Her yerde vardırlar, savaştan ganimet sağlayacak patronlarının maşasıdırlar ve emin olun yanlarında mantar tabancası patlasa korkudan kaçacak delik ararlar! Bilebildiğimiz, bir yerlerden emir alırlar, savaş kışkırtıcılığı yapmak için insanlıktan, demokrasiden ve engerek kıvraklığında her türlü argümandan yararlanırlar. Dünyanın her yerinde böyledir… Biz ülkemizdekilere bakalım… Bunlar, Irak işgalinde etekleri zil çala çala liberal müdahaleciliğin bayraktarlığını yaptılar, […]
Her yerde vardırlar, savaştan ganimet sağlayacak patronlarının maşasıdırlar ve emin olun yanlarında mantar tabancası patlasa korkudan kaçacak delik ararlar! Bilebildiğimiz, bir yerlerden emir alırlar, savaş kışkırtıcılığı yapmak için insanlıktan, demokrasiden ve engerek kıvraklığında her türlü argümandan yararlanırlar. Dünyanın her yerinde böyledir…
Biz ülkemizdekilere bakalım… Bunlar, Irak işgalinde etekleri zil çala çala liberal müdahaleciliğin bayraktarlığını yaptılar, sanki hayırlı bir örneği varmış gibi. Şimdi Suriye’de daha çok kan dökülmesi için yollanan silahları savunuyorlar. Bugüne kadar akan kanın bir müsebbibi de kendileri değilmiş gibi!
Liberal müdahaleciliğin Arap Baharı’ndaki fırsatçı maşaları ‘siyasal İslamcı hareketler’ (İhvan), Irak, Kafkasya ve Afganistan’tan ithal gözü dönmüş yobaz katiller (IŞİD-El Nusra), yabancıların desteğindeki cilalanmış tabansız örgütler (HSO), üç kuruş için boğaz kesen aşiretler (Libya’da sürüsüne bereket), Mali’de güzelim Sufi kültürünü yerle bir edenler (Selefiler)… Ne bekliyorduk ki, bu güruha bel bağlayanlar Suriye’de yıkmaya çalıştıkları diktatörlüğü bile mumla aratacak kadar rezil olur!
“Nasıl bir utanmazlıktır bilinmez” diyemeyeceğim, sicillerini bildiğimden… Düne kadar koro hâlinde asla silah yardımı yapmadıkları söyleyen bu savaş borazanları, TIR’lar durdurulup foyaları meydana çıkınca, tükürdüklerini yalıyorlar. Mesela AK Medya’nın tetikçisi Yeni Şafak’ta bir ‘hükümet sözcüsü’, 2011 nisanında alınmış operasyon kararlarını sayıp döküyor, üç yıl boyunca TIR’ların zaten Suriye’ye gittiğini, 200 milyon dolar para harcandığını söylüyor! Karar daha üç beş protesto gösterisi varken, ortada mülteci yokken alınıvermiş. Dandik istihbaratla kime yollandığı bilinmeyen silah rezaleti çıkar da ortaya. Acı olan o ki, koca Türkiye’nin Suriye stratejisi çoğu fos, abartılı, yanlı, yalan yanlış çıkan bu dandik istihbarat üzerine kuruldu!
Bir başka AK Medya bileşenine bakalım… Kendini hâlâ ‘liberal demokrat’ diye yutturmaya çalışan profaşist bir manipülatör buyurmuş ki, “Çok daha fazla TIR gitmeli”… Engerek kıvraklığıyla, meseleyi Taksim Anıtı’na kadar getirmiş, Romalı Perihan bile bu denli kıvırtamaz vallahi! Kurnaz ya Kurtuluş Savaşı’na bağlayacak! Sovyet komutanları General Frunze ev Mareşal Voroşilov ileAtatürk yan yanaymış… Demesi o ki Sovyetler Kuvvayı Milliye’ye silah göndermeseymiş savaş kazanılır mıymış. Bak ne güzel, bir taşla iki kuş vuracak ya kurnaz, ‘o silahlar olmasa Türkiye Cumhuriyeti kurulamazdı’ diye Kurtuluş Savaşı’nı aşağılarken, Suriye’deki ciğer yiyen kafa kesen tecavüzcü kiralık katillerle işgal güçlerine direnen bu halk ordusunu bir tutacak!
‘Soldan’a da kıvırtıyor ya, yemez! Hiç İspanya İç Savaşı’ndaki Uluslararası Tugaylar’a falan girmiyorum! Naziler’in faşistlere verdiği askerî desteği pas geçiyor. Gizliden sempatisi vardır o Katolik soslu faşist diktatöre, ne de olsa o da muhafazakâr!
Bu ve bunun gibiler bugüne kadar yüzlerce dezenformasyon yaydı. İbretlik bir örnekle yetineyim. ‘Fırın vuruldu’ adı altında militanların bembeyaz ekmeği kan gölünün ortasına yerleştirilirken mizansen görüntüleri geldi de kullanmadılar. Ertesi günü bir fotoğraf karesini bastılar kıt zekâlar için. Suudi istihbaratının katakullisiyle kimyasal silah kullanıldı, ABD coşup askerî müdahale yapsın diye duacı oldular. Hani sarin gazı da Adana’da bu katillerin otomobilinde yakalandı ya, bunu ne zaman savunacaklar merak içindeyim. Bunlar savunur da!
Şimdi 55 bin foto çıktı ortaya, el-Muhaberat yapmış olabilir mi, çok mümkün. Mizansen olabilir mi, bu da çok mümkün, hele ki sponsor Katar ise! Suriye’de iş vekâleten kirli savaşa döküleli çok oldu. İşin içinde petrol de var, her türlü iktidar hırsı da, Şam’da namaz kılma rüyaları da!.. Bu sebeple ölüyor yüzbinler, Alevi’si, Sünni’si, Hıristiyan’ı, Kürd’ü, birileri sadece ümmetlerine gözyaşı döküyor!
Başından beri rejim değişikliği hedefli silahlı mücadeleye girişildiğinde ikaz eden; otokratik bir rejimin dönüştürülebilmesi için yangına körükle gitmek yerine uzlaşma öneren ve savaşı sorgulayanlara, yalanlara kanıp küfredenlere şunu hatırlatayım… Bir koyup üç alacak küçük emperyal kuklalar, daha önce herkesi ‘kimyasal silah’ yalanıyla kandırmaya kalktı, Irak’ta bu sebeple sizin ‘ümmet’iniz ölüyor hâlâ! Sorun kendinize en baştan Müslüman katili kim, bebek katilleri kim, mezhepçiler kim diye…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.