Başbakanımız çok iyi niyetli ve saf, maalesef haliyle de iktidarının on senesi boyunca cemaat tarafından aldatılmış biri. Erdoğan, Brüksel’e gitti ve ‘paralel devleti’ anlattı. Brüksel’dekiler de ne yapsınlar koskoca devletin başbakanıdır diye oturdular kendisini dinlediler. Nezaket gereğidir, uzun yoldan gelmiş biri “Size bir şey anlatacağım” derse ne yapacaksınız çaresiz dinleyeceksiniz. Şöyle demiş AB siyasetçilerine Başbakan: “Devletin içinde […]
Başbakanımız çok iyi niyetli ve saf, maalesef haliyle de iktidarının on senesi boyunca cemaat tarafından aldatılmış biri.
Erdoğan, Brüksel’e gitti ve ‘paralel devleti’ anlattı. Brüksel’dekiler de ne yapsınlar koskoca devletin başbakanıdır diye oturdular kendisini dinlediler. Nezaket gereğidir, uzun yoldan gelmiş biri “Size bir şey anlatacağım” derse ne yapacaksınız çaresiz dinleyeceksiniz.
Şöyle demiş AB siyasetçilerine Başbakan: “Devletin içinde bir paralel yapı var. Bununla ilgili endişemiz bugüne has değil. 2 yıldır endişemiz vardı. Türkân Saylan, Ahmet Şık, Nedim Şener ve kamuoyunu ilgilendiren davalarda sık sık dile getirdik.”
Endişe içinde, adaletsizliğin sancısını ciğerinde duya duya geçen iki sene…
İnsanın Erdoğan için üzülmemesi mümkün değil. Kim bilir ne zorluklar çekti, Allah bilir kaç uykusuz gece geçirdi.
İki sene vurgusu önemli zira iki buçuk sene önce yine Avrupa’da bu defa Strasbourg’da Avrupa Konseyi’nin bir toplantısında Şık ve Şener davası hakkında gelen eleştirileri nasıl yanıtladığı malum. Kitapla bombayı bir tutmuş, kitap yazanla bomba atanı aynı görmüştü:
“Bombayı kullanmak suçtur. Bombanın hazırlanmasında kullanılan malzemeleri kullanmak da suçtur.”
Daha sonra bir televizyon kanalında sorulara yanıt verirken de konuya değinmek zorunda kalmıştı. Başbakan’la televizyona çıktığında soru sorabilen nadir gazetecilerden Ruşen Çakır, Strasbourg’daki açıklamasını hatırlatmıştı. Görüntü hâlâ gözümün önünde.
Erdoğan “Sen bilmezsin bu işleri” edalı bir bakış fırlatmış, müstehzi bir şekilde gülümsemiş ve “Öyle kitaplar vardır ki bombadan tesirlidir” demişti.
Ama Erdoğan haklı. İki sene önce değil tam iki buçuk sene önce Temmuz 2011’de söylemişti bunu.
Demek ki Başbakan mevzuya ne zaman uyanmış? Hakan Fidan sorguya çağrıldığında. Yani Şubat 2012’de.
Demek ki Erdoğan çok iyi niyetli ve saf biri. Herkesi kendisi gibi biliyor. Herkesin her söylediğine çabucak güveniyor. Cemaat, “Şık’ın kitabı bomba gibi tehlikeli valla, o nedenle dava açtık” diyor. Onlara şıppadak inanan Başbakan Strasbourg’lara koşturup “Vallahi Şık’ın kitabı bomba kadar tehlikeli” diye anlattıkça anlatıyor.
Sonra bakıyor ki cemaat aslında çok fenaymış. Bu defa Brüksel’lere koşturup “endişeliyiz; hep endişeliydik, bunları hep dile getirdik” diyor.
Avrupa ahalisinin de haliyle kafası karışıyor. Karışırsa karışsın da bizim de halimiz çok parlak değil.
Başbakanımız çok iyi niyetli ve saf maalesef, haliyle de iktidarının on senesi boyunca cemaat tarafından aldatılmış biri.
2002’den 2012’ye kadar aldatıldığı yetmemiş, aldatıldığını fark etmesine rağmen altı ay önce cemaat organizasyonlarında onlara övgüler de düzmüş biri. Demek ki tokat yiyince öbür yanağı uzatanlardan.
Bunlar hep güzel özellikler ama devlet idare eden, efendim ben hamdım piştim artık ‘usta’ oldum diyen birine bu kadar zaman aldatılmış olmak da pek yakışmıyor.
Bir an için Başbakan’ın saf olmadığını, hiç aldatılmadığını düşünelim. O vakit de Erdoğan’ın bugün şikâyet ettiği yapıyla ortak olduğu ve bu kadar hukuksuzluğu cemaatle beraber işlediği sonucu çıkıyor.
Ne yani Başbakanımız hakikatleri gizleyen, gerektiğinde bugün saldırdıklarıyla beraber iş tutan biri mi?
Cevabımız hayır.
O zaman Başbakanımız kolay aldatılan ve saf biri mi?
Ona da cevabımız hayır.
Erdoğan 2011’de neden “Bazı kitaplar bombadan tesirlidir” dedi? Saflığından mı cemaatle ortaklığından mı?
Çık işin içinden çıkabilirsen.
Başbakan saf biri mi?
Başbakan eski ortağıyla kavga edince ona saldıran, aslında her şeyin farkında olan biri mi?
İkisi de ustalığa yakışmaz.
Vallahi bulamadım. Vallahi bilemedim.
Başbakan hangisi?
Erdoğan nasıl biri?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.