Yüce Meclis çatısı altında, kafasına tekme yiyip beş günlük iş göremez raporu alması yetmezmiş gibi, bir de Başbakan Erdoğan’dan “Sen kimsin ki, haddini bil!” diye tehdit alan Yargıçlar Sendikası Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğluaradığımda yoldaydı. Meclis’e gidiyormuş. Sağlık durumunun uzun konuşma yapmaya elvermediğini, ancak sırf mücadeleyi sürdürdüğünün altını çizmek adına, komisyonda kısa bir konuşma için sözisteyeceğini belirtti. Sesi halsiz geliyordu. Şiddetli ağrıları olduğunu söyledi. Tomografide kötü bir […]
Yüce Meclis çatısı altında, kafasına tekme yiyip beş günlük iş göremez raporu alması yetmezmiş gibi, bir de Başbakan Erdoğan’dan “Sen kimsin ki, haddini bil!” diye tehdit alan Yargıçlar Sendikası Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğluaradığımda yoldaydı.
Meclis’e gidiyormuş.
Sağlık durumunun uzun konuşma yapmaya elvermediğini, ancak sırf mücadeleyi sürdürdüğünün altını çizmek adına, komisyonda kısa bir konuşma için sözisteyeceğini belirtti.
Sesi halsiz geliyordu. Şiddetli ağrıları olduğunu söyledi.
Tomografide kötü bir şey çıkmamış; ama raporda “Çene ve boyun bölgesindeekimozlar (morluk)” yazıyormuş.
“Geçmiş olsun” dedim. Başbakan’ın “Sen kimsin, haddini bil” çıkışından henüzhaberdar değildi.
O sıra telefon kesildi… Numarasını tekrar tuşlayıp aktardım, şu yanıtı verdi:
“Şiddet kullanan milletvekilini uyaracağı yerde sahip çıkması, demokrasiye ikinci bir tekme olmuştur” dedi.
Başbakan’ın, “Komisyon çalışmalarında herhangi bir yetkileri olmadığı halde dışardan gelenlerin konuşma yapacağım diye oraya girmesi ayrı bir yanlış. Senin bir defa orada konuşma yetkin yok” sözünü anımsatıp sordum: “Yetkiniz yok mu gerçekten?”
“Yasal düzenlemeye doğrudan taraf bir sivil toplum örgütü olarak haklarımızı nasılkullanmamız gerektiğini biliyoruz” diye yanıt verdi.
***
Yaşananları hâlâ normal bulanlar için hafta sonu özeti:
Bir iktidar milletvekili, Meclis’te yasa görüşülürken bir yargıcı tekmeliyor. Yargıç işgöremez raporu alıyor. Başbakan -yanında, adli makamların ifadeye çağırdığı haldegitmeyen oğlu olduğu halde-, “Sen kimsin, haddini bil” diye sesleniyor.
Sonra şu oluyor:
İstanbul’dan verilen gözdağı, ışık hızıyla adresine ulaşıyor.
Başbakan’ın deyimiyle TBMM’deki “o samimi ortama”…
Bir önceki gün yediği tekmeyle beş günlük iş göremez raporu alan yargıç komisyonda görünür görünmez ortalık yine karışıyor
Komisyon başkanı, “söz hakkınız yok” diyor ve Eminağaoğlu’nu salondan çıkarıyor.
***
AKP Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, internet ansiklopedisi Wikipedia’ya küfürleriyle“madde” olmuş bir milletvekili.
Kadın gazetecileri “sözle” taciz eden, sonra gayet rahat “Ben şaka yapmıştım,ciddiye mi almışlar” diyebilen, bir başka küfürlü vukuatının ardından “Yaptığım yanlıştı, artık bu konuyu kapatalım” deyip tekrar tekrar küfreden, Meclis Başkanı talimatıyla küfürleri tutanaklardan çıkarılıp şifrelenecek kadar “kurumsal” düzeyde utanma duygusu yaşatan bir hukukçu-siyasetçi…
Aslan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından da “Sinirli bir arkadaş, ama yaptıkları mazur görülemez” diye tanımlanmıştı. Ne var ki, bu “sinirli arkadaş” hep mazur görüldü. Partisi, sırf kamuoyu biraz yatışıp oyalansın diye kendisini “ihraç”istemiyle disipline sevk eder gibi yapıp korudu.
Sözlü şiddetini açık fiziksel şiddete dönüştürmesi Aslan için kelimenin tam anlamıyla bir ödül oldu.
Şüphesiz ki bu berbat siciline rağmen “sinirli arkadaş” tablonun asli aktörü değil.
Hükümetin telaşı çok büyük. Adalet Bakanı’nı HSYK’nin adı konulmamış “kral”ı haline getirecek olan düzenleme için zamanla yarışıyor.
Fakat öyle anlaşılıyor ki, hükümetin gerçek anlamda “kafa göz yara yara” ilerlediği buyoldaki mayın sayısı, sanılandan çok fazla
Varlığı günlerdir konuşulan telefon tapelerinin, Bilal Erdoğan’ın haftalar sonraBaşbakan’ın makam aracında göründüğü gün çıkması, bunun güçlü bir kanıtı.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.