Adana’da yakalanan TIR’daki mühimmatlar, kaçırılan gazetecinin söyledikleri, Reyhanlı patlaması, istihbarat örgütleri… Hepsiyle ilgili ortak bir isim var: Heysem Topalca. Gazeteci Bünyamin Aygün, Heysem Topalca ile görüşürken kaçırıldı. Suriye’de El Kaide yanlısı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü tarafından kaçırıldığını tahmin eden Aygün, 40 gün tutsak kaldıktan Türkiye’ye döndü. Aygün’ün, Topalca’yla ilgili anlattıklarına göre, sorgusunda tercümeyi […]
Adana’da yakalanan TIR’daki mühimmatlar, kaçırılan gazetecinin söyledikleri, Reyhanlı patlaması, istihbarat örgütleri…
Hepsiyle ilgili ortak bir isim var: Heysem Topalca.
Gazeteci Bünyamin Aygün, Heysem Topalca ile görüşürken kaçırıldı. Suriye’de El Kaide yanlısı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü tarafından kaçırıldığını tahmin eden Aygün, 40 gün tutsak kaldıktan Türkiye’ye döndü.
Aygün’ün, Topalca’yla ilgili anlattıklarına göre, sorgusunda tercümeyi Topalca yapıyordu. Sorguda Heysem Topalca ile ilgili tek soru sorulmadı, Topalca bu durumu “kendisinin ÖSO’nun önde gelen isimlerinden olmasına” bağlıyordu.
Topalca’yla 17 gün aynı hücrede kalan Aygün döndüğünde şunları anlattı:
“Heysem bana öldürülmeyeceğimizi söyledi, bunu nereden anladığını sorudum. Beş kez esir alınmış Esad tarafından ya da başka gruplar tarafından. Davranışlarından bize getirdikleri yemekten, sorgularından bunu anlıyorum dedi. Bir sorgudan sonra çok acemi ya da başka bir sorgudan sonra bunlar profesyonel diyordu. Oradan da anlıyorum ki Heysem hangi işi yapıyorsa onu iyi yapıyordu.”
“Ahrar-u Şam grubu beni almaya geldiğinde yanında yine Heysem vardı. Kapı açıldı, yerde dizlerimin üzerinde oturuyordum, içeriye Heysem girdi, ‘Abi merak etme kurtuldun sen, ben geri geleceğim, şimdi senin pazarlıkların devam ediyor’ dedi.”
Suriye uyruklu bir Türkmen olan Heysem Topalca’nın adını ilk olarak Adana’da içi mühimmatla dolu TIR’ın yakalanmasında ve 52 kişinin öldürüldüğü Reyhanlı patlamasında duyduk. Türkiye’de El Kaide bağlantısı ve kaçakçılık suçundan emniyette kaydı bulunan Topalca, iki kez gözaltına alınmasına rağmen serbest bırakıldı.
Reyhanlı’da 11 Mayıs 2013’te 52 kişinin ölümüyle sonuçlanan patlamanın şüphelileri Yusuf Nazik ve Mehmet Gezer ifadelerinde, “Topalca, bizi tuzağa düşürdü. Reyhanlı’dan mal geçirmek için işbirliği yapıyorduk. Patlamada kullanılan minibüsler kaçakçılık için hazırlanmıştı. Bu adam eskiden beri kaçakçılık yapar. Hem Reyhanlı bölgesinden hem de Yayladağı’ndan geçiş yapabiliyor. Biz Reyhanlı’ya yanaşamıyoruz bile. Oralar cihatçıların elinde” dediler.
Adana polisince “uyuşturucu ihbarı” üzerine durdurulan ve içinden havan mermi gövdesi ve rampaları çıkan TIR’ın şoförü de, “Ağustosta Konya’da bir tornacıya 20 bin adet “sondaj malzemesi” siparişi veren ve hazırlanan 1179 adet malzemeyi TIR’la alan” Heysem Topalca’dan bahsediyordu:
“Demir malzemeyi Reyhanlı’da bana söylenen adrese götürdüm. Teslim ettiğim yer, jandarma korumasında olan, etrafı çevrili bir yerdi. Oraya girebilmek için jandarma kontrolünden geçiyordum. Bizim TIR’dan önce bir araç duruyordu, onunla konuştular. TIR’ı aramadılar, kasasına bakmadılar. Sonra karakol binasının 200 metre ötesinde etrafı çevrili bir alana yükü boşalttım.”
TIR’lar bir kez daha ve bu kez Milli İstihbarat Teşkilatı’nın olduğu açıkça belirtilerek gündeme gelmişken, eski TIR’ları da unutmamalı.
El Kaide, El Nusra ya da IŞİD adına savaştığı düşünülen, belki de Aygün’ün sorgulamasında aktif görev almış olan Topalca’nın Türkiye’deki bağlantılarının ortaya çıkarılması, MİT’in TIR’larının ve silah sevkiyatının aydınlatılması açısından önemli.
Ve belki o zaman şu soruların yanıtlarını da öğrenebiliriz:
Topalca söylendiği gibi istihbarat elemanı mı? Öyleyse kimin adına çalışıyor?
Jandarmayla ya da devlet görevlileriyle ne gibi bağlantıları var?
Türkiye’de kimlerle ne amaçla bağlantıda?
Türkiye-Suriye sınırından silah ticareti yaparken başka hangi ülkelerle bağlantı kuruyor?
Sınırlardan silah kaçırmak dışında başka görevleri de var mı?
Reyhanlı patlamasındaki rolü ne?
Silahla yakalanmış olmasına rağmen neden hiç tutuklanmadı?
Bu sorular, eğer siyasi iktidarla ilgili konjönktür değişirse, Uluslararası Adalet Mahkemesi’nde görülen, Türkiye’nin sanık olduğu bir davanın konusu da olabilir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.