Sevgili Ezop. Masalını okudum. Çok mütehassıs oldum. Okudukça tatlı tatlı uykuya daldığım masalın bu kez beni uykumdan etmeye başladı. Geceleri uyku tutmuyor. Neden masalı eksik bıraktığın hep aklımı kurcalıyor. Yoksa sizin zamanınızda başka hayvanat yok muydu? Kartal, Kedi ve Domuz masalı: “Kartal yuvasını ihtiyar bir meşe ağacını tepesine yapmıştı. Bir yaban kedisi de bu ağacın […]
Sevgili Ezop. Masalını okudum. Çok mütehassıs oldum.
Okudukça tatlı tatlı uykuya daldığım masalın bu kez beni uykumdan etmeye başladı. Geceleri uyku tutmuyor.
Neden masalı eksik bıraktığın hep aklımı kurcalıyor. Yoksa sizin zamanınızda başka hayvanat yok muydu?
Kartal, Kedi ve Domuz masalı:
“Kartal yuvasını ihtiyar bir meşe ağacını tepesine yapmıştı. Bir yaban kedisi de bu ağacın ortasındaki bir kovukta yaşıyordu. Yerde ise domuz, yavrularıyla birlikte huzur içinde yaşıyordu. Yaban kedisinin hainliği olmasaydı belki her şey daha güzel olabilirdi. Fakat yaban kedisi hainlik peşindeydi. Bir gün kartalın ziyaretine gitti ve ‘komşum aşağıdaki domuzun ne yaptığını hiç bilmiyorsun… Ağacın kökünü yiyip bitirecek sonra da yavrularımızı öldürecek’ dedi.
Kartal bu haberi duyunca çok telaşlandı. Domuz yavrularını öldürecek diye yuvadan ayrılamaz oldu.
Yaban kedisi bir süre sonra domuzun ziyaretine gitti. ‘Beni dinle dostum’ dedi, ‘yukarıdaki kartalın yavrularına söylediklerini duydum, kulaklarıma inanamadım. Sen yuvadan ayrılır ayrılmaz senin minik domuzlarınla onlara ziyafet çekecekmiş.’
Domuz telaşlandı, yavrularını bırakıp yiyecek aramaya gidemedi, kartal telaşlandı yiyecek aramaya gitmedi ve ikisinin yavruları da açlıktan öldü. Yaban kedileri ise bu yavruları yem yaptılar kendilerine.”
Sevgili kardeşim Ezop böyle bir masal kurnaz tilkisiz olur mu yani.
Mesela; normal bir tavuk hırsızlığı nedeniyle ömür boyu tavuklara baka baka çalılar arasında yaşamaya mahkûm edilmiş bir tilki olsaydı.
Kartalın, kedinin ve domuzun başına ne geleceğini anlar anlamaz ortaya çıkıp “Duruuuun” diye bağırsaydı.
“Dostlarım, arkadaşlarım, şu ormanda birlikte ne güzel günler geçirdik. Yediğimiz önümüzde yemediğimiz ardımızdaydı. Sırf bir tavuğun budunu izinsiz ısırdım diye beni çalılıklar arasına mahkûm ettiniz. Oysa ben sizin yediklerinizle hiç ilgilenmemiştim. Uygun bir yeme ortamı için neler çektim biliyorsunuz. Kartal arkadaş ne çabuk unuttun şu meşenin tepesine yuva yapasın diye ne kadar kuşkanadı taşıdım sana. Hey Kedi dostum o kovuğu küçük bulduğun zaman sana demedim mi hele bir yerleş ufak ufak tırtıklar büyütürsün diye. Domuz yoldaş ben hiçbir zaman domuzsuz bir orman hayal etmedim. Bir ara ormanların krallık vekâletini bana verecektiniz de sonra vazgeçmiştiniz. Oysa ben bizzat yuvanıza gelerek domuzcuklar için bile kefil olmuştum. Ne çabuk unuttunuz.
Ben şimdi üzerime düşeni tekrar yapıyorum. Lütfen kendinize gelin. Bakın ağacın altında herkese yetecek kadar her şey var. Ne kavga ediyorsunuz. Güvercinler, kaplumbağalar, fareler, mis gibi kınalı keklikler, kıvırcık koyunlar, koca koca boynuzlu geyikler var.
Neden dövüşüyorsunuz. Aşağıdaki bıldırcınları bir görseniz. Bırakın bu kavgayı da birlikte işimize bakalım. Ama benim şu çalı ardında yatma cezasını da meşe dibinde dikilmek cezasına çevirin.”
Bizim gülbahar ne yazdığımı benden habersiz okuyormuş. Hiç haberim yok. “Kartal kim, kedi kim, domuz kim, hem bu kurnaz tilki de nerden çıktı” dedi.
Hayatım lütfen masala karışma diyecektim ki içerde televizyon seyretmeye gitmiş beni çağırıyor.
“Gel, gel, koş. Bak Baykal arabuluculuğa soyunmuş.”
“Lütfen benim konsantrasyonumu bozma, bana ne Baykal’dan” dedim.
Masala katkı yapmayı bıraktım. İnsanı bir kendi haline bırakmıyorlar kardeşim.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.