çok şükür ki, bu günleri de gördük. Ya bir de göremeseydik, neler kaybetmiştik şimdi neler, neler;… ohooo!… Şu an ki “nursuz/uğursuz/meşum” durumu nasıl resmedebilirdik ki; gelecek nesillere nasıl anlatabilirdik ki?…
02 Şubat 2014, Mimarlara Mektup, Metin Karadağ
Hiç!… “Kitch!…”
Neyse ki bu halimize de çok şükür; artık fotoğraflayabiliyoruz da gösterebiliyoruz…
Artık şu an ne dediğimi bilmeden konuştuğumdan/yazdığımdan emin olabilirsiniz… Ben ne dediğimi bilmediğimden eminim… Çünkü, bu görüntüler karşısında “aklımın jiroskopu” nasıl işlediğini unutmuş gibi; sanki ağzıma her geleni söyleyebilirmişim gibi…
Aklım bir yere konmadan uçuyor da uçuyor, savruluyor bütün bu “Kitch” görüntüler arasında…
Beşiktaş İskele Meydanı’ndan yukarıya çıkan Barbaros Yokuşu’nun bitiminde; Yıldız Teknik Üniversitesi’nin önünden viyadük geçişi yapan köprünün, hangi malzemelerle kaplandığına dikkat ederseniz, siz belki bu marifetin sırrını çözebilirsiniz.
Bunun, İmar Kanunu’na yeni değişiklikle eklenen, yerel yönetimlerin “Estetik Komisyonu”nun marifeti olduğunu“şıp!” diye anlarsınız…
Bu sadece bir örnek, diğerlerini; kentteki tüm “köprü altı” faaliyetlerine biraz dikkat ederek görebilirsiniz.
Fotoğraflara bakınız, köprünün brüt beton ayakları, “taş fırın/şömine görünümlü, yapıştırma taş duvar, aslında beton taş kaplama…”
Köprü altı tavanının kutu kiriş bölümü, “ahşap lambri görünümlü, köpük/strafor kaplama…”
Daha bitmedi…
Yine köprü altı tavanının kenar bölümleri ise “ıslak zeminlerde kullanılan, alacalı mermer desenli fayans görünümlü, köpük/starfor kaplama…”
Daha ne istersiniz; başka bir şekilde ifadeye gerek var mı?
İstanbul’da berbat edilebilecek her şey sanki bitti ve üstüne bir de bu tür “Kitch” estetiksizle, kenti boğmaya sıra geldi…
İlçe belediyelerinin içinden geçen ana yollar, İ.B.B.’nin yetki ve sorumluluğunda olduğuna göre, bu “muhteşem acul” görüntülü durumun sorumlusu da İ.B.B.’nin kente bakan “Estetik Komisyonu” olsa gerek…
Harcı alem hacı ağa soylu rüşvetçilerin var olmayan mimari anlayışlarındaki, “Bu olmamış, bu da olmamış,… bu olmuş… Çünkü ben yaptım oldu!…” estetiksizlik anlayışlarına “böylesine bir Kitch” ölçü getirmek gibi bir keyfiyet(!) geliştirmelerinin gerçek sorumlusu olan “Estetik Komisyoncuları” kimler acaba?… Bildiniz…
Bu köprü, sanki yıllardır iktidar tarafından “anıtsal boyutta” sinsice inşa edilen “Rüşvet ve Yolsuzluk” yığınının en üstüne kondurulmuş bir “tüy” özelliğine sahip… Tek başına bir “şahika” sayılır… Ortaya bu kadar “Rüşvet ve Yolsuzluk” edince üstüne “tüy de dikmek” ihtiyacı duymuşlar demek ki…
Hani Cem Yılmaz, gösterilerinde “Aranızda doktor var mı?…” diye sorduğunda; salondaki bütün doktorların nasıl da içlerinden “Eyvah, soru soracak!…” diye oturdukları koltuktan aşağıya kaykılarak, kaybolmaya çalıştıkları durum vardır ya; işte öyle…
Sanki “Aranızda mimar var mı?…” diye seslenmiş de hep birlikte aşağı doğru kaykılıyormuşuz gibi bir his var içimde… “Eyvah, beni fark etmesin de;… Aman bana soru soramasın da!… Şşş kaykılın, kaykılın ve kaybolun!…”
Daha ne kadar rezil olunabilir ki?… “Mimaaar, papucu yarım, çık dışarıya ‘Kitch’ yapalım!…” gelmiyor musun? Peki o zaman bizden günah gitti; “Köprü altı cam caaam, seni öptü topkafa amcaaan!…”düzeysizliğinden ne farkı var?…
Bol curcunalı bu durumumuzu bir film olarak hangi sinema yönetmeni en iyi biçimde yansıtabilirdi acaba?:…
Gözünüzün önüne getirin lütfen; Ertem Eğilmez’in “Arabesk”i, gibi yok!…; Federico Fellini’nin “Amarcord”u gibi, yok!; ya, Emir Kusturika’nın “Underground”u gibi, yok!…
Peki, “Daha da çarpıcı bir film olsun!…” gibi bir seçenek geliyor mu aklınıza?
Aslında sinema sanatına saygımızdan; böylesi bir absürtlüğe rahatça “Hiç gerek yok!…” diyebiliriz… Çünkü “saçmalığı kendisinde olan” bir “Kitch!” var karşımızda… Çünkü, bu fotoğraflar her şeyi apaçık anlatıyor.
“Yeter, rahat bırakın bu kenti!…”
“Rüşvet ve Yolsuzlukla” büyüttüğünüz “Kitch”iniz, her yerden görünüyor artık!…