Trabzon’da faşistlerin afişte resmini kullanarak hedef gösterdiği Öğrenci Kolektifleri üyesi Fidel Çakmak, Kolektifler.net’e afişleri hazırlayanların kimler olduğunu teşhir eden bir yazı yazdı
Trabzon’da faşistlerin üniversiteye ve mahalellere astığı afişlerde hedef gösterdiği Öğrenci Kolektifleri üyesi Fidel Çakmak, Kolektifler.net’e afişleri hazırlayanların kimler olduğunu teşhir eden bir yazı yazdı
Son bir kaç gündür tuhaf şeyler yaşıyoruz.Üniversitemizde açtığımız kütüphane standına saldıran faşist grup yaşananların üzerinden çok geçmemişken şahsıma dönük bir kara propaganda başlattı. Fotoğraflarımın olduğu ve ”üniversitelerde terörist istemiyoruz” başlığıyla yaygınlaştırılan afişler ile; sosyal medyada ve Trabzon’da, ki tüm faşist yapılar tarafından paylaşılmış, faşist bir provokasyon örgütlenmeye çalışılmıştır. Sosyal medyada yaygınlaştırılan afişler ertesi gün tüm üniversitede ve üniversite civarındaki mahallelerde yapılmıştır. Bu yazıyı kaleme alırken de yeni bir haber geldi.Afişler şehirde de yapılmaya başlanmış. Fatih mahallesi ve civarına da yapılmaya başlanan afişleri anlaşılan daha çok göreceğiz. Yaşananların kısa özeti bu. Fakat mühim olan bu ”zat-ı muhteremlerin” neden böyle bir şey yapmayı tercih ettikleri. Elimden geldiğince bu soruya cevap vermeye çalışacağım.
Hepimizin bildiği üzere bu kişiler ne zaman sıkışsalar vatanperverlikten, ülke birliğinden dem vurur dururlar. Ellerinde böyle durumlarda kullanabilecekleri kocaman bir argümanları var: ”Vatan hainliği”. Yaşadığımız saldırıda da orada bulunan tüm üniversitelilere durumu teşhir etmemizin ardından, zaten ayakta duramayan ”karizmaları” yerle bir oldu. İşte tam bu anda bu kocaman argümanı çıkardılar dillerinin altından. 23 yaşında kanserden hayatını kaybeden arkadaşımız Ahmet YILMAZ için kütüphane kuracak olan bizler için ”Bunlar vatan haini” dediler. Üniversitelileri, bunu söyleyen beyzadeyi önemsemeyen bir gülme alsa da; böyle bir ithama cevap vermemek mümkün değildi. Sesimizin yettiği ölçüde yüksek bir ses tonuyla kantindeki herkese bahsettikleri ”vatan hainliğimizi” anlattık. Dedik ki;
Üniversitemizde ”kayıt parası” soygunu yaşandığında, rektörlük önünde yağmurda çamurda günlerce oturan ve bu uygulamanın son bulmasını sağlayan bizdik.
Üniversite salonları üniversitelilere kapatıldığında, tüm öğrenciler üniversite alanlarını ücretsiz bir şekilde kullanabilsin diye rektörlük önünde sabah akşam kalan üniversiteliler bizdik.
Direnerek kazandığımız salonlarımızda sayısız tiyatro oyunu çıkaran, konserler yapanlar bizlerdik.
Sanata ucube diyenlerin iktidar olduğu bir zamanda sanatı üniversiteye taşıyanlar bizdik.
Solaklı’da, Fındıklı’da halk, doğasını savunurken yanlarında biz vardık.
Kemalpaşa’da halk, “Çayda sömürüye son!” dediğinde yanlarında biz vardık.
KTÜ Farabi Hastanesi’nde onlarca işçi işten atıldığında haklı mücadelelerinde yanlarında biz vardık.
1980 sonrasının en büyük toplu iş bırakma eylemi olan Tekel Direnişi’nde direnen işçilerin yanlarında biz vardık.
Hopa’da halk, Tayyip ERDOĞAN diktatörlüğüne karşı sokağa çıktığında yanlarında biz vardık. Öyle ki Türkiye’nin dört bir yanında üniversiteliler sokağa çıktı ve sokağa çıkan üniversitelilerin evlerine baskınlar yapıldı. 10 arkadaşımız tutuklandı,6 ay kapalı kapılar ardında yaşadılar.
Çevre katliamlarına imza atan, Karadeniz’in derelerine göz koyan HES projelerinin mimarı olan Erdoğan BAYRAKTAR üniversitemize geldiğinde karşısında biz vardık.
Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren, halkları katleden NATO şehrimize geldiğinde karşılarında biz vardık.
Filistin’e kan kusturan İsrail’in büyükelçisi üniversitemize geldiğinde ellerimizde yumurtalarımızla karşısında biz vardık. “Van münüt şovları yapanlar gibi değil; Yaşasın tam bağımsız Türkiye diyen Deniz gibi Filistinliyiz” diyerek 6 Mayıslar’da sokağa çıkanlar bizlerdik.
IMF temsilcileri şehrimize geldiğinde karşılarında üniversiteli kadınlar olarak bizler vardık.
Üniversitelerin halktan yana olması gerektiğini söyleyen, sermaye için değil halk için bilim diyen üniversiteliler olarak; halk nerede direniyorsa orada biz vardık ve bundan sonrada var olacağız.
Dolayısıyla bu “zat-ı muhteremlerin” bizi hedef tahtasına koyması tesadüf değil. Başlangıçtaki soruya bu şekilde cevabımızı vermiş olalım. Peki saldıranlar kimdir? Ne zaman neredeydiler?
Üniversiteli kadınlar olarak tacize, tecavüze kadın cinayetlerine karşı sokağa çıktığımızda; “Tacizi de, tecavüzü de hak ediyorsunuz” diyerek karşımızdaydılar.
8 Mart’ta hazırladığımız tiyatro oyununu sahnelemek için salon vermeyen rektöre karşı direndiğimizde
bizlere saldırmak,”AKM’yi istiyoruz alana kadar gitmiyoruz” yazan pankartımızı çalmak için rektörlük önündeydiler.
N.Ç davasında mahkeme heyeti ”rızası var” diyerek alt sınırdan ceza verdiğinde alkışlamak için mahkemedeydiler.
Erdoğan Bayraktar’ı protesto ettiğimizde saldıran polisle birlikte zevkle yumruk atabilmek için Osman Turan Kongre Merkezi’ndeydiler.
Bizler İsrail Büyükelçisini üniversitemizden kovarken onlar elini sıkmak için rektörlükteydiler.
NATO askerleri Trabzon’un sokaklarında dolaşırken ne olduğunun bile farkında olmadan manasızca sırıtarak askerleri hayran hayran izlemek için Trabzon’un meşhur sokağı Uzun Sokak’taydılar.
Çorum’da, Maraş’ta insanlar katledildiğinde ellerinde sopalarla, bıçaklarla Çorum’daydılar, Maraş’taydılar. 33 can yakılırken Sivas’taydılar.
Üniversiteliler ne zaman Halk düşmanlarını protesto etse karşılarındaydılar. Halk ne zaman ”ayağa kalksa” devletin sivil faşist güçleri olarak sahneye çıktılar.
Pardon ama birileri ”vatan hainliğinden” mi bahsetti? Nazım Hikmet cevap versin bu beyzadelere:
Vatan Haini
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.