AKP’yi hedef alacağız, şu anda yeni rejimin öncü aktörü olarak da ayrı bir muamele göstermek lazım elbet; ama esas mesele, arkada yer alan ittifak güçlerin yeni bir AKP çıkartabilmesi olanağı ve o yeni aktörün de kurulan rejimin devamcısı olma durumu Etrafı dikenlerle çevrili bir korku imparatorluğu yaratıp, içine ezilen tüm halkları, işçileri, gençleri, kadınları ve […]
AKP’yi hedef alacağız, şu anda yeni rejimin öncü aktörü olarak da ayrı bir muamele göstermek lazım elbet; ama esas mesele, arkada yer alan ittifak güçlerin yeni bir AKP çıkartabilmesi olanağı ve o yeni aktörün de kurulan rejimin devamcısı olma durumu
Etrafı dikenlerle çevrili bir korku imparatorluğu yaratıp, içine ezilen tüm halkları, işçileri, gençleri, kadınları ve daha birçok toplumsal gücü hapsetmeye cüret etmesiyle sonuçlandı AKP’nin hikayesi. Kendi polisini, yargısını ve medyasını oluşturan AKP, aslında var olan politik rejimi restore edip, yeni bir rejim oluşturdu, oluşturuyor.
Onu herhangi bir hükümet gibi okumak sanırım büyük yanılgı olur. Ordu merkezli statükonun yerine finans kapitalin mutlak hakimiyetindeki bir yeni rejim kuran AKP, sermaye birikiminin güncel taleplerine artık cevap üretemeyen eski rejimi tasfiye etme sürecinin öndeki aktörü oldu.
11 yıllık iktidarında zehirli iğnesini her kesime batırarak herkesin öfkesini kazandı. Batırıp çıkarmıyor, aksine iğneyi derinin içinde bırakarak zehirleyerek soktuğunu dönüştürmeye, kendisine uyumlu yapmaya çalışıyordu.
Hesaplar bir yere kadar tuttu, ama sonradan aksamaya ve teklemeye başladı, Gezi’den sonra ise artık tutmuyor.
İğne çıktı, daha da iyisi çıkarılıp atıldı bir kere deriden, zehrin etkisi geçiyor. İsyanın, direnişin ve özgürlüğün kanı, vücudu yeniliyor.
Peki bu başrol aktörüne dikkatli bakalım tekrar. Arkada sağlam bir kadro ve bir oyun kurucusu olmalı, bu kadar iyi oynayabildiğine göre.
Sözü getirdiğimiz yer şu: Onu yönlendiren güç-ittifak alanı ve onun oyun planı ve gücü esas belirleyen. Arkada sağlam bir güç, yıkıp-yeniden kuran öncü aktörü belirler, inisiyatif de kazandırır.
O halde, nişan alırken namluyu sadece öndeki aktöre yöneltmek, oyunun bozulmasını sağlar mı?
Kendi çarkıyla siyasal ortamın ahvalini de değiştiren Gezi direnişi, örgütlü muhalif güçleri de şöyle bir sarstı.
Özgürlük arayışı ve halkın bir araya geldiği Gezi’de, yeni rejimin baş aktörü AKP hedef alınınca, oyundaki güç dengeleri değişiverdi.
Bu kadar AKP’den bahsettikten sonra salt AKP karşıtlığı üzerinden mücadele yürütenlere nacizane birkaç şey vurgulamakta beis görmüyorum.
Teoride anlaşırız, ama pratikte hal böyle olmayınca, işler değişiyor.
Kendini AKP karşıtlığıyla sınırlamadığını söyleyen yapılar, alanda ve güncel söylemde bir başka oluveriyor. El mahkum, bizler de görünene bakıp yorumluyoruz.
Nişan almıştık en son, orada kaldık.
AKP’yi hedef alacağız, şu anda yeni rejimin öncü aktörü olarak da ayrı bir muamele göstermek lazım elbet; ama esas mesele, arkada yer alan ittifak güçlerin yeni bir AKP çıkartabilmesi olanağı ve o yeni aktörün de kurulan rejimin devamcısı olma durumu.
O halde, yürüteceğimiz mücadelenin hedef tahtasına sadece AKP’yi değil, topyekün yeni rejimi ve oyun kurucu küresel ve yerel sermayenin ittifakını koymak, o hedefe giden hatta ilerlemek, bu hattı güçlendirmek gerekiyor.
Bir diğer mesele, eski rejimin onlara kazandırdığı inisiyatifleri halen de kullanmaya çabalayan ulusalcılara yedeklenme durumu.
Atatürk-Kemalizm-Ordu ve CHP’de somutlaşan eski rejimin kurucu öznelerinin, onları sadece yenmekle yetinmeyip, kendilerinden hiçbir iz kalmaması için iyice ezmeye çalışan yeni rejimle çatışması. Bu çatışmanın içinde kendine yeni koşullarda alan açmaya çalışması ve kurulan yeni rejime aslında uyum sağlarken, sadece AKP karşıtlığı üzerinden siyaset yürütmesi.
Güç dengesi ve güç ilişkileri, öyle bir şey ki, hattını diğer güçlerden farklılaşıp ayrışarak tam ortaya koyamamışsan, seni alır güçlü olanın arkasına yedekler. Zaten asgari düzeyde anlaşıyorsun, AKP karşıtısın, ohh ne güzel daha ne olsun! Sonra bir bakmışsın, AKP gitmiş yerine bir başkası gelmiş ve ama oyun bütün hızıyla devam ediyor, geçmiş olsun.
Tam on ikiden vurmak varken ıskalamak niye?
11 yıllık iktidarında herkeste nefret ve kin oluşturan bu ceberut hükümete karşıtlık meşrudur, yapalım.
Ama niyetimiz bütün oyunu bozmaksa, o sınırlı ve dar tutum yetmez!
Üstelik yanlış hedef alma “lüksü”, onları/oyun kurucuları zayıflatmak yerine güçlendirir, sen de siyasal hattının oradan oraya savrulmasıyla kalırsın.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.